T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 6 ARALIK 2005 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mustafa KUTLU

Trabzon’u bırak, PSV’ye bak

“Kişi kendin bilmek gibi irfan olmaz” sözü; derin-hikmetli bir sözdür. Bu sözün binde birine uysak bir ölçü kazanırız. Oysa millet olarak son yıllarda “ölçülü olmak” meselesini bir yana bıraktık. Bunda baş sorumlulardan biri de “medya”dır.

Beşinci basamakta bulunması gereken bir kişiyi, olayı yüz beşinci başamağa taşımakta beis görmüyor; üç gün sonra aynı kişi veya olayı nisyana terkediyoruz.

İkinci özelliğimiz kolayca kazanma ihtirasıdır. Hemen arkaya dolanıp iki puanı kapmaya çalışıyoruz. Yahu bi dur. Az sabret. Çalış ve sonra hakkını ara. Hayır hedefe hemen varmak arzusundayız.

Yılların ihmali ile kötü giden bir takımın başına bir hoca getiriyor veya dikkat çeken bir transfer yapıyor, sonra hocadan veya yeni gelen elemandan takımı kurtarmasını bekliyoruz.

Hasılı bir iniyor, bir çıkıyor; ifrat ile tefrit arasında bocalayıp duruyoruz. Fenerbahçe deplasmanda Milan’a karşı çok iyi oynadı. Az daha dirense puanı kapacaktı. Bu oyuna bakarak bu takımın Avrupa’da başarılı olacağını söyleyebilirsiniz.

Lakin gelip görün ki, aynı Fenerbahçe kendi sahasında aynı Milan’dan dört gol yiyor; süper ligdeki maçlarını genellikle 85. dakikadan sonra şans veya kişisel beceriler ile attığı goller sonucu zar-zor kazanabiliyor.

İki yıl üst üste şampiyon olan ve Avrupa’da iddialı olmak isteyen bir takımın yedek kulübesine bakıyorsunuz, umudunuz kırılıyor.

Fenerbahçe’de ve Milli Takımımızda hâlâ sol bek olarak sol ayağı olmayan Ümit Özat oynuyor. Bunca zamandır sol kanada Ümit’in alternatifi olacak bir adam bulamamışız.

Fener’e acil şifa PSV maçını kazanmak olacaktır. Bu başarının yanında Trabzon’a puan vermiş olmak hiç kalır.

Fenerbahçe’nin Avrupa’da yoluna devam etmesi demek, bu takımın performansını (mümkünse kadrosunu) ikiye katlaması demektir.

Aksi olursa takım “köyüne” dönecek ve yine “yürüye yürüye” şampiyon olmak için ayak sürüyecektir.

Belki bu sebepten dolayı (yani hedefi kaybettiği için) lig şampiyonluğunu da elden kaçıracaktır.

Kendi çapını bilmek, bir istikrar kazanmak, ölçülü olmak; fertler, takım ve yönetim için olduğu kadar hepimize gereklidir.

Ölçüyü kaybeden, kendini kaybeder.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi