T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 11 ARALIK 2005 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  Hayat
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Dücane CÜNDİOĞLU

Dünya denilen düşün yorumu

"Düşün nadir olanı, düşte düşün yorumunu da görmektir; metne metnin yorumuyla birlikte muhatab olmaktır" demiştik. Bu nedenle düşte görülenin önemsiz olduğunu söyleyemem; lâkin görülen, gösterilmek istenenin sadece libasıdır. Asıl o libasın içinde kalana bakmalı, görülebilirse, sadece suret değil, suretteki mânâ da görülmeli.

Sevgili, hâlimize acır da mânâyı görmemize de izin verirse, o zaman bizler seyr etmekle kalmayıp hayret de ederiz.

İlim-irfan geleneğimizde her düşün aktarılması doğru görülmez. Düşü hatırlamamak bazen nimettir; unutmak ise büyük bir lütuf... Yazgınızı değiştirmek mi istiyorsunuz, kötü düşlerinizi unutmaya çalışın; yapamıyorsanız başkalarına aktarmayın; aktarmamayı beceremiyorsanız; bari ehline aktarmak hususunda titizlik gösterin. Düşlerinizin bazıları size, sizin için düşmemiş olabilir; susun da yazgı mekanizmasını tetiklemeyin o halde!

Düş tabir edilmek içindir; ehline açık olan düş, çokluk halka mânâsız suretlerden ibaretmiş gibi gelir. Oysa mânâsız suret olmaz. Her suretin bir mânâsı vardır. Bilen bilir, mânâsı sanılandan daha derinlerde olan suretler vardır.

Mânâyı hâlde ve geçmişte arayanların aradığı, sadece birtakım bedenî ve nefsî marazlarla sınırlı. Modern bilginlerin gözleri çocukluktan ötesini göremediği gibi, geleceğe de uzanamıyor. Çaresizler. Oysa görülen suretin mânâsı sadece hâle ve geçmişe değil, geleceğe de delâlet eder. Geleceği görmekse, bütünü görenlerin (âriflerin, arrafların) şânındandır.

Modern bilimadamı, dışdünyada görüleni bilir; o duyuların adamıdır; taşrayı görür sadece. Duyuları tarafından kısıtlanmıştır. Hayal duyuların konusu değildir; muhayyile ise bilimadamının bilme aracı... Düş görmeyenin görenin hâlini anlaması nasıl mümkün olabilirki? Olamaz!

Tabir etmek, bir kıyıdan öbür kıyıya geçmek demektir; suretten mânâya, eşkalden hakikate geçmek... Binaenaleyh tabir etmek, mânâyı ibareye kavuşturmak, görüntüyü söze dönüştürmektir. Evet, tabir etmek, hayalin hakkını vermektir. O halde hayallerinizin hakkını verin; düşlerinizi yorumlamakta acele etmeyip bizatihi yorum için de yorulmayı göze alın!

Kur'an düşler sözkonusu oldukda, te'vil sözcüğünü kullanır. Düş yorumunun pîri, Efendimiz Yusuf aleyhisselamdır; ona verilen ilim ise, te'vil'ul-ehadis'tir; yani düşte olup bitenlere meâl vermenin (anlamlandırmanın) bilgisi.

Suretlerin mânâ ve meâlleri 'zâten' vardır. Birincisi suretlerin kendi mânâları; yani o suretlerle söylenen mânâ; ikincisi ise o suretlerle söylenmek istenen mânâ. Görülen ve gösterilenle yetinilmemeli, asıl görünemeyeni, gösterilemeyeni görmeli. Tabir etmek, bu yüzden zahirden (görünenden) bâtına (görünmeyene) geçmek demektir. Hayal, köprünün ta kendisidir.

Düşte suret âlem-i cismanîden, mânâ ise âlem-i ruhanîden gelir. Geçmiş ve hâl surette, gelecek ise mânâda saklanır. İstikbale yürümenin tek aracıdır hayal! İşbu hayalin gerçeğe dönüşmesi için tabir ve te'vil edilmesi de gerekir.

Düşte düşün tabir ve te'vili de görünür bazen. Suret mânâsıyla birlikte arz-ı endam eder. Öyle ki bazen te'vil ehli düşü düşte te'vil eder, işi yarına bırakmaz. Metin, muhatabına, yorumuyla birlikte verilir. Her zaman güvenmemeli, kimin te'vil ettiğine bakmalı. İnsan uyanıkken değil, uykudayken de aldatılabilir. Her yolun o yola uygun bir yol kesicisi vardır. Ayık olmalı.

Aynı düş, farklı kişilere düşebilir. Suretlerin aynı olması, mânâlarının da aynı olması demek değildir. Sözgelimi, düşte nehir görmek her zaman firaka delâlet etmez; visale de delâlet eder. Hep düşe bakmamalı, düşün kime düştüğüne de bakmalı. Görülen kadar, gören de önemlidir.

Kadınlar erkeklerden, yaşlılar gençlerden daha çok düş görürler. Kalp saflaştıkça, hesap-kitap bir kenara bırakıldıkça, hayal yetisi terbiye edildikçe, düşlerdeki karmaşa azalır; hakikate mutabakat artar. Unutulmamalı ki karışık düş (adğas'ul-ahlam) yoktur; karışık görünen düş vardır.

Düş görmek için, düş görmeyi istemeli; görürsünüz. Görüyor ama hatırlamıyorsanız, hatırlamayı isteyin; hatırlarsınız. İstemediğiniz size verilmez; verilen, siz istediğiniz için size verilir. Düşe liyakat kesbetmek, düş görmeyi istemek demektir.

Bu dünya da bir düş! Dünyadayken dünyayı yorumlamak, düşteyken düşü yorumlamak demektir. Bir düşünün bakalım, size, dünya denilen bu düşün yorumu da verilmiş mi?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi