T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

Güvenlik alanı...

Güven duygusu insanoğlunun en temel yönelişidir. Her insan teki, aile, cemaat, toplum öncelikle bir güvenlik alanı oluşturmak ister. Ancak güven içinde bulunan fert özel hayatında ve kamusal alanda verimli olabilir, istikrar gösterebilir.

İstikrarın ihtiyaç duyduğu en mühim unsur yine güven duygusudur.

Ülkemiz öteden beri süregelen iktisadî buhran kıskacından kurtulamadığı; iç ve dış ilişkilerde, asayişte pek çok mesele ile uğraştığından fert ve toplum hayatında güven duygusu epeyce zedelenmiştir.

Bu zaafı abartanlar kimse kimseye güvenmiyor, devlet ile fert arasındaki güvenlik dayanışması sarsıldı diyor.

Pek tabii olarak bu sarsıntı futbol dünyasına da sızmıştır. Kulüplerin başkanlara, yönetime; futbolcuların transfer ilişkilerinde rol alanlara, yöneticilerin futbolculara, bütün bunların basına yansımasına bakınca çokluk haberin hayali ile hayalin haberine raslıyoruz. Etrafta pek çok muhayyel transfer havadisi uçuşup duruyor. Bunlar arasında birkaç tipik olayın güvenlik ve gelecek konusunda bize ilginç neticeler gösterdiğini görüyoruz. Beşiktaş'lı olarak şöhret kazanan Sergen ve Oktay'ın sezon içinde ve sezon sonunda birkaç yıldır transfer serüvenleri oluşturdukları hepimizin bildiği şeylerden.

Her iki futbolcunun da futbol kaliteleri ve kariyerleri hakkında çokluk müsbet sözler söyleniyor. Buna mukabil kaç yıldır bu iki yıldızın kapasitelerini kullanamadıkları, oynadıkları takımlara tam faydalı olamadıkları, kendilerini güvenlikte görmedikleri için mensup oldukları takıma, yönetime ve hocalara da güven veremedikleri malumdur.

Ben bu yazıyı kaleme alırken gazeteler Oktay için üç kulübün bir araya gelerek bir karar almaya çabaladıklarını yazıyordu. FİFA da yapılacak toplantıya Siirt-Jetpaspor, Las Palmas ve Trabzon yöneticileri katılacak ve kördüğüm olan bonservis meselesini çözmeye çalışacaklarmış.

Bu iki futbolcu [Sergen ve Oktay]nun belirsizlik, kararsızlık, formsuzluk ve benzeri güvensizlik, istikrarsızlıkla dolu birkaç yıllık grafiklerine karşılık; yine aynı takımda [Beşiktaş] on iki yıl top koşturduktan sonra jübilesine hazırlanan Şifo Mehmet'in çizgisi karşılaştırıldığında güven konusu bütün çıplaklığı ile görülebilir.

Şifo Mehmet neredeyse bir istikrar abidesi olarak hem futbol kamuoyunda, hem kulübü nezdinde, hem de Türk futbol seyircisinin kalbinde sarsılmaz bir sevgi ve sempati uyandırmaktadır.

Yönetimi yenileyen Fenerbahçe'nin, yenilemeye çalışan Galatasaray'ın, geçen yılın izlerini silmek için yeniden bir beyaz sayfa açan Beşiktaş'ın, yönetimdeki çekişmelerden yeni-yeni kurtulmaya çabalayan Trabzon'un ve bunlarla beraber diğer kulüp yönetimlerinin ilk yapacakları şey, işte bu güvenli ortamı oluşturmaktadır.

Diyeceksiniz ki; Türkiye ve onun yönetiminde bulunan hükumet ne kadar güven veriyor ki; kulüpler de bunu becersin.

Eh, ne diyelim, haklısınız...


3 Temmuz 2001
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED