T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

İ Z L E N İ M

Ostim esnafı eşitlik istiyor

"Biz çalışarak, üreterek emeğimizi ortaya koyuyoruz. Bu yüce devletin bekası ve milletimizin huzur ve refahı için her türlü imkanımızı seferber etmeye hazırız. Ancak herkesin aynı sıkıntıyı bizlerle paylaşmasını istemek de en tabii hakkımızdır."

İstanbul'da İkitelli, Ankara'da OSTİM (Ortadoğu Sanayi ve Ticaret Merkezi) yakıştırması yerli yerine oturur mu bilmem ama, böyle diyenlerin olduğunu biliyorum. Tabii İkitelli ile ilgili geniş bilgiye sahip olmadığım için Ankara'nın OSTİM'inin bana daha cazip geldiğini söyleyebilirim. OSTİM'i cazip kılan unsurların başında üretim geliyor. Yıllarını toplumsal olaylar ve sosyal çalışmalarla geçirmiş bir insan için bundan daha normal bir şey olamaz. Ezelden beri hep ısrar ettim; "Çok üreten bir toplum yaratalım" diye.. Bu konuda ciddi çalışmalarım ve teşviklerim de oldu. Ne yazık ki, hayal ettiğim gibi bir toplum meydana gelmedi. Halihazırda, "hazır yiyenlerin" sıkıntısı ile muzdarip durumdayız. Bir ülkenin tüketeni, üretenine göre çok olursa, elbette iktisadi sıkıntılar zuhur ederdi ve işte bizim ülkemizin bugünkü durumu bu..

Herkes hazır yeme gayretinde

Herkes tüketme çabasında, herkes hazır yeme gayretinde... İşte ben OSTİM esnafını bir başka terazide tartmak istiyorum, onları kutsal ve onları daima muteber kabul ediyorum... Onlar üretiyor çünkü, onlar hazır yemiyorlar, onlar yıllarca sabredip tezgahlarını kurmuşlar, takım taklavatlarını almışlar ve gece gündüz demeden çalışıyorlar.

Peki gerçekten "bu çok özellikli insanlar" devletten gerekli desteği görüyorlar mı, çalıştıklarının karşılığını alabiliyorlar mı? Maddi ve manevi yönden huzur bulabilmişler mi?

Esnaf temsilcileri nerede?

Bu konuda (dünkü yazımda) OSTİM Başkanı Sayın Orhan Aydın'ın görüş ve düşüncelerini aktarmaya çalışmıştım, bugün de yine başkanı konuşturmaya devam ediyor ve düşüncelerinden kamuoyunun istifade etmesi için aracı olmaya çalışıyorum: "Çalışan biz, üreten biz, vergiyi veren biz, devlete yük olmayan biz; tamam da, çileyi çeken yalnız biz oluyoruz. Üretimin artmasında, istihdam yaratılmasında madem ki yardımcı olmuyorlar, o halde şu sıkıntıyı paylaşalım!.. Biz vergimizi veremeyince, devlete olan sorumluluğumuzu gideremeyince nasıl sıkboğaz ediliyorsak, aynı sorumluluğu tepedekiler de paylaşmalılar, aynı acıyı onlar da yaşamalılar. Bu krizin bütün yükü ne diye bize olacakmış? Niçin bu sıkıntının faturasını hep bizim gibi serbest meslek erbabı kişiler ödeyecekmiş!.."

Bana kimse esnaf ve sanatkarın sahibi olduğunu söyleyemez. En tepelerindeki TESK'in gerçek manada esnaf ve sanatkarı temsil ettiğini iddia edemez. Gerçekten Orhan Aydın da benim gibi düşünüyor mu?..

TESK gibilerine saygım yok

Orhan Bey benden daha duyarlı çıktı bu konuda ve bakınız neler söyledi: "Ben TESK diye bir kuruluş tanımıyorum, benim illerde esnaf ve sanatkarların oda başkanlıklarını yapan kişi ve kuruluşlara da saygım yok. Özellikle Ankara Esnaf Sanatkarlar Odaları Birliği ne yapar merak ediyorum, Türkiye Esnaf Sanatkarlar Birliği Konfederasyonu kimin yanında, kimle işbirliği içinde akıl sır erdirebilmiş değilim. Derviş Günday kimin adamı, doğru dürüst bilen varsa lütfen bana da söylesin! Bunlar eğitimde yok, bunlar ihracatta yok, bunlar istihdamda yok, bunlar eleman yetiştirmede yok, bunlar esnaf ve sanatkarın kötü gününde yanında değil; peki bunlar kimin yanında ve kimlerle beraber!.. İnsanların can derdine düştüğü ve sokaklara döküldüğü günlerde bile bunlar halkla beraber olmadılar, meslektaşlarının yanında bulunmadılar, dara düşmüşümüze sahip çıkmadılar, kepenk kapatanlara halin nicedir demediler. Peki bunlar sendikalardan hiç mi örnek almıyorlar?"

