T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

A K T Ü E L

DUA TANELERİ

Madenden hayvansal maddelere kadar pek çok ürünü kendi elleriyle işleyip, 'dua tanelerine' dönüştüren ustalar artık kalmasa da, tornadan geçen tesbihler bile muhteşem işlemeleriyle göz dolduruyor.

Allah'ın güzel isimlerini (Esma-ul Husna) zikretmek ve namazdan sonra da Subhanallah, Elhamdülillah ve Allahuekber zikirlerini çekmek için kullandığımız ve adına tesbih dediğimiz ipe dizili tanelerin geçmişi kimilerine göre İ.Ö 800'lü yıllara dayansa da Türk tesbihciliğinin izlerine 17. yüzyılda rastlıyoruz.

Collection dergisinde yer alan ve Necip Sarıcı'nın yaptığı araştırmaya göre, Madenden- ağaca, inciden-hayvansal maddelere kadar tornaya gelebilen bir çok ürünü "kemane" kullanıp kendi elleriyle işleyip "dua tanelerine" dönüştüren ustalar da artık tarihe karışıyor. Onların yerini, elektrik motorlarıyla dönen ve hatta bilgisayara bağlı tornaların kullanıldığı tesbihçilik alıyor. Tornalardan geçen "dua tannelerine" muhteşem işlemeler yapmış ustalarımız. Halkalar sikkeler giydirilmiş, İmamaler ahenkli bir biçimde uzatılmış, yakutlar, zümrütler, pırlantalar kakılmış.

El-terazi, göz-mizan

Gelişen teknolojinin de kullanılmasıyla altın ve gümüşlerin de çakıldığı tesbihlerimiz eskiden, "el-terazi, göz-mizan" yerine "mevzun" yani ölçülü bir biçimde bir sanata, "tezhibe" dönüşmüş. 17 Yüzyıl ortalarında gelişmeye başladığı kaydedilen Türk tesbihciliğinin19.yy ortalarında tam bir sanata dönüştüğü ve İslam dünyasına da yayıldığı belirtilirken, antika ve kolleksiyonculuğu da yapılan tesbih ve tesbihçiliğin ortak bir özelliği göze çarpıyor: "Dua ve zikir". Kur'an-ı Kerim'de çok sık geçen ve namazdan sonra 33 defa Sübhanallah, Elhamdülillah ve Allahuekber sözlerinin çekilebilmesi için kullanılan 33'lük tesbih tanelerinin çekilecek zikirlerle, Allah'a ulaşmada ve O'na yönelmede bir aracı olduğu kabul ediliyor.

Usta işi tesbihler

Tesbihçiliğe başlangıçta "amatör olarak" başlayan ve çoğu zaman ortaya koydukları tesbihleri profesyonellerle yarışan ustalardan bazıları halen kemaneyle çalışır. Bunlar arasında hayatta kalanlardan sadece Edirnekapı'lı Yaşar Evci'yi görebiliyoruz. Bununla birlikte tesbihe tezhib işleyen çok meşhur ustalardan bir kaçını da sayabiliriz.

Elazığ'lı Yusuf Özgen ve oğlu İbrahim Özgen, Mustafa-Ragıp-Abdullah Öner kardeşler, Erzurum'lu Bünyamin Korucu ve Emin Bilgin ustalar. Bu arada İlk kadın tesbih ustası ünvanını alan Nuray Özgen'i de unutmamak gerekir. Bunun dışında Ülkemizde adını duyurabilmiş diğer tesbih ustalarımız; Bülent Dölen, Hüseyin Çelik, Hamdi Bülbül ve oğulları, Müştak Sekal, Vural ve aziz Acar kardeşler, Ahmet Düzgünman, Neyzen Niyazi Sayın, Neyzen Özçimi...Bu arada ebru sanatıyla uğraşıp bu sanatı tesbihe nakışlayan Alparslan Babaoğlu ve Prof. Zeki Kuşoğlu'nu unutmamak lazım.

Hemen hemen bütün dinlerde var olan tesbihin dua amaçlı kullanılması, İ.Ö 800 yıllara dayanıyor. Hindularda 108 taneli olan tesbih tanrı Siva ve Vişnu için çekilir. Budizm'e inananlar 10.800 sayısına ulaşana kadar tesbih çekerler.

Kaplumbağa kabuğundan tesbih

Zümrüt, Yakut, Elmas, Necef, Firuze, Kristal gibi maddelerden pahalı tesbihler yapılırken, ağaç ve deniz ürünlerinden yapılan tesbihler de parmaklarımızın arasında dua tanelerine dönüşüyor. Yapılan araştırmalara göre halen tesbih yapılan maddeler şunlar : Fildişi, mamud, denizfili dişi, suaygırı dişi, testerebalığı dişi, balina dişi, denizkamplumbağası kabuğu, gergedan boynuzu, buffalo boynuzu, boğa boynuzu, geyik boynuzu, deve kemiği, ak ve kara amber, kaplan tırnağı, insan kemiği, inci, mercan, akmercan, siyah mercan ve sedef. Kehribar, oltu taşı, lüle taşı ve ağaç türlerinin hepsi...

 
Şişmanların en şirinleri
Türkiye'de ilk kez 1996 yılında gerçekleştirilen 'En Sempatik Şişmanlar Yarışması'nın 3.'sü yüzlerce başvuru arasından finalist olan 22 sempatik şişmanın ilginç enstantanelerine sahne oldu. Yarışma sonucunda birinci seçilerek kraliçe tacı giyen 90 kiloluk Demet Özmen şişman ya da çirkin olmanın o kadar önemli olmadığını belirterek 'İnsanlar farklılıklarıyla da mutlu olabilirler"dedi. Proc Medya tarafından bu yıl üçüncüsü düzenlenen ve herkesin katılımına açık olan En Sempatik Şişmanlar Yarışması'nın finali Mecidiyeköy Profilo Kültür Merkezi'nde yapıldı. Sunuculuğunu Ebru Destan ile Okan Karacan'ın yaptığı final gecesinde 14 bayan yarışmacı sundukları mini defile ile sempatikliklerini isbat etmeye çalışırken, erkek yarışmacılar ise 4 büyükler isimli bir skeç sergilediler. Yarışma sonunda Çiğdem Tunç, Neşe Erberk, Nefise Karatay ve aşçı Ümit Usta gibi ünlülerin de yer aldığı seçici kurul, 'Kraliçeliğeî 90 kiloyla Demet Özmen'i seçti. Erkeklerde ise 142 kiloyla birinci seçilen Volkan Görkey kral tacını giydi ve tahta oturdu.

14 Temmuz 2001
Cumartesi
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED