T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 31 ARALIK 2005 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Fehmi KORU

Yeniden nurlu ufuklara...

Yeni yıla girerken patlayan son bomba müthiş: Söylentiler doğruymuş, Süleyman Demirel politikaya geri dönüyormuş... Çıktığı bir televizyon programında politikaya dönme niyetini iyice açık etmiş... Eski başbakan ve cumhurbaşkanının, mevcut partilerden umudunu kesmiş başka politikacılarla birlikte, 'sağı birleştirme' misyonuna sahip çıkacak bir hareketin başını çekeceği anlaşılıyor.

İşte bu haber kutlanır.

Süleyman Demirel eşi-menendi kolay bulunmayacak bir 'politikacı' örneğidir. Bürokrat iken de politikaya meraklı olduğu anlaşılıyor, ama 1960 sonrası siyasî hayatımızın hemen her karesinde var. Başından iki askerî darbe (1971, 1980) geçti, yedi kez başbakanlık koltuğuna oturdu, yedi yıl cumhurbaşkanlığı yaptı. 1 Kasım 2005 günü 81. yaşgününü kutlayan Süleyman Demirel, uzun hayatının 45 yılını dolu dolu politikanın içerisinde geçirmiş biri.

İlkokulda onun adını işitmiş olanların çoğu bugün çekildikleri köşelerde emekliliğin keyfini çıkartıyor; işte görüyoruz, Demirel, 81 yaşında, aslanlar gibi, yeniden politikaya dönme hazırlığında... Kendisini Elbe adasından dönen Napoleon, ileri yaşlarında ülkelerinin yönetimine yeniden tâlip olmuş Winston Churchill ve Charles de Gaulle gibi gördüğüne hiç kuşku yok... Eski cumhurbaşkanı İsmet İnönü de, 80'li yaşlarında, yeniden başbakan olmamış mıydı?

Dönme niyeti özellikle gençleri herhalde hayli heyecanlandırmıştır. Nüfusunun üçte ikisi kundaktan emekliliğe onu karşılarında bulmuş 30'lu yaşlarını henüz idrak etmiş gençlerin ülkesi Türkiye. Başbakanlık koltuğundan uzaklaştırıldığı 12 Eylül sabahı doğanlar, 28 Şubat'ta ipleri perde gerisinden çeken Cumhurbaşkanı olarak tanıdılar Süleyman Demirel'i... Bir süre daha koltuğunda oturabilmek için, 28 Şubat'ı kendilerine karşı tetiklediği RP kadrosuyla işbirliği yapma kıvraklığına hayran kaldılar... Kendi kurduğu DYP'nin içini boşaltmada da ne kadar mâhirdi aynı süreçte... Varlığını Türk varlığına armağan etmiş böyle bir 'usta' politikacıya hâlâ ihtiyaç duyanların bulunması bile ülkemizi 'farklı' kılıyor...

"Öne düşse de bizleri yeniden politik hayata döndürse" diye bekleşen eski politikacılarımız var; zaten Demirel'i teşvik edip öne sürenler de onlar... Ayrıca, başı zorda pek çok akraba, hatırlı eş-dost da hâmilerinin politikaya dönmesi için duacıdır. 80'li yaşlarını sürdüren bir kıdemli politikacı yıllar içinde kurduğu ittifakları canlandırabilir... Kendisini ve birlikte hareket edeceği kadrosunu şimdiden tebrik edebiliriz...

Sorun şu: Süleyman Demirel yalnız şimdilerde politika dışı kalmış politikacıları arkasına takarak mı çıkacak arenaya, yoksa DYP ve Anavatan'ı da koltuğu altına alacak mı? Hatta Ak Parti'ye karşı geniş bir cephe oluşturulması gereğini savunanlar var, onlar, Anavatan, DYP, eski politikacılar cephesine CHP'nin de katılmasını zorlamayı düşünüyorlar mı? CHP'li bir aileden geldiği bilinen Süleyman Demirel'in Zincirbozan günlerinde en iyi anlaştığı politikacı bugün CHP'nin lideri zaten...

Demirel'in yeniden politikaya dönme niyetini bir fantazi olarak gördüğüm sanılmasın. Hâşâ. Tam tersi, enflasyonun tek rakama indiği, faizlerin yerde süründüğü, ihracatın 80 milyar dolara yaklaştığı, AB ile müzakerelere başlamaya hazırlanan, borsada indeksin 40 bin çizgisi üstüne çıktığı, reyting kuruluşlarının her 15 günde bir değer artırımına gittiği bir Türkiye tablosuna hayli yakışır Süleyman Demirel... Kendisinin 40 yıl önce devraldığı Türkiye de, bazı yeni unsurlar dışında, o tabloya epey yakındı. Hele bir politikaya soyunsun, o tabloyu tersine çevirmek üzere, Türkiye'yi iyi bildiği 'nurlu ufuklara doğru' yeniden yola çıkaracaktır.

Bütçe müzakereleri sırasında duydum, bir CHP'li "Bizim millet mazoşisttir" demiş komisyon çalışmaları sırasında. 'Mazoşist', sözlükte, 'kendisine işkence edilmesinden hoşlanan' demek... Tepki çeken o tespiti ciddiye alanlar mı var etrafta, ne dersiniz?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi