AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Çılgınlığın Türkiye uzantısı

Bizim Maraş taraflarında "Tuz alıp seğirtmek" diye bir özdeyiş var, körü körüne bir şeye sahiplenmek isteyenlerin davranışı için söylenir, laikçi kemalistlerimizin Fransa'daki başörtüsü yasağına ilişkin reflekslerine bakınca şart oldu, "cuk" oturuyor, ama benim üslubum değil, tamamını kullanmayacağım, dileyen bir Maraşlı bulup sorabilir.

Laikçi Kemalistlerin Jacques Chirac'ın tutumundan aşırı heyecanlanmalarını içi akıldan boşaltılmış gerçekten garip bir refleks olarak algılamak gerektiğini düşünüyorum.

The Guardian'ın bayan yazarı Madeleine Bunting "laiklik çıldırdı" diye değerlendiriyor Fransa'da olan biteni...

La Libraiton gazetesi "seçim yatırımı"nın altını çiziyor.

Bir başkası aşırı sağcı – ırkçı Le Pen'in tabanına uzatılmış bir olta yemi olarak değerlendiriyor.

Hadi özgürlük, insan hakları vs gibi değerlendirmelerden yola çıkarak yapılan eleştirileri görmeyelim, çünkü onlar "Jakobenlikse Jakobenlik" diye çoktan gemileri yakmış bulunan bizim laikçi kemalistlerin dünyasına çok yabancı, ama yani, Fransız aşırı sağcıları ile birebir örtüşmek de mi rahatsız etmiyor onları?

Yakın zamanda bir kamuoyu yoklaması yapılmış ve "Fransızların yüzde 57'sinin başörtüsü yasağından yana olduğu" sonucu çıkmış. Bu yasak biraz da ona dayanıyor.

Bu cümleyi okuduktan sonra laikçi kemalistlerimizin gene "tuz alıp seyirtecekleri"ni biliyorum ama cümlenin - paragrafın tamamlanmasını beklesinler, ne olur.

Şöyle bir soruya ne buyurulur:

-Fransa'da "Türkiye Avrupa Birliğine girmeli mi girmemeli mi?" şeklinde bir kamuoyu yoklaması yapılsa acaba nasıl bir sonuç çıkardı?

İlginç bir soru değil mi? Fransa'nın kanaati başörtüsü ve laiklik yorumunda çok önemli olarak kabul edildiğine göre "Türkiye'nin AB üyeliği" konusundaki eğilimi de çok önemli olmalı değil mi? Elbet öyle olmalı.

İşte bu konudaki merakımızı giderecek böyle bir kamuoyu yoklaması 14 – 15 kasım 2002'de yapılmış ve şu sonuç çıkmış:

-Fransızların yüzde 42'si Türkiye'nin AB üyeliğini onaylıyor, yüzde 58'i karşı çıkıyor.

Demek ki Fransa'da kamuoyu tepkisi sadece başörtüsüne yönelik değilmiş.

Ne yapalım şimdi, "Bravo Fransa'ya, zaten Türkiye de bu tepkiyi hak etmişti" gibi "tuz alıp seyirtme" tavırları mı sergileyelim?

Ne yapalım?

Anayasamıza, yasalarımıza "Türkiye'nin zaten AB'ye kabul edilemez olduğu" yönünde yeni yorumlar mı ekleyelim? Anayasa Mahkememiz, Fransız kamuoyunun eğilimleri yönünde bir Türkiye değerlendirmesi mi yapsın?

"Başörtüsü yasakçısı" laikçi kemalistlerimiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin başörtüsüne ilişkin kararını da içerdeki yasaklar için tepe tepe kullanıyorlar.

AİHM'nin her kararı böylesine kutsalsa, o zaman Louizidou kararını da, HADEP - MADEP kararını da alıp Türkiye'ye karşı tepe tepe kullansınlar... Hazine'nin trilyonları bulan tazminatları ödemek için canının çıkması karşısında tef çalıp oynamaya ne dersiniz?

"Avrupa'da İslam", "Avrupa'da Türkiye", "Avrupa ve insan hakları" konuları, öyle içerdeki meseleleri halletmek için birbirimize karşı kolayca kullanılabilecek konular değil.

Şimdi Amerika kalktı, Fransa'nın yasakçı tavrını insan hakları açısından "kaygı verici" bulduğunu açıkladı.

Fransa'nın tavrı Almanya'da başka okunuyor, İngiltere'de başka, İskandinav ülkelerinde başka... Jacques Chirac'la, ya da Fransa'daki özünde yabancı düşmanlığı bulunan "İslam karşıtlığı – başörtüsü yasağı" ile bütünleştiğinizde yarın başınıza ne işler açılacağını şimdiden bilemezsiniz. Bir ara Türkiye'de Fransa'dan Le Pen'in, Rusya'dan Jirinovski'nin "anti – semitizm"i ile paralel düşenler oldu, bir gün baktılar ki Le Pen – Jirinovski ikilisi, paralel düşenlerin çizgisine karşı da düşmanlık besliyorlar.

Türkiye'nin İslam'la ilişkisi özgün bir ilişki. Avrupa'dan Türkiye'ye yasak ithal etmek kadar saçma bir davranış olamaz. Gerçekte bütün Avrupa – Amerika İslami herhangi bir konuda yasakçı tavır takınsa, Türkiye bunu kabullenemez, kabullenmemeli, hatta yasakçılığa karşı İslam toplumları adına tepki koymalı.

Ama dünyada garip şeyler oluyor, Avrupa – Amerika gibi İslam'la ilişkileri çok daha sınırlı ülkeler, kimi yasakları Türkiye'ye bakarak gündeme getiriyorlar. Hatta bazan, ABD'nin son insan hakları raporunda olduğu gibi "Türkiye'de Müslümanlara yönelik kısıtlamalar" şeklinde konular yer alıyor. Hatta bazan Türkiye'de islami duyarlılık sahibi insanlar, "Avrupa Birliği'ne girersek daha geniş inanç özgürlüklerinden yararlanırız" gibi umutlara kapılıyorlar. Bir İslam ülkesi olan Türkiye'de insanların Müslümanlıklarını yaşarken problemle karşılaştığı duygusuna kapılması ve daha geniş özgürlük için başka bir uygarlık dünyasının kapısını çalması kimin için bir nakisedir, düşünebiliyor musunuz?


20 Aralık 2003
Cumartesi
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED