YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Zurnanın 'zırt' dediği yer: Ekonomi

Halk hükümetin enflasyonla mücadele programının başarılı olacağına inanıyormuş; kamuoyu araştırmaları düzenleyen Polar, halkın neredeyse yarısının (yüzde 45.5) bu kanaatini, "Ekonominin düzeleceğine dair inancın enflasyon rakamları ile doğru orantılı olduğu görülmektedir" biçiminde yorumluyor… Geçen yıl ekim ayında yüzde 73.6 olan enflasyon rakamının temmuz 2000'de yüzde 54.5'e düşmesi ankete cevap verenlerin iyimserliğiyle örtüşüyor…

Ancak, IMF imzalı ekonomik tedbirler paketinin yılını doldurmasına dört ay kala, ekonomi bürokrasisi ve iş dünyası örgütleri halkın iyimserliğini pek paylaşmıyorlar. Hükümetin enflasyon için koyduğu yüzde 25 hedefinden epey şaşılacağı şimdiden belli; ayrıca denetim altında tutulan dolar fiyatı da öngörülenden hızlı bir artış sergiliyor. Câri açıklar ve ithalat-ihracat arasındaki makasın ithalat lehine bozulması da endişe verici… Uygulanan ekonomik politikaların bedelini ödeyen çalışan kesim ile kırsalda yaşayanlar aldatıldıklarını hissetmeye başladılar bile.

Aslına bakılırsa, hükümet, IMF'nin tavsiyelerini harfiyen uyguluyor; bu açıdan proje müelliflerinin şikâyetini çekecek bir durum yok. Hatta, IMF'nin bir yan şart olarak gelişmeleri izlemek üzere Ankara'da açmak istediği ofise, ilk önce "Bağımsızlıkla bağdaşmaz" tepkisini veren hükümet, şimdilerde sessizce "Peki" dedi. Ancak, katlanılan sıkıntıların beklenen rahatlamayı getirmeyeceği gerçeği de ortada. Dünya Bankası'nın vaad ettiği kredileri kullandırmakta nazlandığı, destek gelmesi beklenen yabancı mâli kurumların da gelişmeleri izlemekle yetindikleri anlaşılıyor.

Ekonomide işlerin kötüye gitmesinin faturası henüz 1,5 yıllık bu hükümete çıkartılamaz elbette; karşımızdaki tablo yılların birikimi bozuklukların eseri. 11 milyonu açlık sınırında yaşayan, yüzde 85'i ancak karın doyurabilen bir ekonomik yapının akşamdan sabaha değişmesini de bekleyemeyiz. Kaldı ki, petrol fiyatlarındaki öngörülemeyen yükselme de dengelerin şaşmasında belli bir payın sahibi…

Ancak, yine de, bu hükümet, iyileştireyim derken tabloyu daha da karartıcı bir gelişmenin sorumlusu olacağa benziyor. IMF'nin Türkiye'ye uygulattığı türden paketler, toplumun geniş kesimlerinin aktif katılımı ve fedakârlığa razı olmasıyla başarıya ulaşabilir. Oysa, 28 Şubat'la girilen süreç, Türkiye'de toplumsal barışı zedeledi. Ekonomik kalkınmaya en aktif biçimde katılabilecek kesimler hâlâ 'kara liste' uygulamasına muhatap; halk sermayesinin ülke kalkınması emrine girmesinin önündeki ideolojik duvarlar daha da yükseldi. Serbest piyasa ekonomisi, sadece 'liberal bir ekonomi' anlayışı üzerine oturmaz, onu tetikleyip sürekli istim üzerinde tutan 'siyasal liberalizm'dir; yani daha fazla özgürlük ve daha geniş bir demokrasi… Türkiye ise, hergün yeni bir McCarthy'ci tedbir eşliğinde ekonomisini düze çıkartma nâfile çabası içinde.

Kaldı ki, IMF ve Dünya Bankası ile bu kurumların ağzına bakan kredi kuruluşları ve mâli çevreler, programın başarısı için gerekli gördükleri istikrarın dayatmacılık ve sivil toplumun önünü kesen uygulamalarda aranmasını istemiyorlar. Türkiye'ye gelmesi gereken kredilerin savsaklanmasında, bağımsız kuruluşların Türkiye'nin kredi notunu artıracağı haberlerinin henüz somutlaşmamasında, Türkiye'deki siyasi istikrarın 'kırılgan' ve 'kişiye bağlı' bir görüntü vermesinin rolü büyük. Meclis'te üçte iki çoğunluğa hükmeden Ecevit Hükümeti, bu yüzden, yabancılara güven vermiyor…

Benzer paketlerin uygulandığı bazı Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde programların sızıntısız sürdürülebilmesi bizdeki sorunun nereden kaynaklandığına ışık tutuyor: Demokrasi… On yıl öncesine kadar Sovyet Bloku içerisinde yer alan ülkeler, ekonomilerini dünyaya açarken halklarını da demokrasiyle tanıştırdılar… 'Serbest piyasa ekonomisi'ni bizden sonra tanıyan pek çok ülke sistemlerini hiçbir korkuya kapılmaksızın liberalleştirdiler; biz ise korkularla yaşıyoruz.

Ekonomi kolay disipline girmez, ekonomideki rahatsızlık sosyal politikaların başarısını da engeller… Bugünkü hükümetin memur kıyımı yapabilmek için sarfettiği gayret, sadece Cumhurbaşkanı Sezer'in kararlı tutumu sonucu değil, daha çok halkın yüzde 85'inin karşısına dikilmesi yüzünden boşa çıktı; aynı yüzde 85'lik çoğunluk, tedbirler paketine rağmen (biraz da o yüzden) sistem tarafından mağdur ediliyor…

Bir kararla insanları inandıklarına ters davranışlara zorlayabilirsiniz; ancak emir ve tâlimatlarla ekonomiyi düze çıkartamıyorsunuz işte…


29 AĞUSTOS 2000


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...