İnsan Hakları Derneği (İHD) Bingöl'de 1'i asker 21 kişinin hayatını kaybettiği operasyon hakkında rapor hazırladı. İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, Bingöl ili Yedisu ilçesi kırsal alanınında 12-23 Mayıs tarihlerinde yapılan operasyon sonrasında, ölü ele geçirilenlerle ilgili bazı iddiaları dile getiren başvurular yapıldığını kaydetti. Öndül, İHD yöneticisi 7 kişilik bir heyetin bölgede yaptığı incelemeler sonucunda, operasyona ilişkin tutanaklarda çelişkilerle karşılaştıklarını belirtti.

İHD heyetinin hazırladığı raporda, operasyona ilişkin incelemenin, olayda hayatını kaybeden Mehmet Hayme'nin ailesi ve bazı yöre sakinleri tarafından dile getirilen yargısız infaz ve kimyasal silah kullanıldığı iddiaları üzerine yapıldığı ifade edildi.

Adli Tıp'a numune

Raporda, heyetin Yedisu Cumhuriyet Savcılığı'nca tanzim edilen Olay Yeri Tespit Tutanağı, Ölü Muayene ve Otopsi Tutanağı, Ele Geçen Malzeme Tutanağı, Olay Yeri Basit Kroki Tutanağı'nı incelediği belirtildi. Raporda, resmi yetkililerin büyük bölümünün ise heyete çeşitli gerekçelerle randevu vermediği kaydedildi.

Operasyon sonrasında ölü muayene ve otopsi işleminin İlçe Jandarma Komutanlığı'nın avlusunda yapıldığı belirtilen raporda, tutanakta tüm cesetler üzerinde çeşitli büyüklüklerde ve sayıda şarapnel yarası tesbit edildiğinin yer aldığı ifade edildi. Operasyonda ölen Mehmet Hayme'nin cesedinin Diyarbakır'a gönderildiği ve burada ailesinin başvurusu üzerine klasik otopsi yapıldığı belirtilen raporda, Yedisu'da yapılan otopsi bulguları ile burada yapılan otopsi bulgularının büyük farklılık taşıdığına dikkat çekildi.

Kimyasal silah iddiası

Raporda ayrıca, Hayme'ye yapılan otopsi sonrasında, operasyonda kimyasal silah kullanıldığı iddialarına ilişkin olarak İstanbul Adli Tıp Kurumu'na numune gönderildiği ancak henüz sonuç gelmediği belirtildi.

Raporda, bir diğer çelişkinin ise ölüm tarihleri konusunda olduğu kaydedildi. Raporda, olay yeri tespit tutanağına göre, beş örgüt üyesinin ölüm tarihinin 17 Mayıs'tan önce olması gerektiği, ancak otopsi raporlarındaki ölüm tarihlerinin hiçbirinin bunu karşılamadığı kaydedildi. Raporun sonuç bölümünde ise "Tutanaklar arasındaki çelişkiler resmi açıklamaların doğruluğuna ciddi şekilde gölge düşürmektedir. Kamu vicdanı için olayın gerçek oluş biçimi bir an önce açıklanmalıdır" denildi.