YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan


  Arşivden Arama

 

 

Rahmi Koç'u "Sabah anladı.. Ama yanlış anladı!..

Rahmi Koç'un Moskova'da verdiği demeci, Sabah gazetesi sür-manşetine taşımış..

Şöyle demiş Rahmi Koç..

- ABD'de de suistimal yapan var.. Ama orada işadamları hapis cezasını villada geçiriyor.. Ardından da toplumsal görev yapıyor..

Sabah'ın sür-manşetinde yer alan diğer bir Rahmi Koç öz-deyişi de şöyle..

- Tanınmış kişilerin kelepçelenmesi, dışarıda Üçüncü Dünya ülkesi izlenimi veriyor!.

Herhalde Rahmi Koç, bu sözlerle "infaz hukuku"nun çağa uyumlu olması gerektiğini söylemek istedi..

Yoksa, Türkiye'nin "dışarıda" 3'üncü Dünya ülkesi görüntüsü vermesinin, "tanınmış kişiler"e kelepçe takmaktan çok öteye nedenlerden kaynaklandığını, Rahmi Koç'un da çok iyi bilmesi gerekir..

Örneğin "yarı-askeri demokrasi"dir Türkiye'ye Üçüncü Dünya ülkesi görüntüsü veren..

"Düşünce suçu" kavramının var olması, "siyasi yasaklar ve yasaklılıklar", "medya-mafya-siyaset ilişkileri" ve parti kapatmanın dükkan kapatmaktan daha kolay olması gibi örneklerdir..

Ama Sabah'ı yayınlayan ekip, Rahmi Koç'un "suistimal yapanlar villalarında hapis cezalarını çeksinler" şeklindeki sözlerinden hoşlanmış..

Ayıp olmasa, şu manşeti de atarlardı..

- Banka boşaltanlar, cezalarını gazetelerinde çeksinler!.

Aslında Rahmi Koç'un söylemek istediği şeylerin çoğu, haklı..

Türkiye, "müteşebbis" açısından çok güvenilir bir ortama sahip değil..

Ne demiş atalarımız..

- Türkiye'de malın, Karadeniz'de gemin, Romanya'da karın olmasın!.

Bu açıdan baktığınızda, dünyanın bütün ülkelerinde, çok para kazananlar vardır.. Yoksul Bangladeş'in de, perişan Kongo'nun da ve hatta eski komünist Doğu Avrupa ülkelerinin de dolar milyarderi zenginleri vardır..

Önemli olan, bu zenginliği koruyabilmek ve kazanılan paraları, ürkmeden kendi ülkende harcayabilmektir..

"Meşruiyet" ve "mülkiyet" kavramlarının birlikteliğidir gerçek zenginlik..

Bu yüzden, pekçok ülkede kazanılan paralar, New York'ta, Londra'da, Paris'te, Zürih'te harcanır.. Bu paralar ilk fırsatta dışarı kaçırılıp, Batı Avrupa ve Kuzey Amerika ülkelerinde, emlaka ve yatırıma dönüştürülür..

Rahmi Koç, herhalde bunları söylemek istedi Moskova'da..

Herhalde siyasetçiler ve bürokratlarla işbirliği yapıp, kamu parasını yağmalayan, bankaları boşaltan, Borsa'ya manipülasyonu ve içeriden -ticareti sokan üç-kağıtçıların haklarını korumak gibi bir amacı gütmedi..

Rahmi Koç'un böyle bir niyeti olsaydı, Yaşar Topçu gibi yapıp, Temizel'e, Tantan'a ve Hikmet Sami Türk'e de yüklenirdi..

Rahmi Koç, ellerindeki kamusal veya medyatik gücü kullanarak, "haklı sermaye" karşısına "haksız rekabet"le çıkan vurguncuları neden savunsun ki?

Ama keşke Rahmi Koç'un içinde bulunduğu kesim, gerçekten ve tam anlamı ile "hukukun üstünlüğü"nü, her olayda ve her dönemde, cesaretle savunabilseler..

Karargahlarda, "andıç"ları yazanlar konusunda da konuşabilseler mesela..

Onları sadece banka hortumlayanların cezalarını nerelerde çekeceği ve nasıl tutuklanacakları ilgilendirmese..

Kapatılan partiler, yaka-paça derdest edilen milletvekilleri, kitapları yüzünden yıllarca hapis yatan araştırmacılar da, Rahmi Koç'ları endişelendirse..

Ama Rahmi Koç'un sözleri, şimdi sadece banka boşaltıp, gazete yayıncılığı yapanları mutlu ediyor..

Yani Rahmi Koç'u, sadece onlar anladı.. Dileriz onlar da, yanlış anladı..

ŞAKA

Aman konuşsun!.

Eski savcı Vural Savaş, "Ceviz Kabuğu" programında, Cumhurbaşkanı Sezer'e yüklenmiş..

- Şeriatçıları tutan kişi, beni zaten yeniden savcılığa atamazdı, demiş..

Vural Savaş'ın, içini iyice boşaltması lazım..

"Ceviz Kabuğu"ndan sonra, bir de "incir çekirdeği" programına çıkmalı..

FRANSA

"Kanalizasyon"u ne yapacağız?

"Fransa'yı boykot", sonunda "Fransızca'yı boykot" noktasına ulaşıyormuş.. Hatta Galatasaray okullarında da, Fransızca'nın yasaklanması düşünülüyormuş..

Hadi bakalım kolay gelsin..

Yerleşik bir evrensel kültürü, dili ile de boykot edip, ulusal sınırlardan çıkartmak, herhalde kolay olmayacak..

Mesela bizler artık şu kelimeleri kullanmamalıyız..

Bulvar, asansör, kanalizasyon, elektrifikasyon, salon, rasyonel, radikal, sosyalist, kapitalist, restoran, plaj, şablon, v.b..

Bunlar sözlüğe bakmadan, hemen dilimizin ucuna takılan birkaç kelime.. Fransızca kökenli kelimeleri taramaya kalksak, kimbilir kaç bin tanesi çıkar Türkçe'de?

Ya Molier'i, Racine'i, Stendhall'ı, Balzac'ı falan ne yapacağız? Operada bir daha "Carmen" oynamayacak mı?

"Renault" markasının kullanılıp kullanılmayacağına OYAK karar versin.. "Carrefoursa" da, Sabancı'nın meselesi..

Peki şu, daha geçen ay uzaya fırlatılan "Türksat" uydusu ne olacak?

"Ermeni meselesi" yüzünden, 20'nci yüzyılın başında Osmanlı, dünyadan kopmuştu.. Şimdi 21'inci yüzyılın başında da, aynı olayı Cumhuriyet Türkiyesi mi yaşayacak?


22.OCAK.2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet BARLAS

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...