AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Askeri - Dini Lise

3 Ağustos tarihli Hürriyet'te Özdemir İnce'nin bir senaryosu yer aldı. Sonra (5 Ağustos) Ertuğrul Özkök, aynı senaryoyu "Hiç aklımıza gelmemişti" başlığı altında yeni unsurlar ekleyerek "kolay kolay unutulmayacak bir içtihat" nitelemesi ile sundu.

Senaryo şuydu:

12 Eylül'de Evren ülkenin asker ihtiyacını karşılamak amacıyla "asker meslek okulları" açıyor. Sonra 'çocuklarının disiplinli eğitim almasını isteyen' aileler bu okullara sahip çıkıyor, her ilde, ilçede "asker meslek okulları" açılıyor. 20 yılda 1 milyondan fazla çocuk mezun oluyor. Ama birden farkediliyor ki bu çocukların hiçbiri asker olmuyor, başka üniversitelere giderek oradan mezun oluyor ve askerlik dışı alanlarda görev alıyorlar. Böylece ortaya "çelik disiplinli kaymakam, vali, hakim vs" çıkıyor. Bu arada bazı siyasetçiler bunlar için "arka bahçemiz" ifadesini kullanıyor.

Özkök burada "İHL savunuculuğunu yapan AKP kadrolarına" soruyor:

-Bir gün bu anlattığım senaryo gerçekleşseydi ne düşünür, ne hissederdiniz?

Özkök cevap verirken "samimiyet" istiyor, "memlekette zaten askeri okul yok mu?" cevabını kabul etmiyor, çünkü bu okullar sadece memleketin ihtiyacı miktarınca asker yetiştiriyor!

Özkök, Özdemir İnce'nin senaryosundan çok etkilenmiş, ona göre bu, insana "hakikaten doğru dedirten inanılmaz bir benzetme!", "müthiş bir senaryo!"

Senaryo, Özdemir İnce'nin kaç zamandır sürdürdüğü "İHL düşmanlığı"nın en yeni ürünü. İHL karşıtlığında malzeme sıkıntısı duyduğu anlaşılan Ertuğrul Özkök'ü de büyülediğine göre, herhalde epey bir mahfilde tedavül edecek gibi görünüyor. Özdemir İnce'de okuduğumdan beri yazmak istiyordum, farklı gündemler girdi, bugüne nasip oldu.

Evet, bu senaryoda İHL olayına bir benzerlik var, ama "İHL karşıtlığı"na şartlanmış olanları kolayca tuzağa düşürecek bir benzerlik bu. Gerçekte ise, "askeri bir lise" ile "İHL" hadisesi birbirinden çok farklı.

Burada en önemli husus şu:

-Şayet geniş halk kesimleri, "çelik disiplinli, asker hüviyetli çocuklar" yetiştirilmesini isteseydi, demokratik bir ülkede Milli Eğitim Bakanlığı'nın halkın bu arzularını yerine getirmek üzere bir eğitim müfredatı düzenlemekten başka yolu olmazdı. Halk öncelikle bunun, normal lise müfredatı içinde gerçekleşmesini isterdi, onu sağlayamazsa başka çareler arardı.

Ama halk, "asker"liğin çok özel bir konumu olduğunu, "profesyonel - muvazzaf askerler"in asıl askerlik hizmetini sürdürmesi gerektiğini, dolayısıyla tüm insanların bir meslek niteliği içinde askerlikle donatılmasının lüzumlu olmadığını biliyor. Kaldı ki Türkiye'de herkes, her ülkenin hayatında gündeme gelebilecek topyekün savunma ihtiyacının sonucu olarak, en az "bir ay", ama daha genelde 6 aydan 15 aya kadar uzanan süreler içinde "Askerlik" yapmak zorunda... Yani kaymakam, hakim, vali dahil fiilen herkes, eğer "askerlik çelik disiplin veriyor"sa, zaten bu çelik disiplinden nasibini almaktadır.

Gelelim İmam Hatip Liselerine...

İHL'ler Müslüman bir ülkenin din görevlisi yetiştirme ihtiyacının olduğu kadar, belki daha ötede, halkın çocuklarına "daha çok, daha nitelikli din eğitimi" verilmesi talebinin ürünleridir.

Burada "din" ile, "askerlik"in toplum hayatı açısından farklı konumlarını görmek gerekiyor. Hoş Türkiye'de, bu iki müessesenin misyonları birbirine yakındır ve toplum, neredeyse askerliği de din kadar kutsamış ve "Ordu millet" tanımlamasını sevmiştir. Ancak gene de bir konum farkı mevcuttur. konum farkı şudur: Askerlik bir ihtisas mesleğidir, onunla ilişki ister istemez sınırlı insanların işidir. Oysa din, "din görevlisi" gibi bir özel görev alanını ilgilendirdiği gibi, "her insanın dinle ilişkisi" açısından, tüm toplumu kapsayan bir yaygınlığa sahiptir.

Bu durumda kaymakamın dindarlığından söz etmek gayet tabiidir. Aynı şekilde askerin dindarlığından da söz edilebilir, hakimin, gazetecinin dindarlığından da...

Eğer bu doğru ise, Özdemir İnce veya Ertuğrul Özkök için de, dini duyarlılıkları sebebiyle şayet "din eğitimi" ihtiyacını hissederlerse, bir yerlerden din eğitimi almalarını sağlamak, en azından buna uygun zemin hazırlamak demokratik bir sistemin görevidir. "Türkiye'ye özgü laiklik" bu eğitimi devlet kontrolünde tutmak istiyor, onun için de halk, devlete "normal liselerde din dersi" ya da "İHL açma" görevi yüklüyor.

Burada şu söylenebilir:

-Şayet normal liselerde din eğitim - öğretimi halkın beklentilerine cevap verecek nitelikte olsa, İHL'ler sadece "meslek lisesi" hüviyetinde, yani sırf "din görevlisi" yetiştirme misyonu ile sınırlanabilir. O zaman "Niye bu kadar fazla İHL?" sorusunun anlamı olabilir. Ama "din eğitiminin boyutları" konusunda halkla hakim zihniyet arasında ciddi açı farkı var, o yüzden da halk, "daha iyi din eğitimi" için çocuklarını İHL'ye göndermeyi tercih ediyor, bu tercih büyüdükçe de İHL açmak kaçınılmaz hale geliyor.

Şimdi şu "müthiş senaryo"nun sahiplerine sorulacak soru şu:

-Siz, halkın bu "daha nitelikli din eğitimi" ihtiyacını önemsiyor musunuz, önemsemiyor musunuz?

Biliyorum, "Halka rağmen" ci çizgisinde bu sorunun cevabı hazırdır. Bu paragraf açıldığında yığınla söz söylerler, ama Türkiye'de bir "Halk gerçeği" vardır ve şayet fi tarihinde demokrasiye geçilmiş ise,halkın taleplerini herkesin görmesi kaçınılmazdır. İHL'ler de bu "Halk gerçeği"nin eseridir. Aslında "İHL karşıtlığı"nın tamamında zımni olarak bir "Halk karşıtlığı" vardır. "Bir türlü terbiye edilemeyen bir halk"a öfke... "Müthiş senaryo", halk karşıtı mutfaklarda pişen en son acı mamuldür. Kafanızı değiştirin baylar, yıl 2005, 1946'dan sonra başka bir Türkiye'yi konuşuyoruz, kafanızı değiştirin.


9 Ağustos 2005
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED