T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 6 ARALIK 2005 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

Kürtler'in petrol sürprizi, Norveç ve CIA işkencesi

CIA uçakları, işkence merkezleri ve gizli cezaevleri ile ilgili tartışmalar genişledikçe şok edici gerçekler, "insan ticareti"nin arkasındaki kirli pazarlıklar, gizli anlaşmalar da ortaya çıkıyor. ABD'nin terörle mücadele adı altında İslamcı örgütlere mensup kişileri tasfiye ettiği, bunu yaparken insanlık suçu içeren sert yöntemler kullandığı, bu süreçte bir çok ülkeyle işbirliği yaptığı ortada. İngiltere ve İsrail'le birlikte yürüttüğü küresel işkence operasyonunda Avrupa ülkelerinin hava sahasını ve havaalanlarını yüzlerce kez kullandığı, Avrupa kıtasında bir çok ülkede gizli sorgu merkezleri ve cezaevleri kurduğu da biliniyor.

Afganistan ve Irak'tan götürülen insanların Almanya ve İngiltere hava sahasını yüzlerce kez kullanırken Türkiye'ye sadece iki kez indiğine inanmak mümkün değil. Türkiye'nin hem ana geçiş koridorunda olması, hem de ABD ve İsrail için 11 Eylül'den önce başlayan operasyonlarda Ürdün'le birlikte yer alması, işkence merkezleri konusunda en ürkütücü yerin Ürdün olması, Türkiye'nin masumiyetine gölge düşürüyor. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Avrupa ziyaretinin ana gündemi olan işkence uçuşları ve gizli cezaevleri konusunun ayrıntıları ortaya çıktıkça Türkiye'nin de başını ağrıtacak bilgiler ortada dolaşmaya başlayacak.

Hepsi bu mu? Hayır!

Devlet eliyle insan ticareti ve işkence bir sektör. Tahmin edilenden daha derin ve yaygın. Uluslararası pazarlıklarda diplomasinin yerine geçmiş durumda. Bakmayın demokrasi ve özgürlük nutuklarına, ilişkiler güvenlik, terör, pastadan pay alma üzerine kurulmuş ve öyle yürüyor. Terör üzerinden hesaplaşma, terör üzerinden koalisyon, terör üzerinden paylaşım… Dünya düzeni böyle şekilleniyor. 21. yüzyılın en büyük yalanı bu.

Geçen hafta Mossad'ın Kerkük-Yumurtalık boru hattını neden bombaladığını yazmıştım. ABD'nin Suriye sınırındaki operasyonları, Felluce ve Tel Afer katliamları ile Türkiye'ye gelen boru hattının bombalanmasının, Kuzey Irak'tan İsrail'e uzanacak boru hattıyla ne ilgisi olduğunu sorguladım.

Suriye-Irak sınırındaki provokasyonların, bölgede kurulan 3 Amerikan üssünün amacının, İsrail'i Doğu Akdeniz'deki en güçlü petrol pazarlayıcısı yapmak olduğuna dikkat çektim.

Ürdün'deki otel saldırılarını, İskenderun ve Mersin limanlarına ilginin sebebini, Felluce'de kitle imha silahları kullanılmasının hikmetini, Kuzey Irak-Mersin hattında dönen dolapları bir kez daha bu bakışla inceleyelim.

Küresel işkence ağının içinde yer alan bazı ülkelerin sicili zaten berbat. Ancak insan hakları alanında kimseye söz bırakmayan Finlandiya, İsveç ve Norveç gibi ülkelerin de CIA operasyonlarında yer alması, sorgulamalara katılması, terörle mücadele adı altında insanlık suçlarına ortak olmasını nasıl açıklayacağız? Nobel Barış Ödülü mirasçılarını nereye koyacağız?

Mesela, Norveç neden bu insanlık suçunun içinde?

Geçen hafta (1 Aralık) Kuzey Irak yönetimi, Zaho'da petrol sondajlarına başladı. Törene Neçirvan Barzani de katıldı. Bağdat yönetimi şoke oldu. Irak Anayasası'nda bölge petrollerinin kaderinin Bağdat'ta birlikte belirleneceği belirtilirken Kürt yönetimi Bağdat'a danışmadı bile. Bir süre sonra Kerkük ve Hanekin bölgesini de Bağdat'tan bağımsız işletmeye başlayacaklar. 15 Aralık seçimlerinden hemen önce Kürtler Bağdat yönetimine tanımadıklarını ortaya koymuş oldular. Ciddi bir gerilim başladı. Ancak işin dikkat çekici tarafı, petrolü Norveçliler'in çıkarması. Norveç, Oslo merkezli DNO şirketinin petrol araması karşılığında işkenceye ev sahipliği yapıyor. ABD ile işkence ortaklığına giren her ülkenin benzer anlaşmaları var.

CIA uçakları ve işkence konusunda veryansın eden ülkeler, Rice'ın ziyaretinde olayı nasıl örtbas edeceklerini tartışacaklar. Hiç biri masum değil çünkü. İnsan, hak, adalet, özgürlük, onur böyle paraya tahvil ediliyor işte!

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi