AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
K Ü L T Ü R
Pakdil, soylu eylemine yazarak devam ediyor

Sağaltıcı bir okul işlevi gören Edebiyat Dergisi'nin ardından seçtiği suskunluğu yayınladığı kitaplarla bozan Nuri Pakdil, 'Otel Gören Defterler' dizisinin 6. kitabını çıkardı. 'Yazmak Bir Mucize' adlı kitapta Pakdil, duruşunu sürdürüyor.

  • DENİZ SILA
    Bilindiği gibi masallar, olağanüstülükler içeren edebi türlerin başında gelir. Masaldaki olağanüstü motiflerden biri de masal kahramanının haramilerin hazinelerini açmasıdır. Anahtar işlevi gören söz de "Açıl susam açıl" sözüdür. Kapı açılır ve altınlara mücevherlere sahip olunur. Bu olayla, zenginliğin sadece maddiyatta olduğu düşüncesinin çocukların zihinlerinde nasıl bir olumsuz etki bırakacağını nedense hiç düşünmeyiz. Oysa, "açıl susam açıl" sözü kitap için söylenmiş olsaydı asıl zenginliğin bilgi olduğunu kavratmış olurduk kuşaklara. Bunlar, Nuri Pakdil'in "Otel Gören Defterler 6 / Yazmak Bir Mucize" adlı kitabını okurken akla geliveren düşünceler. Nuri Pakdil'in tüm kitapları "açıl susam açıl" diyebileceğimiz türden birer hazine.

    Bilinç aktaran bir hazine

    Genelde bütün kitaplar bilgi dolu hazineler olduğu halde, Nuri Pakdil'in kitapları bilginin ötesinde, aynı zamanda bilinç hazineleridir de. Onun kitapları, bilgi aktarmaktan çok bilinç aktarır. Bilinç açıcıdır, bilinç törpüleyicidir. "Şimdi de: Bilinci, irâdeyi, vicdanı, sorumluluk duygusunu temellendiren, bunları birbiriyle ilişkilendiren, birbiriyle eklemleyen ve sizin politik duruşunuzu hemen hemen remzlendiren, simgeleyen; gerçeklikle perçinleyen, örtüştüren iki Asal Bağış, iki Asal Lütuf: Kudüs ve İstanbul. Ortadoğu da zaten bunun için bize aittir." Bu cümlelerdeki tarih bilgisi az çok kültür kırıntısına sahip herkesin bilebileceği bilgidir. Oysa bu bilginin bilinç düzeyinde algılanması ancak Nuri Pakdil'in metinlerinde gerçekleşir.

    Muhalif bir duruş olarak sorgular

    Okuru hazır şartlanmışlıktan kurtarmak için şunu belirtmekte yarar var: "Otel Gören Defterler" Nuri Pakdil'in salt "otel" serüvenini anlattığı kitaplar değil. O, hangi mekanda olursa olsun, hangi mekanı kullanırsa kullansın, zihinsel üretimi, bilinçsel duruşu, mekan ve zaman ötesi bir evrenselliğe odaklıdır.

    Elbette mekana ve zamana ilişkin gözlemleri, algıları, duyguları, düşleri, yazıya omurga kazandıran, onu yaşamla örtüştüren enstanteneler olarak yazıda yer alır; ama orada durmaz. Bir hesaplaşma olarak, muhalif bir duruş olarak sorgular, sorgulatır ve okuru da bu sorgunun içinde yer almaya zorlar: "Ya, Beyefendi; duyabiliyor musunuz uğultuyu? İniltileri? Ağıtları? Bedduaları? Hıçkırıkları? Ya, Beyefendi; her harf "SORUNUN, SORGUNUN" soruluşunda ve yazılışında yer almak için çırpınıp duruyor, kalem tutan ele yalvarıp yakarıyor. Ya, Beyefendi; Devrim dili öğrenilmesi -hele de duraksamasız, aksansız konuşulabilmesi- en güç bir lisandır."

    Sağaltıcı bir okuldu

    1960'lı yıllardan günümüze uzanan bir 'çıkartma' niteliği taşıyan, sağaltıcı bir okul hükmündeki Edebiyat Dergisi'nin karakteri, düşüncelerinden diline, biçiminden en küçük ayrıntılarına, korunmaya çalışılan hassasiyetlerden ilkelerine, ayaklarını bastığı yerellikten evrensel sanat, edebiyat, düşünce ve siyasete bakışına dek Nuri Pakdil'in karakteri birebir örtüşür. Nuri Pakdil, "Yazmak Bir Mucize" adlı kitabında, kalem kalesi Edebiyat Dergisi'ne ilişkin şu vurguları yapar:

    "Erkek dergi > Edebiyat"

    "Edebiyat'ın yerinin camlı kapısının önünde, organları alınıp bir omurga gibi duran şu bomboş, ıpıssız, ruhsuz mekâna bakarken onurla yinelemekten de, doğrusu kendimi alakoyamıyorum: Riya, bu kapıdan içeriye asla girmedim. Riya, yazarlığımızın beslendiği bir kaynak asla olmadı. Elimizden geldiği kadar içimiz ayrı, dışımız ayrı değildi. İnandıklarımızı yazıyorduk. Yazdıklarımıza inanıyorduk. Hepimiz her şeyimizle ortaya konulan her ürünümüzle özdeşleşiyorduk, açık açık dobra dobraydık.

    Kuşkusuz, karşıydı Edebiyat Dergisi.

    Hiçbirşeyleştirilmişliğin İdeolojik Kahrını, her sayının her sayfasına eriyik taş gibi akıtan.

    Bir ân bile uzaklaşmadan estetikten.
    Büyülü, sınırsız incelikli özverililik.
    Birbirimize gerçekten saygılıydık.
    Sabır ile umut tek kelimeymişçesine okunurdu: sessiz.
    Doğrusu gözüpekdik: Erkek dergi -> Edebiyat.

    Vicdanı hep önde tutarak, önde görerek, "Kaya"yı dâima onu öne alıp öyle çalışılırdı.

    Her şey eksilebilirdi insanda; ama, vicdan, asla! Bütün karanlıklarda ışığımızda, jeneratörümüzdü: "Hak-Alınteri-Emek"

    Bunlar kitabın içeriğine ilişkin birkaç ipucudur. Kitabı okuduğunuzda sizi yüreğinizden sarsacak pekçok şeyle karşılaşacağınızı belirtmekle yetinelim.
    Bilgi için tel: 0 312 384 31 19

  •  
    Karadeniz tekrar dalgalanıyor
    Kazım Koyuncu'nun vefatı nedeniyle ertelenen konser 21 Ağustos'ta Harbiye'de yapılacak.
    Türk-Ermeni dostluğu için şarkılar söylenecek
    Feriköy Ermeni Okulu'ndan Yetişenler Derneği 3 Ekim öncesi dostluk konseri verecek
    PAM'da bu yıl tema: Çocuk ve Çevre
    Erciyes'te festival başlıyor
    Erciyes Üniversitesi Tiyatro Kulübü ve AB Gençlik Programları Genel Koordinatörlüğü'nce düzenlenen Uluslararası Tiyatro Festivali bugün başlıyor. AB Gençlik Projesi kapsamında, Gençlik Programları Koordinatörlüğü'nün işbirliğiyle 16-19 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilecek festivalle, farklı kültürlere mensup gençlerin sanatsal paylaşımlarına katkıda bulunmak hedefleniyor. Tiyatro sanatının ışığında kültürlerin kaynaştırılması, farklı kültürlerden gençlerin ortak amaç doğrultusunda yeni işbirliği ve ortaklıklar geliştirmelerinin amaçlandığı festivale, Türkiye, Romanya, Malta ve Polonya'dan tiyatro topluluklarının katılıyor. Türkiye'nin bugün Büyükşehir Belediye Tiyatrosu'nda sahneye çıkacağı etkinlikte, Romanya ekibi 17 Ağustos Çarşamba günü, Polonya ekibi 18 Ağustos Perşembe günü, Malta ekibi ise 19 Ağustos Cuma günü Kültür Merkezi Tiyatro Salonu'nda oyunlarını sergileyecek.
    Üç aylar ve iki albüm
    Mehmet Seyidoğlu 'Sana Sığınırım' adlı ilk albümünü Beyhan Müzik etiketiyle sevenlerine ulaştırdı. Aranjörlüğünü Yunus Peker, yönetmenliğini Yücel Peker'in yaptığı albümde Eyüp Uzun sözleri, Harun Beyaz'ın besteleri bulunuyor. Albümde sekiz parça bulunuyor. İsmail Beyhan ise iki yıllık yoğun stüdyo çalışmalarının ardından 'Nasihat'ı çıkardı. Beyhan'ın yedinci albümünün yönetmenliğini Ayhan Özel, aranjörlüğünü de Şenol Güney üstleniyor. Ramazan Toprak, Nuran Ayaz ve Osman Köseoğlu'nun sözlerinin, Yusuf Can'ın bestelerinin yer aldığı albüm, üç ayların manevi ikliminde solumak isteyenler için dokuz parça barındırıyor.
    Bilgi için tel: 0 212 534 16 30
    16 Ağustos 2005
    Salı
     
    Künye
    Temsilcilikler
    Abone Formu
    Mesaj Formu
    Online İlan

    ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
    Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
    Bilişim
    | Dizi | Çocuk

    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
    © ALL RIGHTS RESERVED