T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 ARALIK 2005 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ali BAYRAMOĞLU

Hasan Cemal...

Gazeteciliğim Hasan Cemal'in "Cumhuriyet'i Çok Sevmiştim" kitabında anlattıklarını yakından ve içeriden bilecek kadar eski değil.

Ama Cumhuriyet savaşlarının yaşandığı dönemde, üniversitedeki kürsü arkadaşım asistan Ayhan Aktar'la birlikte Cumhuriyet Gazetesi'ne, Hasan Cemal ve Okay Gönensin ekibine gönüllü destek verme hayalleri kuracak kadar olup bitenle yakından ilgiliydim.

Solcu olmak ya da olmamak ikinci planda kalıyordu.

Hasan Cemal'in gazetesi anti-militaristti, kaliteliydi, bir okul gibiydi, muhafazakâr kesimin edebiyat çevreleri bile kültür-sanat sayfasını takip etmeden yapamazlardı.

O zamanki sezgilerimi, bugünün Türkiye'si doğruluyor.

Cumhuriyet Gazetesi gibi ağır bir kurumda, bir "Bizans merkezi"nde, "devletçilik-kemalizm ve sol" üçlüsünden garip bir terkibin üretildiği bir yerde, birileri değişim kavgası veriyordu. Hem gazetecilik faaliyeti hem demokrasi fikri açısından "çağın ruhu"nu yakalamaya çalıyordu.

Bu kavga sadece bu gazete için değil, Türk solu, Türk demokrasisi, Türk siyasi hayatı açısından önemliydi, bir kırılma noktasıydı.

Nitekim öyle oldu, kırılma yaşandı...

Belki Hasan Cemal ve Okay Gönensin sonunda gemiyi terk etmek zorunda kaldılar, ama kaybederken kazandılar ve kazandırdılar. Arkalarında önemli bir gazetecilik geleneği, bir yol haritası bıraktılar...

Geride kalanlar, Cumhuriyet Gazetesi'ni bugünlere getiren, kızıl elmacılığa, darbeciliğe ulaştıran dar ufuklu zihniyet ise açığa düştü.

Hasan Cemal'i, Okay Gönensin'le birlikte Yeni Yüzyıl Gazetesi'nde yazmaya başladığımda tanıdım.

28 Şubat günleriydi...

28 Şubat belki de Hasan Cemal'in gazetecilik hayatında ve siyasi tavırlarındaki tek sıkıntılı parantezdir... Onu pek çok kez, üstelik sert yazılarla eleştirdiğimi hatırlarım...

Bununla birlikte o günlerde en çok tartıştığım, tartışabildiğim, dil ve ahlak olarak dalga hattımın tuttuğu gazetecilerden birisiydi Hasan Cemal. Ciddiyeti, soruları, bilgiye saygısı, titizliği, siyasi tavırlarında kaybetmemeye çalıştığı etik sınırlarıyla diğerlerinden farklıydı.

O aslında bir gazeteci ve öz olarak demokrattı... Türk basını ve Türk solu bir askeri darbeye ilk defa onun yayın yönetmenliği döneminde kafa tuttu... İlk defa Kürt sorununun farklı yönleri, dışkı yedirme haberiyle onun kaleminden kamuoyuna mal oldu...

28 Şubat'ı bir kenara itecek olursanız, AB sürecinde asker-sivil ilişkilerine yönelik en etkili, ahlaklı ve ilkeli yazıları o yazdı.

Onun "Cumhuriyet okulu"ndan mezun olan yüzlerce gazeteci bugün basındaki etik erozyona set çekmeye çalışan yegane gruptur.

Bir okuru olarak şunu da teslim etmem gerekir: Hasan Cemal tüm bunlar dışında çok önemli bir haslette sahiptir bence, tüm dengeli görünümüne rağmen risk almayı bilir ve cesurdur. Son kitabı bunun açık bir örneğidir.

Hasan Cemal sadece İlhan Selçuk ve ekibiyle tarihi ve siyasi bir hesaplaşma yapmakla kalmıyor. Tek başına solda bir kesimin içine düştüğü pislik çukuruna işaret ediyor, kızıl elmacılığı cepheden karşılıyor ve açığa düşürüyor. En önemlisi Türk düşünce ve siyasi hayatında en eksik olan yere dolgu malzemesi atması, düşünsel bir siyasi hesaplaşmayı başlatmasıdır.

Emekliliği ve huzuru tercih etmiyor Hasan Cemal, gazeteci olmayı sürdürüyor ve yıpratıcı bir dalaşın içine atlıyor...

Bu kitap ve ardından gelen tartışmalar İlhan Selçuk ve tayfasının ipliğini iyice pazara çıkarmıştır. Bu tayfanın Hasan Cemal'i patronu Aydın Doğan'a şikayet etmeye kalkmaları bile tek başına siyasi karakterlerini göstermiştir.

Hasan Cemal noktayı koydu...

Fikirlerine katılın ya da katılmayın, ama hakkını teslim edin...

Türkiye onun gibi gazeteciye sahip olduğu için iftihar etmelidir ve edecektir...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi