T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 31 ARALIK 2005 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Dersimiz: Türkçe

Politikacıların tarihi kendi keyiflerine göre yeniden yazma merakları hayli eski de, Türkçeyi eğip bükme ve oradan kırmızı noktalı sonuçlar çıkarma arzuları herhalde yeni... Meclis'teki son bütçe polemiklerinin bugüne yansıması bu yüzden beni hayrette bıraktı.

Başbakan Tayyip Erdoğan, bütçe maratonunun kapanış oturumunda yaptığı konuşmada, sözü muhalefetin eleştirdiği bakanı Kemal Unakıtan'a getirerek, "Müddei iddiasını ispatla mükelleftir; iddiasını ispatlamayan... Oraya işte üç nokta koyuyorum" diye bir başka konuya geçti... O bölümü dinlerken Tayyip Bey'in gereksiz bir nezaket gösterisinde bulunduğu hissine kapıldım... Bayağı sert bir üslubun hâkim olduğu tartışmada, açıkça, "İddiasını ispatlamayan müfteridir" diyebilirdi...

Çünkü, "İddiasını ispatlamayan..." diye başlayan bir cümle, Türkçede, "Müfteridir" diye biter...

İlginç olan şu: Deniz Baykal gibi hukuk kökenli siyaset bilimi hocası bir politikacı, hem de yıllar içinde 'söz ustası' olacak kadar hitabette pişmiş deneyimli biri, Tayyip Bey'in, 'üç noktası'nı çok başka yerlere çekmenin peşine düştü. O gün orada garip bir tepki verdiği yetmezmiş gibi, ertesi gün de, bir punduna getirip şu sözleri sarf etti: "Üç nokta yakasına oturmuştur. Ama o uygun görüyorsa, oradan alıp başka bir yerine koysun. Ben yakasını uygun gördüm."

Kusura bakmasın, ama ben o cümleleri anamuhalefet liderinin ağzına lâyık görmedim.

Bir de şu "Hikmetyar'ın dizi dibine oturan Tayyip Erdoğan" polemiği beni çileden çıkarıyor... CHP'liler, Uzan'ın kendini kurtarma çabası sırasında hayli yüklü bir miktar ödeyerek satın aldığı ve Star gazetesinde yayımlattığı bir fotoğrafı kullana kullana bir hal oldu. 1986 yılında Türkiye'ye geldiğinde çekilmiş olan fotoğrafta, Hikmetyar bir koltukta oturuyor, yanı başında da yere çömelmiş iki kişi var... O kişilerden biri, genç Tayyip Erdoğan...

Deniz Baykal, o fotoğraftan artık ne çıkarıyorsa, Meclis kürsüsünden, "Hangi Tayyip Erdoğan gerçek?" diye sordu...

Politikacıların tarihi yeniden yazma merakı da o noktada devreye giriyor. Ak Partililer, Hikmetyar'ın sonraki yıllarda dışişleri bakanlığı ve başbakanlık da yaptığını hatırlatarak eleştirilere cevap veriyor; CHP'liler ise, yine daha sonraki yıllarda söz konusu olmuş rejim tercihini öne çıkartarak bir 'Şeriatçı Hikmetyar' tablosu çiziyor... Oysa, 1980'li yılların ortalarında, Gülbeddin Hikmetyar, Afganistan'da Sovyet işgaline karşı açılmış cihadın en önemli lideriydi. Diğer Afgan gruplarının liderleriyle birlikte bütün dünyada itibar gören bir politik figürdü: Burhaneddin Rabbani, Ahmedşah Mesud, Abdurabbiresul Sayyaf ve Gülbeddin Hikmetyar...

"Hikmetyar" denildiğinde CHP'lilerin aklına Tayyip Erdoğan'lı fotoğraf geliyor, benim aklıma ise bambaşka bir fotoğraf: Afgan liderlerin Beyaz Saray'da ABD başkanı Ronald Reagan tarafından kabul edildiği gün çekilmiş fotoğraf... Hikmetyar bulunmadığı halde, daha doğrusu o bulunmadığı için, benim gözümde daha açıklayıcı olan fotoğraf...

Beyaz Saray'da Reagan tarafından kabul edilen Afgan grupları liderlerinin fotoğrafı Afganistan'la ilgili her kitabın içinde yer alır. O buluşmada, Reagan, kendilerinden 'özgürlük savaşçıları' diye söz etmiş, şer güçlere karşı hür dünya için verdikleri mücadele sebebiyle kendilerine ağız dolusu övgüler yağdırmıştır... Beyaz Saray'da çekilen fotoğrafta görülen Afgan liderlerin herbiri bugün de faaller ve çoğu Karzai ile birlikte çalışıyor. Hikmetyar ise dâvetli olduğu halde Beyaz Saray'a gitmediği için fotoğrafta yoktu, geçmişinde ABD ile (siz bunu "CIA ile" diye anlayın) çok yakın işbirliği olduğu halde, bugün ülkesine giremiyor...

ABD sistemi işte öyle bir şey. Hizb-i İslâmî lideri Gülbeddin Hikmetyar'ın Afgan cihadına katılışında payı var ABD'nin; örgütünün finansmanında da rolü var... Ancak, sırf tabanına 'ABD yanlısı' görüntüsü vermemek için Beyaz Saray'a gitmedi diye, ABD sistemi, Hikmetyar'ın üzerini çiziverdi... Belki CHP'lileri etkileyen de ABD'nin sonraki tavrı...

Yoksa, yalnız Türkiye'ye geldiğinde, Sovyetler'e karşı ülkesini savunan bir 'mücahid' olarak izzet ve ikram görmüyor, dünyanın her tarafında da 'özgürlük savaşçısı' diye karşılanıyordu Hikmetyar... Daha kimlerle fotoğrafı yok ki Hikmetyar'ın! Soğuk Savaş'ın sıcak savaşa döndüğü o günlerde solcuların bir bölümü soğuktu 'Afgan cihadı'na; ama bildiğim kadarıyla o yıllarda Hikmetyar Türkiye'de de en üst düzeyde ilgi görüyordu... Aransa Erdal İnönü'lü fotoğrafları bulunabilir Hikmetyar'ın...

Politikacıların sözle ve fotoğrafla birbirilerini zor duruma düşürmelerini anlıyorum da, Türkçeyi hiçe sayan, tarihi yeniden yazmaya kalkan tavırları betime gidiyor...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi