AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R

Vatan kurtaran aslan

Garip bir alışkanlığımız var. Galiba bir iki yüzyıldır sürüyor. O da şu: Sıkıntıya düştük mü, işler arapsaçına döndü mü, bir kurtarıcı ararız. Bundan doğal ne olabilir demeyin. Hani ne söylemişti Namık Kemal: "Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini/Yok mudur kurtaracak bahtı kara mâderini".

Böyle kahramanlar elbette vardır ve zamanı geldiğinde zuhur ederler.

Benim garip bulduğum bu "kurtarıcı" zatları epeyce bir zamandan beri hep "dışardan" bekliyor oluşumuzdur.

En yakın ve tipik örnekler Atilla Karaosmanoğlu ile Kemal Derviş'tir.

Biraz abarttık, futbolu devlet işleri ile fazla karıştırdık ama benzerlik kaçınılmaz. İkisinde de bir "kurtarıcı" bekleniyor. Futbolda bu bazen hoca, bazen bir eski şöhret, bazen yönetimin başı falan oluyor. Bu memlekette "Kurtar bizi baba" sözü boşuna söylenmedi. Kurtarıcı olarak gelenler de tedirgindir. Fazlaca risk aldıklarını bilirler, bu sebeple gözlerinden biri sürekli dışarı bakar. Sanki doğuya tayini çıkmış bir memurdur ve bir an önce geri dönmeyi planlar. Artık sağlık nedenleri mi, olur; eş durumundan mı olur bir şeyler uydurup kaçabilmelidir. Benim dileğim transferin yıldızlarının bu topraklardan çıkmasıdır. Ve yabancı hayranlığı ifrata gitmemelidir. Dünya kadar para döküp, elli kere gidip-gelip, zar-zor bir adam getiriyorsunuz; üç gün sonra:

- Ne var bunda kardeşim. Bunun gibi topçu bizde çok, denmeye başlanıyor.

Haksız da değiller hani.

Çünkü adama çok farklı davranılıyor. O da mübarek, bulunmaz Bursa kumaşı gibi ev beğenmez, köpeklerini gezdirecek yer bulamaz, oynadığı mevkiye uyum sağlayamaz, biraz sonra sızlanmaya başlar. Anlarsınız ki gözü dışarda.

Taraftar "yıldız futbolcu istiyor".

Tamam, bunu anladık ama yıldızların çoğu miadı dolduktan, sağı-solu kırpıldıktan sonra bize geliyor. Bizim takımlar âdeta bir yıldız mezarlığına dönüyor.

Şöyle bir düşünün: Bu yıldızlar mı çok faydalı oldu, yoksa ismi-cismi bilinmeyen, ama Türkiye'ye geldikten sonra parlayanlar mı? Aklıma Şota ile Geremi geliyor hemen. Ardından Ribery. Bu kabil adamlar hem ucuza geliyor, hem faydalı oluyor, hem uzun süre oynuyor, hem de dışarı satıldığında kulübe para kazandırıyor.

Şimdi bir şu neredeyse gözden çıkarılan Ahmet Hassan'a bakın, birde Ailton'a. Ve bunları takip edelim, bakalım kim elenecek, kim kalacak?

Evet Anelka iyi futbolcu. Ama verimsiz. Kendi mi böyle, yani açıkcası gönülsüz mü; yoksa Bay Daum onu motive edemiyor, ondan verim alamıyor mu?

Lig tatsız başladı.

Zar zor alınan galibiyetler, berabere biten maçlar. Ha bire kaçan goller. Hangi ligde bu kadar gol kaçırılıyor acaba? Birkaç yıldır zaten seyirciyi tatmin eden bir futbol kalitesi göremiyoruz.

Benim umudum (aynı zamanda düş kırıklığım) Avrupa maçlarında. Ancak onlar bu çilekeş taraftarı ayağa kaldırabilir. Ama gelin görün ki, ne Beşiktaş, ne Trabzon bunu gerçekleştiremedi. Fenerbahçe ise Diyarbakır ile başedemiyor, dışarıda ne yapar dersiniz?

Kimileri yabancı futbolcu sayısının artırılmasını hâlâ savunuyor. Ne iş yani anlamak mümkün değil. O zaman bırakalım adını yenileyen Süper Ligi yabancı ligleri takip edelim daha iyi.

Bu ülkenin çocukları ne zaman bir numara olacak, nasıl olacak bu?

Kulübede oturup derdine yanarak mı?


16 Ağustos 2005
Salı
 
MUSTAFA KUTLU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği
Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED