AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ

Y A Z A R L A R
Fransa'da laiklik çıldırdı

The Guardian gazetesi Fransa'daki gelişmeler üzerine bu başlığı atarak başörtüsüne karşı takınılan tavrı eleştirmiş.

Başkan Jacques Chirac'ın yanlış yolda olduğunu uzun uzun anlatmış.

13 yaşındaki başarılı bir kız öğrencinin okulunda hiçbir sorunu yokken çevresiyle uyum içindeyken sadece Başkan Chirac'a göre bu 13 yaşındaki başarılı kız çocuğunun sosyal huzuru ve Fransız ulusunun bütünleşmiş yapısını bozduğunun altını çizmiş. Bu tavrın Fransa'daki 3,7 milyonluk müslüman toplumu entegre edemeyeceğini aksine müslüman Fransız çatışmasına yol açacağını anlatmış.

Bilindiği gibi Başkan Chirac orta dereceli okullarda türban adını verdikleri başörtüsünün yasaklanmasını istemişti. Fransa yasak konusunda ikiye bölündü. Savunanlar da var, başta İçişleri Bakanı olmak üzere reddedenler de.

Başkan Chirac'ın bu tavrı en fazla bizdeki türban karşıtlarını sevindirdi. Örnek olarak gösterilen Avrupa'nın örnek tavrı olarak algılandı. Bu algılama gayet normal. Herkes kendi düşüncesini teyit eden bir gelişme aramakta haklı.

Ancak Başkan Chirac'ın sadece ortaöğrenimde bunu istiyor olması bir nüans. Bunun görülmesi gerekir. Bununla birlikte kendi bakanının dahi bu görüşe itiraz ettiğini hatırlamak gerekir. Dahası bu tavır sadece başkanın tavrıdır Fransızlar da bu konuda ikiye bölünmüş durumdalar. Yani Fransa bir bütün olarak türban yasağı getirilmesini savunmuş değil. Tıpkı bizim cumhurbaşkanın tavrı gibi bir durum.

Kaldı ki Fransa bir bütün olarak savunsa bile ben bu fikri kabul etmemekle beraber Fransa'ya bunu çok görmem.

Çünkü Fransa laiklik anlayışı konusunda öteki batı ülkelerinden çok farklı bir backgrounda sahip. Fransa din ile devletin çatıştığı ve bu uğurda kanların akıtıldığı bir ülke. Fransanın refleksleri bu yüzden diğerlerinden çok farklı ve katı.

Bizim Türkiye olarak şanssızlığımız da laikliği Fransa'dan almış olmamızdır. Biz laiklik uygulamasını Fransa'dan değil de mesela İngiltere'den almış olsaydık bugün içinde bulunduğumuz Chirac vari düşünce ve tavırlara şahit olmazdık.

Hatta ilk anayasayı tercüme ettiğimiz İsviçre uygulamasını alsaydık yine sistemimiz bugün olduğu gibi kendi halkıyla bu kadar mesafeli olmazdı.

Tercüme yoluyla aldığımız ilk anayasanın ikinci maddesi, "milletin inancına, örfüne adet gelenek ve kültürüne aykırı yasa yapılamaz." mealinde bir madde idi.

Bu madde ilk cumhuriyet anayasasına alınmadı. Alınmış olsaydı ve o şekilde uygulansaydı toplum ile devlet arasındaki mesafeler kendiliğinden ortadan kalkacak, daha barışçı bir ortamda yaşıyor olacaktık.

Ama dedim ya biz laiklik uygulamasında Fransa'yı örnek aldığımız için dini olan din ile ilişkisi olan her şeyi laiklik karşıtı gibi algılamış ve tercüme ettiğimiz anayasadan bile maddeler çıkartarak uygulamaya koymuşuz.

Evet bizim talihsizliğimiz laikliği Fransa'dan almış olmamızdır.

Bununla birlikte asıl sorunu kafalarda yaşamaktayız. Yürürlükteki anayasa ve yasalar da aslında zımnen kılık kıyafet özgürlüğünü içermektedir ama uygulamalar ve ideolojik yaklaşımlar ülkemizi germeye devam etmektedir.

Hülasa Fransa laiklik konusunda örnek alınacak ülkelerin en sonunda yer almaktadır.


20 Aralık 2003
Cumartesi
 
Resul Tosun
RESUL TOSUN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED