|
|
Tohum yeşerdi..
Türkiye'de eskiden gazete ve dergilerin "jeneriği"nde yer alan manalı ifadeler vardı: "Dinî, ahlakî, siyasî bir neşir organıdır"diye... Sonradan bundan vazgeçildi. Amma bu sefer de birilerinin ortaya çıkıp, günlük gazetelere "dinci gazeteler" diye birtakım yakıştırmalarda bulunmaya başladıklarını görüyoruz. Bunlardan biri de basının her alanında at koşturan Hınçal Uluç'tur. 9 Şubat tarihli "Medya Kronik"te köşesinden iktibas edilen yazıda şöyle diyordu: "Dinci gazeteleri ilke olarak okumuyorum. Ruhsal sağlığımı bozuyorlar. Yeni Şafak, istisna oldu." Biz, şöyle bir düşündük ve bir üçlükle "ruh sağlığı"nın nasıl düzeleceğine dair gereken "reçete"yi bulduk. Aynen şöyle diyor şair: "Bir aynasıdır O'nun şu varlık,
Şair "Aranış" adlı bu şiirini yazdığı zaman, 59. Hükümet'in Başbakanı 9 yaşında idi. Yani şiir, Kasım l963'de yayımlandı "Tohum" dergisinde... Dergi'yi İstanbul İmam-Hatip Okulu Mezunları Cemiyeti adına,Ali Ayaroğlu, Ahmet Semiz ve Salih Güler (merhum) çıkarıyordu. Bu "Aranış" şiirini kimin yazdığını merak ediyorsanız, biraz sabrediniz. Önce şiiri "Tohum"un sayfalarından aktaralım: "Aydınlığa hasretiz ezelden / Lakin ne gelir düşün ki elden."
(.......) "Fariğ değiliz siyanetinden, / Her nimet, O'nun inayetinden,
Sakın,"Tohum"un üzerinde birtakım şüpheler atılmasın. Zira Sayın Uluç, eğlencede ve oynaşta olduğu dönemlerde bu dergide Ahmet Arvasî, Dr. Fehmi Cumalioğlu, Kemaleddin Nomer, Ayhan Songar, Mehmet Gökalp, Mehmet Turgut, Faruk K.Timurtaş, Timurtaş Uçar, Y.Bülend Bakiler, Zekaî Konrapa, Nihat Sami Banarlı, Albay Enver Tunçalp ve Refik Özdek ile Yücel Çakmaklı gibi pekçok zevat yazı yazıyordu. Edebiyat ve düşünce dünyamızın kilometre taşlarından olan bu zevat içinde bu şiiri yazanın bir "emekli kurmay yarbay" olduğunu ve bu şiiri yazarken, şairin CKMP'nin de genel sekreteri olduğunu söylersek, Sayın Uluç yine; "-Kim bu adam?" derse, biz de deriz ki:
Hani, ilk TBMM'de isim yoklaması yapılırken, Ahmet Naim'in ismini "unvanı" ile okuması gereken "muzip" adamın biri: "-Yabanzade Ahmet Naim!..." diye seslenince, merhum:
Şimdi ise öyle bir hale geldik ki, insanlar geçmişini, "maskat-ı re'sini" bilmiyor. (Doğum yeri, demektir) Böyle bir durumu, karşılıklı atışma ile, belgeleyelim: Köyümüzde "Durali" adlı bir adam vardı. Müthiş bir türkücü ve cevap verme yeteneği vardı. Askerden gelen bir genç, ona çatmak ister: "-Durali, kakavani!...Kime sattun tarlanı?"
Hasılı öyle bir hale geldik ki "Babalar ve Oğullar" arasında öyle uçurumlar giderek açıldı ki "ruh sağlığı"nı düzenleyecek bir toplum yapısına hasret kaldık!... Umutsuz olmamak gerekir, baksanıza, "Tohum" dergisinde "Aranış" şiiri ile "merhum" Fuat Uluç'un aradığı gençlik, büyümüş ve iktidar olmuştur. Tohum yeşerdi, büyüdü ve tıpkı Osmanlı çınarı gibi, yeni yüzyıla doğru dal-budak salıp gelişecektir... Millet bu umut ve heyecanla hizmetler bekliyor...
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |