AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Gazze'yi terket, Batı Şeria'yı tahkim et

Sonunda Sharon Gazze Şeridi'ndeki Yahudi yerleşimci/işgalcilerin boşaltılması sürecini başlattı. Böylece, İsrail toplumunda bir tabuyu yıkarak "işgal edilmiş topraklar"dan bir kısmını terk etmek gibi siyaseten riskli bir kararı uygulamaya koydu. Bu adımın, İsrail'e barış ve uzlaşma imajı kazandıracak bir PiaR kampanyasına dönüşeceğinden kuşku yok.

Ne var ki, Filistin'le ilgili her sorunda, her gelişmede olduğu gibi hiçbir şey bu kadar düz ve tek taraflı değil.

İsrail'in işgal ettiği topraklardan bir kısmında Yahudi yerleşimcileri geri çekmesi, özellikle dini ve askeri elitin, muhalefetin tepkisine rağmen nasıl mümkün olmuştur?

Gazze çekilme planın arkasındaki temel stratejiyi çözümlemek için intifada sonrası gelişmelere göz atmak zorundayız. Hatırlanacağı gibi, ABD; Rusya, BM, AB'nin ortaklaşa hazırladığı 20 Aralık 2002 tarihli 'Yol Haritası'na göre; İsrail'in İkinci İntifada öncesi pozisyonuna geri dönmesi, Yahudi yerleşim planlarının dondurulması, Filistin yönetiminde reform yapılması, 2005'te bir Filistin devletinin kurulmasını sağlayacak iyi niyetli görüşmelerin sürdürülmesi isteniyordu. Tüm bu uluslararası taleplere karşın İsrail'in hiçbir sözünde durmadığı gibi Filistin devletinin kurulmasına giden yolu açmak bir yana Filistinlilerin devlet olma yolunda oluşturdukları tüm yapılanmaları moral ve fizik anlamda tahrip ettiği görülür. Terörle mücadele adına bir yanda Filistinli liderler katledilirken diğer yanda Filistin şehirleri (Cenin'de olduğu gibi) harabeye çevrilerek tam bir katliam uygulandığına tanık olduk. Neredeyse geri dönülmez bir adım atarak, Filistinlileri yalıtmayı amaçlayan 9 metre yüksekliğinde yüzlerce km. uzunluğunda duvar inşasına başlar. Bu duvar sadece İsrail sınırı ile Filistinlileri ayırmıyor, Filistinlilerle Filistinlileri birbirinden koparıyor, köylerle tarlaları, işyeri ile mahalleleri birbirinden koparacak şekilde Filistin topraklarını bölüyordu. Büyük kısmı biten bu duvar 1967 İsrail sınırına göre Doğu Kudüs'ten 100 km. karelik bir alanı gasp ediyor, 200 bin kadar Filistinliyi de kuşatma içine alıyordu. 11 Eylül'ün getirdiği ortamda elini güçlendiren Sharon tepkilere aldırmadan yeni bir 'utanç duvarı'nı inşa etmekten çekinmedi.

Tepkilere aldırmayan Sharon, uluslararası arenada pozisyonun güçlendirmek için farklı bir strateji izledi. Buna göre Sharon çok önceden Gazze'yi gözden çıkararak stratejik hedef olarak Batı Şeria'daki konumunu güçlendirmeyi hedefledi. Sadece Gazze'den çekilen yerleşimcilerle Batı Şeria'da bulunan Yahudi yerleşimcilerin sayısı bile bu çekilmeden neyin amaçlandığını göstermeye yetiyor. Gazze'den 7 bin kadar Yahudi işgalci çekilmesine karşılık Batı Şeria'da yerleşimci olarak nitelenen işgalcilerin sayısının 250 bine ulaştığı olayla ilgili haberlerde özellikle gizlendi. Sanki İsrail tüm işgalcileri geri çekiyormuş gibi bir imajın oluşmasına özen gösterildi. Bu basit karşılaştırma bile Sharon'nun Batı Şeria'da yeni yerleşim birimlerinin inşasını önceleyen stratejisinin hangi aşamalardan geçtiğini göstermeye yetiyor.

Gazze'den çekilme planı sadece Yahudi yerleşimci/işgalciler sorunuyla sınırlı bir strateji değil. Sharon'un danışmanlarından Dov Weisglass ( Ha'aretz, 8 Ekim 2004) çok açık biçimde amacı ortaya seriyor; "2003 baharında her şey berbat durumdaydı, İsrail'e karşı uluslararası tepki, ekonomik durum, işgal topraklarında görev yapmayı reddeden askerler…" Danışmana göre Sharon, Gazze'yi çoktan gözden çıkarmıştı. Buna karşılık Yol Haritası'nı dondurarak stratejik olarak daha ileri bir adım attı. Weisglass'a göre Yol Haritası'nı dondurmak; Filistinli mültecilerin geri dönüşünü gündemden düşürmek, Filistin devletinin kurulmasını engellemek demekti. Planın bu zamana kadar çok iyi işlediğini kimse inkar edemez.. 7 bin kişinin geri çekilmesi karşılığında (onların büyük kısmının da yine Batı Şeria'ya yerleştirilecek olması bu arada unutuluyor) Filistin'in temel meselelerini gündemden düşürmek, uluslar arası talepleri atlatmak, uyguladığı baskı politikalarından hesap vermekten kurtulmak gibi hiç de küçümsenecek bir kazanım söz konusu…

Ayrıca Haugh'daki uluslararası mahkemenin "utanç duvarı"nın yıkılması kararı İsrail'in durumunu güçleştirse de dünyanın gözü önünde yükselmeye devam etti. Gazze'den çekilme planı hem iç politika hem uluslararası alanda İsrail'i rahatlatacak alan açıyor.

İç politikada yerleşimlerin boşaltılmasına karşı çıkan ortadoks Yahudilerin tepkisini asgariye indirmek için Batı Şeria'da yapılanmaya hız verileceği mesajı gönderiliyor. Bu durumda düşük profilli bir tepki gösteren ortadoks Yahudiler de hem politik konumlarını korumuş oluyor, hem de yazılı olmayan bir anlaşmayla hükümete karşı tepkiyi belli bir düzeyden yukarı çıkarmamaya dikkat ediyorlar. Böylece iki taraf da iddialarından tümüyle vazgeçmeden iç dengeler gözetilmiş olurken yeni bir strateji belirleniyor: Gazze'yi terket, Batı Şeria'yı tahkim et.

Asıl tartışılması gereken nokta ise; Gazze'nin gözden çıkarılmış olmasının Filistinliler açısından ne anlama geldiğidir.

Bir yanda Batı Şeria'da yerleşim birimleri ve utanç duvarı yükselmeye devam ederken Filistin devletinin kurulmasının uzun süre daha konuşulamayacağı açık. Görüşmeler tekrar başladığında ise Filistinliler pazarlık masasına devletin sınırlarından ve ne zaman kurulacağından, mültecilerin dönüşünden değil yükselen duvarların nasıl ve ne kadar kısmının kaldırılacağını konuşmak için oturabilecekler. Eğer toprak ve devlet konusunda çok ısrarlı olurlarsa İsrail yeterince cömert davranabilecektir: Gazze'de devletinizi kurun; dünyanın en büyük açıkhava hapishanesi haline gelen Gazze Şeridi'nde kurulacak bir devletle yetinmeleri istenecek Filistinlilerden. Amaç Filistinlilerin artık gözardı edilemeyecek duruma gelen devlet taleplerini bir açıkhava hapishanesi ile karşılamak!

Filistinlileri dünyadan yalıtan duvarın yanısıra Batı Şeria'nın Ürdün sınırı boyunca kurulan Kudüs'ü çepeçevre kuşatan dev yerleşim birimlerinin haksızlığını konuşmaya sıra bile gelmeyecek.

Kuruluşundan bu yana hep sorunların çözümünü zamana yayarak de facto oluşturan İsrail stratejisi Gazze planında da işliyor. Barış sürecinde de sürekli kazanmasına karşılık ödemesi gereken bedele sıra geldiğinde süreci donduran İsrail yine zamana oynayacaktır.

Ancak Filistinlilerin dinamizmi ile yaşamaya zorlandıkları durum diplomatik manevralarla kapatılamayacak kadar büyük çelişki oluşturuyor. Güç ve hile insanlık tarihinin temel belirleyicisi olmamıştır.


16 Ağustos 2005
Salı
 
AKİF EMRE


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED