Bugün 19 Mayıs Neşe doluyor insan

"Sezer mi uğurlu geldi ne..." diyordu esnaftan biri, dün sabah Galatasaray'ın kupayı alması üzerine yorum yaparken.

Kimbilir... Eğer hayırlı uğurlu gelmek diye bir şey varsa, belki Sezer'in gelmesi, belki de Demirel'in gitmesi...

Dedik ya, yeni bir dönem başlıyor Türkiye'de. Özal, "21. yüzyıl Türk asrı olacak" derken, yoksa bunu mu kastediyordu?

Şükürler olsun

Galatasaray'ın bu zaferine çok ihtiyacımız vardı. Kazandık, sevinçliyiz, gururluyuz...

Fenerbahçe taraftarı olarak, Beşiktaş, Trabzonspor ya da Denizlispor taraftarı olarak, kupa karşılaşmalarının hepsinde Galatasaray'ı ayakta alkışladık.

Yıllarca kolay lokma gözüyle bakılan, averaj takımı olarak kabul edilen ekiplerimiz, artık Avrupa'yı titretiyor, bütün dünyanın takdirini kazanıyor.

Az iş değil bu. Çalışmanın, azmin, inancın sonucu. Takım ruhunu yakalamanın tezahürü.

Demirel'in hemen maçın ardından söylediği gibi, "Allah dualarımızı kabul etti." Bütün millet ekran karşısında zafer bekliyordu. Kupayı almak için, gol atmamız için, topun kalemize yaklaşmaması için ettiğimiz dualar kabul oldu. Şükürler olsun. İnşallah devamı da gelecek bundan sonra. Bu bir başlangıç olmalı, sonlangıç değil.

Kupayı taraftarına, şehit annelerine, arkadaşlarına, milletine, babaannesine, eşine, çocuğuna armağan eden her biri beş yıldızlı olan Arif, Ahmet, Bülent, Capone, Popescu, Okan, Ümit, Hakan Ünsal, Suat, Hagi, Hasan Şaş, Ergün, Taffarel ve Hakan Şükür... Hepinizin gözünden kulağından öperiz. Dahası, ayaklarınızdan öpmek lazım her birinizi. Gol atan, çalım atan, pas veren, şut çeken ve kupayı getiren ayaklarınızdan...

Hele o muhteşem hoca Fatih Terim'in ellerini öpmeliyiz.

"Bu kadar abartmayın, ne oldu ki? Alt tarafı bir kupa aldılar işte" diye hadiseyi küçümseyenlere lütfen aldırmayın.

Onların işi de bu. Herşeye karşı çıkacaklar, başarıları küçümseyecekler...

Ellerinden başka türlüsü gelmez. Bu heyecanı paylaşmaya yürekleri elverişli değildir, aldırmayın.

Siz, muhteşem zaferin tadını çıkarın ve şarkınızı söyleyin. "Re re re... Ra ra ra..."

Futbol, kitleleri uyuturmuş. Varsın uyutsun. Böyle uyumaya razıyım.

İşte örnek adamlar

Şimdi sokak arasında top oynarken, kaleye geçen çocuklar "Taffarel gibi" kurtarış yapmak istiyor.

Hakan Şükür gibi gol atma yarışındalar.

Bülent gibi azimli olma gerektiğini minikler dahi biliyor artık.

Sadece futbolda kalacak gibi görülmüyor bu iş. Her dalda üstün başarılar elde etmek zorundayız. Her dalda.

Bizim sevgili Karga da şöyle dedi:

"Ben de büyüyünce Haci olmak istiyorum."

"Kolay" dedim.

"Nasıl?"

"Kabe'ye gider gelirsin, 'Haci' olursun."

TİLKİ MASALLARI

Tilkiye sormuşlar: "Tavuk yer misin?" Tilki gülmüş; "Kupa var mı peki, bu işin ucunda?"

"Chat hastalığından kurtulmak için grup terapisine başladım. Her gün saat 19.30'dan 24.00'e kadar @terapi kanalında chat yapıyoruz..."

Denizin kenarında durarak ve suya bakarak denizi aşamazsınız.
Tagore

Murphy yasaları

En çok bağıran en alttakidir.

Masraflar gelire uygun olarak artar.

İşin ilk yüzde 90'ı verilen sürenin yüzde 10'unda bitirilir, kalan yüzde 10 da diğer yüzde 90'ında.

Dünkü deney için gerekli olan malzemeler, yarın öğleden daha geç bir saatte verilemez.

Borç almak için borca ihtiyacınız olmadığını kanıtlamak zorundasınız.

Bir şeyin kaça malolduğu değil, ne kadar indirim yaptırdığınız önemlidir.

İki tür insan vardır: İnsanları iki türe ayıranlar ve ayırmayanlar.

Dünyadaki nüfus sürekli artar ama toplam zeka sabit kalır.

Evlilik kararı nasıl verilir?

Çocuklara sormuşlar "Kiminle evleneceğine nasıl karar verilir?"

- Seninle aynı şeylerden hoşlanan birisini bulmalısın demiş on yaşında bir çocuk, mesela spordan hoşlanıyorsan, o da hoşlanmalı ve sen maç seyrederken sana yiyecek bir şeyler hazırlamalıdır.

Ayna yaşta bir başkası da şöyle demiş:

- Büyümeden önce kiminle evleneceğine karar veremezsin. Aslında buna Allah önceden karar vermiştir. Senin onu bulman gerekir.

İlk çocuğun adı Alan, ikincisi de Kirsten.

---

---

« Geri Dön