OSTİM'e bağlı faaliyet gösteren kuruluşların olduğunu biliyordum, ancak faaliyet alanları ile ilgili bilgiye sahip değildim. Orhan Bey bağlı kuruluşları ile ilgili bilgi verdikçe hem hayrete düştüm, hem de gururlandım. Televizyondan radyoya, spor kulübünden teknik müdürlüğe, gazetecilikten mesleki eğitim kurumuna kadar birçok yan kuruluşu var. Bunların arasında benim en fazla ilgimi çeken "OSTİM Endüstriyel Yatırımlar ve İşletme A.Ş." oldu.

OSTİM, çok yönlü hizmet veren bir kuruluş

Çünkü bu kuruluş vagon tasarımından, hafif yaylı taşıma sistemlerine kadar büyük işlere teklif verecek ve yapacak kadar büyük bir organizasyon. Mesela İstanbul Belediyesi'nin vidanjörlerini yapan, Ankara Belediyesi'nin raylı sistemlerindeki birçok ihtiyacını karşılayabilen bir kuruluş. Daha bunlara benzer çok şeyler yapıyor ama, benim ilgimi çeken bir başka konumu oldu, isterseniz Orhan Aydın'dan dinleyelim bu kuruluş nasıl bir organizasyon yapıyormuş: "Bizim sanatkarımız azimli ve çalışkan olduğu kadar becerikli ve yaptığı işi beğendirecek kadar da heveslidir. Bazılarının parası ve imkanları çoktur, proje sıkıntısı vardır, bazılarının makina ve ekipmanı vardır parası yoktur, bazıları iş imkanı yaratılsa başarı ile bitirecektir... İşte biz yaptığımız organizasyonlarla bu meslektaşlarımıza imkan sağlıyoruz. İhalelere giriyoruz, aldığımız işi bazen 10-15 meslektaşımıza dağıtıyoruz ve herkesin işsiz kalmaması konusunda katkımız oluyor. İhale şartları üzerinde çalışmalar yapıyoruz, danışmanlık görevi yapıyoruz, yani kısaca kim nerede bize ihtiyaç duyarsa, biz hemen yardımına koşuyor, maddi ve manevi destek veriyoruz. Bu noktadan hareketle bir de slogan bulduk: "Küçük Devlerin Buluşma Noktası." Paylaşmayı bilen ve hakkına riayet eden, emeğine ve bileğine güvenen her meslektaşımıza biz destek veriyoruz."

OSTİM esnafını da ihmal etmiyoruz, onların da görüşlerini alıyoruz. İşyerlerinde ziyaret ettiğimiz bu makbul insanların, bu üretken insanların, bu çalışkan insanların halini gördükçe üzülüyoruz. İş, işe bağlı olarak aş!. Hele işçisinin ücretini veremeyen ustanın, veya işyeri sahibinin halinin ne olabileceğini düşünebiliyor musunuz?

Dükkanının elektriğini ödeyemeyen esnaf var

Bir büyük iş yeri düşünün... Senelerce üretim yapmış, yüzlerce işçi çalıştırmış, ekonomik krizle birlikte dara düşmüş ve dükkanının elektrik faturasını yatıramadığı için elektriği kesilmiş. Bu örneklere benzer nice acı manzaralar var yaşanmış ve yaşanan... Zamanı gelince OSTİM esnafının sorunlarını birebir değerlendirmeye alacağız, onların sorunlarını gündeme getirmeyi ulvi bir görev telakki ediyoruz. Hatta onlar bizi ararlarsa dertlerine deva olmasak bile, teselli olmanın heyecanını ve mutluluğunu yaşayacağız. Çünkü biz, çalışmayı ibadet sayan ve üretim için seferber olan tüm emekçilerin yanındayız.

 

Yirmi kiraz bir Aspirin'e eşdeğer
Kiraz ve vişnenin, Aspirin'den 10 kat daha etkili ağrı kesici olduğu, mide ve böbreklere yan etkisinin bulunmadığı belirlendi. Yapılan araştırmalarda, ekşi kiraz ve vişnenin, Aspirin'den 10 kat daha etkili ağrı kesici olduğu ve üstelik mide ve böbreklere yan etkisinin bulunmadığı belirlendi. Bilimadamları, 20 kirazın, bir Aspirin'e eşdeğer ağrı kesici özelliğe sahip olduğunu belirtiyor. Bilim adamları, vişne ve kiraza kırmızı renk veren "anthocyanins" adlı kimyasal maddenin, ağrı kesici olarak etkili olduğunu ve günde 20 vişne ile ekşi kiraz yiyen eklem iltihabı hastalarıyla gut ağrısı çekenlerin, bu ağrılarından kurtulduklarını ileri sürdüler. Araştırmacılar, 20 kirazda ortalama, 125 ile 250 miligram arasında anthocyanins bulunduğuna işaret ederek, bunun 1 Aspirin'e eşdeğer olduğunu açıkladı. Bilimadamları, kirazın tazesinin yanısıra konserve şeklinde veya kurutulmuş olanının da aynı etkiyi gösterdiğini kaydettiler.

3 Temmuz 2001
Salı
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED