AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Sosyal güvenlik sistemimiz neden çöküyor?

Avrupa'da nüfus giderek yaşlanıyor. Nüfus yaşlandıkça da emeklilerin, yani zamanında katma değer sağlamış, ancak şimdilerde artık net tüketici olan ve sağlık harcamaları ortalama bireylerin üzerinde olanların çalışan nüfusa nispetle oranı artıyor. Bir de bunun üzerine Avrupa'nın kronik işsizlik meselesini eklerseniz, bu bölgedeki sosyal güvenlik sisteminin giderek ciddi bir açmaza girmeye başlaması gerektiği sonucuna varırsınız.

Durum gerçekten de öyle. Bugün başta Almanya olmak üzere Avrupa'da sosyal güvenlik açıkları alarm zilleri çalıyor. Tabii olarak bu da, sıkı mali disiplin bekleyen AB ekonomik sisteminde pek de hoş karşılanmayan bir sonuca, yani bütçe açıklarının artmasına sebep oluyor. Yavaş büyüme de bunun üzerine tuz biber ekiyor; zira bu yüzden bir taraftan işsizlik azaltılamıyor, bir taraftan da vergi gelirleri istenen ölçülerde yükselmiyor.

Öte yandan Türkiye'ye baktığımızda, burada toplam nüfus içinde genç nüfusun ciddi bir paya sahip olduğunu görüyoruz. Yani Avrupa'nın yaşadığı bu problemleri bizim yaşamıyor olmamız gerek. Hatta muhtemelen sosyal güvenlik sistemi bir fazla bile temin ediyor olması lazım.

Ama durum maalesef böyle değil. Bugün sosyal güvenlik açıkları ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Sözgelimi, 1999 yılında bütçeden sosyal güvenlik sistemine (primler hariç) ortalama dolar kuru üzerinden 7 milyar dolar aktarılmış iken, geçtiğimiz yıl yapılan cari transferin tutarı 14,5 milyar dolardı. Bunun % 30'u SSK'nın, % 28'i Bağkur'un, kalan % 41 de Emekli Sandığı'nın açıklarını kapatmaya gitti. Bu transfer, bütçe giderlerinin neredeyse % 14'üne tekabül ediyor. GSMH'nın da yaklaşık % 4,5'ine. Bu meblağ aynı zamanda kamunun aynı yıl yaptığı dış borç faiz ödemelerimizin de hemen hemen 3 katı büyüklükte.

Vahametin boyutları anlaşılsın diye ortaya koyduğumuz bu durum, Türkiye'nin sahip olduğu genç çalışan nüfus ile bağdaştırılamayacak bir ayıba işaret ediyor.

Sosyal güvenlik sisteminin temel fon girdisi, çalışan nüfus üzerinden temin edilen primlerdir. Bu primlerin bir kısmı bizzat çalışan tarafından ödenirken, kalanlar da ya işveren ya da teşvikli bölgelerde devlet tarafından ödenir. Sosyal güvenlik sisteminin harcama kanadında, kendi iç işletim masrafları, personel ödemeleri, sağlık sistemi yatırımları ve benzeri dışında, çalışanların, emeklilerin ve bunların geçindirmekle yükümlü birinci dereceden akrabalarının sağlık giderleri, emeklilerin aylıkları ve harp malulleri, işsizler gibi kimi kesimlere yapılan transferler yer alır. Bilindiği gibi, devletler sosyal güvenlik sistemlerinin sağlık giderlerini asgariye indirmek ve sisteme uygun bir yaygın sağlık imkânı tesis etmek amacıyla genellikle sağlık ocakları ve hastaneler gibi kendi sağlık sistemlerine sahiptir.

Bir ülkede sosyal güvenlik sistemi açık veriyorsa bu ya çalışan nüfusun çalışmayan nüfusu destekleyememesinden ya da sistemin işleyişindeki bozukluktan kaynaklanıyordur. Avrupa'daki gibi yaşlanan bir nüfusumuz olmadığına göre çalışmayan nüfusun çalışanlar tarafından desteklenmesi çok zor olmasa gerek. Tabii ki kayıtdışı istihdam ve primlerin genelde asgari ücret üzerinden değerlendirilmesinin, sistemin gelirleri üzerine menfi bir etkisi olsa da, bu durum yeni olmadığı için sonuçta çalışmayan kesimlere aktarılan transferler de daha düşük olduğu için bu mesele sistem açısından ikinci planda kalıyor. Hayatı boyunca kayıtdışı kalan biri tabii olarak çalışamaz hale gelince de kayıtdışı kalıyor. Asgari ücret üzerinden prim veren de buna göre emekli aylığı alıyor. Bununla birlikte, kayıtdışının azalması, sistemin sağlığını kısa vadede muazzam arttıracaktır.

Öyleyse Türkiye'de sistemin işleyişindeki bozukluğun başlıca sebebi harcamalar kanadında. Harcamaların yüksekliği de iki sebepten kaynaklanabilir. Bunlardan ilki, primlere nispetle sağlık giderlerinin ve emekli aylıklarının yüksek kalmasıdır. Türkiye'de sağlık hizmetlerinin kalitesi ortada. Emekli aylıkları ise hayatı asgari bir standartta idame ettirecek kadar ancak. Bu durumda bu ilk gerekçe de muhal.

Demek ki, sistemin işleyişi verimsiz. Hizmete yansımayan harcamalar söz konusu. İlk bakışta aşırı personel ve kötü yönetim verimsizlik kaynağı gibi gözükse de, açıkların muazzamlığı, sistemde çok daha tehlikeli kara deliklerin varlığına işaret ediyor.

Bu kara deliklerin ne olduğunu Türk halkı çok iyi biliyor. Bugün Türkiye'nin sosyal güvenlik sisteminin içinde bulunduğu acıklı durumun başlıca suçlusu, sistem içi yaygın hale gelmiş olan yolsuzluktur.

Bu ülkenin sosyal güvenlik sistemini ihya ve reformun yolu yolsuzluklarla mücadeleden geçiyor. Burada hükümet demir yumruğunu gösteremez ise, bu konuda atılacak her adım akim kalacaktır.


16 Ağustos 2005
Salı
 
MELİKŞAH UTKU


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Sağlık | Arşiv
Bilişim
| Dizi | Çocuk
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED