AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Bir de doğru tartışabilsek...

Sonunda çareyi buldum, televizyon kanallarından “Sizinle Sakal-ı Şerifin Dubai’ye gönderilmesiyle ilgili yazınız üzerine konuşmak istiyorum” diye arayan olunca, “Kabul” deyip ekliyorum: “Yazımda Dubai sözcüğünün geçtiğini ispatlamanız şartıyla size istediğiniz mülâkatı vereceğim...”

Gazetecilik çok kolaylaştı ülkemizde; çaba harcamak gerekmiyor. Etrafta okumayan, ya da okuduğunu anlamayan epey ‘meslektaş’ var. Durum böyle olunca, bir bakıyorsunuz, en ciddi konular bile telefon oyununa dönüyor. Bir şey yazıyorum, kendi yazdığım bana bambaşka bir şey olarak geliyor...

Geçenlerde burada çıkan ‘Çift taraflı önyargılar’ yazımı hatırlar mısınız, bilmem... Bir punduna getirip, günlerdir manşetlerden inmeyen ‘Sakal-ı Şerif’ olayının gerçeğini anlatıyordum: “İşin doğrusu şu: Bir dost ülke devlet başkanı, ‘Bütün sakal-ı şerifler sizde, Ramazan ayı şerefine, son günlerde bizde de ziyaret yapılabilmesi için, birini birkaç günlüğüne ödünç verebilir misiniz?’ ricasında bulunuyor. Devletin müzelerinde kayıtlı bulunan Mukaddes Emanetler Türkiye sınırları dışına ancak Bakanlar Kurulu kararıyla çıkabiliyor. Ricayı kolayından yerine getirmenin tek bir yolu var: Câmilerdeki Sakal-ı Şeriflerden birini göndermek... Eyüp Câmii'ndeki Sakal-ı Şerifin bu amaçla kullanılabileceği anlaşılıyor; ama bir sıkıntı var: Kılıfı çok mütevazı... Sorun, işin ustasına yaptırılan bir muhafaza ile çözülüyor... “

Bu tür ayrıntıları açıklamak âdetten değildir, ama sizler yabancı değilsiniz yazabilirim: Oradaki bilgiyi bana olayın tam merkezindeki bir kaynak sıcağı sıcağına anlatmıştı. Hayır, bakan değil. Kaynağım, “Bakan kendisine muhafaza getirileceğini sanıyordu, sarılıp sarmalanmış kutuyu görünce şaşırdı; başbakanın ise hiçbir bilgisi yoktu” da dedi bana...

Olayı anlatırken Türkiye’den Sakal-ı Şerif isteyen ülkenin adını vermemiştim. Yazım, ertesi gün, hem Vatan hem de Cumhuriyet gazetesinde haber oldu. İlginç olan Cumhuriyet’te çıkandı. Birinci sayfasından “Sakal-ı Şerif Dubai’ye götürülecekti” başlığını tırnak içinde veren Cumhuriyet bu iddiasına beni tanık gösteriyordu. Habere göre, AKP’ye yakın olan ben, köşemde, Sakal-ı Şerif’in Dubai Prensi tarafından istendiğini belirtmişim... Devamda şöyle deniliyordu: “Hükümetin de birkaç günlüğüne Dubaililere vermek istediğini, ancak muhafazanın dikkat çekmesi üzerine olayın patlak verdiğini yazdı.”

Benim ne yazdığım yukarıda. Yazımda hiç bir ülke adı geçmiyor. Bilmediğim için değil, sadece uluslararası ilişkilerin nezaketi açısından, gerekiyorsa yetkililer açıklasın diye...

Aslına bakılırsa, muhtemelen görüştüğüm kaynaktan aynı bilgileri alan Avni Özgürel, benimkiyle aynı gün Radikal’de çıkan yazısında talebin kim tarafından yapıldığını açıklıyordu: Ürdün Kralı... Bilindiği gibi, Ürdün Kralı Hz. Peygamber soyundan, Hâşimî... Talebinin ailevî bir boyutu da var...

Avni Özgürel doğrusunu yazdığı, bakan Atilla Koç da defaatle, “Bu iş ne Dubai, ne Siirt, ne de Başbakan işi” dediği halde, herkesin ağzında “Dubai” sözcüğü dolaşıp duruyor. Bana atıfta bulunmadan dolaştırsalar neyse, hiç günahım olmayan konuyu getirip benim kapıma bırakıldı...

Bir iğne de Sabah gazetesine. Haberinde benim yazımdan tırnak içi alıntılar yapan Sabah, yazımda o biçimde yer almayan iki cümleyi de aynı tırnağın içine sığdırma becerisini göstermiş. Güya ben, “Bunda kutsal saygısızlık yok” demişim artık ne anlama geliyorsa ve “Medyanın çarpıtması var” diye yazmışım...

Dün sabah, Ankara’da, ABD’nin Ankara Büyükelçisi Marc Grosman’ın bir konferansı vardı. Konuşmacıyı beklerken, salonun önünde ikram edilen yiyecek-içeceğe en fazla rağbet edenlerin kimler olduğunu gören bir dinleyici, bana dönüp, “Gazeteciler Ramazandan haberdar değiller galiba” deyiverdi. Benim mukabelem, “Bizim meslektaşlar Sakal-ı Şerif’i oruçtan fazla severler” oldu.

Sakal-ı Şerif’in bir yerden diğerine taşınmasına karşı çıkılıyor ya, benim bildiğim, Ramazanın sonuna doğru, Sakal-ı Şerifler bir câmiden diğerine gider zaten. Hemen her câmide bir ‘Sakal-ı Şerif töreni’ yapılabilmesi başka nasıl mümkün olurdu? Mukaddes Emanetler arasında bulunanlara dokunmamak şartıyla, bir câmideki ‘Sakal-ı Şerif’in o sakalın sahibinin soyundan gelen bir krala birkaç günlüğüne ödünç verilmesinin ne mahzuru olabilir sizce?

Konu, Sakal-ı Şerif’in Türkiye sınırları dışına çıkartılması değil de bakan görsün diye havaalanına götürülmesi ise, konunun tarafı olan bakan da, olaya adı karışan bürokrat da, benim daha ilk gün burada yazdığımı doğrulayan açıklamalar yaptılar. Bakanın muhafazayı getirmesini beklediği İl Kültür Müdürüne câmi görevlileri Sakal-ı Şerif’le birlikte getirmişler muhafazayı; müdürün bütün suçu, o da suç sayılırsa, “Böyle alamayız” diyememek... İşin bu kadar büyütüleceğini bilememekten kaynaklanan bir hata işte...

Mâruzatım bundan ibarettir.


15 Ekim 2005
Cumartesi
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Ramazan | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED