|
|
Lisan-ı münasip meselesi
İNGİLİZ BAŞBAKANI CHURCHILL
Aynı havada olan Amerikalı senatörler, Churchill'in Senatoda konuşmasına izin vermekle beraber, herhangi bir talepte bulunduğu anda, protesto edecek ve yuhalayacaklardır. İşte bu atmosfer içerisinde, Churchill senatoda kürsüye çıkar ve konuşmasına başlar. İlk cümlesi şudur: -"Amerikalılar, sayın senatörler; ben buraya herhangi bir istekte bulunmaya gelmedim. Geçirdiğimiz feci harp sırasında bize çok yardım ettiniz. Bu yardım sayesinde, biz bu harbi kazandık. Ben buraya Amerikan halkının bu yardımlarına minnet ve teşekkürlerimi bildirmeye geldim." Churchill daha bu ilk cümlesini bitirir bitirmez, bir alkış kopar. Senatörler ayağa kalkarlar, dakikalarca kendisini alkışlarlar. Bundan sonraki safhada, İngiltere, istediği her şeyi Amerika'dan alır ve harap olmuş ekonomisini kurtarır. İSMET İNÖNÜ
İnönü harbe girmeyi prensip olarak kabul eder. Bunun için öngördüğü şartlar vardır. Bu şartların hepsi askeri ihtiyaçlar ve güvenlik konusuyla ilgilidir. Ancak, tartışmayı hiçbir zaman "Şu parayı verirseniz, yaparım" şeklinde bir üslûba dönüştürmemiştir. Türkiye, II. Cihan Harbi'ne girmemiş ve fakat son anda Almanya'ya harp ilân ederek, San Francisco Konferansı'na katılma başarısını göstermiştir. Maalesef, Türkiye'nin Irak konusunda Amerika ile ilişkilerinde, başarılı bir üslûp, başarılı bir tutum izlenememiştir. İşin gerçek yüzünün ne olduğu pek bilinmemektedir. Ancak, konunun medyaya aksediş tarzı hazindir. Gerek Amerikalı ve gerekse Türk yetkililerinin beyanları, konunun Türk kamu vicdanını yaralayacak boyutta "bir at pazarlığı" şekline dönüştüğü görüntüsünü vermektedir. VE BU GÜN
Öyle bir imaj yaratılmıştır ki, Irak konusunda öncelik, Türkiye'nin siyasi çıkarları yerine ekonomik çıkarlarındadır. Türkiye'nin jeopolitiğinden doğan bazı avantajları vardır. Bu avantajlar, adeta bir ticari meta'dır. İhracat malı gibi bunlar satılıp karşılığında dolar alınabilir. Elbette, hiçbir görevlimizin konuyu bu şekilde ele aldığına inanmıyoruz amma, maalesef bu görüntü yaratılmıştır. Bu görüntü ile Türkiye, güvenilir bir müttefik olma özelliğini kaybetmiştir. Bu işi yürütenler, bazı basın mensuplarının değerlendirmesiyle, "Mehmetçiği sadece para karşılığı" cepheye sürmek gibi bir haksız ithama maruz kalmışlardır. Bu yanlış havanın yaratılmasının günahını, sadece medyaya yüklemek mümkün değildir. Medyayı bu yorumlara iten sebep, yetkililerimizin, yerli yersiz konuşmalarıdır. Bu konuşmalar hâlâ devam etmektedir. Eski Dışişleri Bakanımız Sayın Yaşar Yakış'ın son beyanları bunun en belirgin misâlidir. Politikacılarımız şu kaideyi iyi bilmelidirler. Politikada, "ne yapıldığı kadar, nasıl yapıldığı" da önemlidir. Türk milleti ne güzel söylemiştir: "O… haaa… var öküz durdurur… Oha var, boyunduruk kırdırır…"
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |