AYDINLIK TÜRKİYE'NİN HABERCİSİ
Bugünkü Yeni Şafak
Y A Z A R L A R
Gözüm faltaşı gibi açık

Kulağıma fısıldananı önce şaka sandım, meğer doğruymuş... Belki de kulağıma fısıldanan “Neden sorusunun cevabı için çarşamba akşamı Ritz Carlton Oteli’ne uğraman gerekiyor...” cümlesinin gözümü fal taşı gibi açan etkisindendir...

İstanbul’daydım ve Washington Times gazetesinde Frank Gaffney imzasıyla o gün yayımlanmış saçma sapan yazıdan söz ediyor, böylesine aptalca bir yazının neden yazılmış olabileceğini sorguluyordum. Ritz Carlton Oteli’ne gittiğimde “Neden?” soruma cevap alabileceğime dair cümle işte o sırada fısıldandı. Bilebilecek durumdaki kişinin, “Yazının içindeki şifreleri kendin de çözebilirsin, ama şu kadarını söyleyebilirim” dedikten sonraki cümlesi de önemliydi: “Pollock, Pipes, Rubin ve Gaffney... Bunların dördü de American Enterprise Institute çevresinden Neo-Con tipler... Richard Perle’ü patron bilirler... Kilit ismin Perle olduğunu anlarsan denklemi çözersin...” O gün kendisine uzandığım bir başka dost, “Gaffney, Reagan döneminde, Pentagon’da Perle’ün yanında çalışmıştı” bilgisini vermişti zaten...

Türk-Amerikan ilişkilerinde hâlâ önemli görevler yürüten Amerikalı konuğa soran gözlerle bakarken kulağıma fısıldandı “Ritz Carlton’a dikkat!” cümlesi...

İstanbul’un en olmayacak yerine dikilmiş göz ağrıtan bir kuledir Ritz Carlton Oteli. Büyükşehir Belediyesi izin vermeyince, sahibi, yasal mevzuatı değiştirtip imarıyla ilgili son sözü Şişli Belediyesi’ne bıraktırmıştı. Öyle inşa edilip hizmete açılabildi otel. Ne hikmetse, açıldığı günden beri, Perle ve çetesini ağırlamaktan bir hal oldu.

3 Temmuz 2002 tarihli “Hepsi burada” başlıklı Kulis’e bir göz atalım mı? Şöyle yazmışım: “İstanbul'da, Ritz-Carlton Oteli'nin ana kapısından içeri girer girmez dikkatimi tanıdık bir sima çekti. ‘O mu?’ tereddüdüm doğal karşılanmalı; Türkiye gibi bir ülkeye gelmesi her zaman haber değeri taşıyan Richard Perle ile ilgili tek satıra rastlamadım bizim gazetelerde. Sağolsun, İlhan Kesici, ‘Doğru görüyorsun’ diye tereddüdümü giderdi; gerçekten de 'karanlıklar prensi' lâkaplı Richard Perle imiş gördüğüm kişi... Perle, geçtiğimiz cumartesi akşamı, İlhan Kesici ve uzun yıllar Ankara'daki Türk-Amerikan Derneği'nde yöneticilik yapmış Aydan Kodaloğlu ile üçlü yemekte biraraya geldi...”

Kulağıma fısıldanan kesin istihbarata rağmen, önceki gece, içimden gelmediği için Ritz Carlton Oteli’ne gitmedim. İnsan, nasıl bir manzarayla karşılaşacağını bildiği bir yere gitme zahmetine katlanır mı?

Bir kere, Aydan Kodaloğlu mutlaka oradadır. “Amerika bize el versin de başbakan olalım” beklentisinde birkaç politikacı, “Biz bunca hizmet verdik, bak ne haldeyiz” diyen birkaç sivil-asker bürokrat emeklisi... Bu isimleri biraraya getiren kişi olarak da evsahibi Mustafa Süzer...

El konulan Kentbank’ın sahibi Mustafa Süzer, evet, Ritz Carlton Oteli’nin de sahibi. Şu sıralarda ismini en çok duyduğum kişi o. Sadece ben değil, yolu Washington’a düşen herkes, “Mustafa Süzer buradaydı” bilgisine muhatap oluyor. Yetişkin iki oğlu da Washington’a kamp kurmuş...

Başbakan Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Abdullah Gül BM Zirvesi için New York’tayken ben Washington’a uğramıştım, hatırlayacaksınız... Hani, Milliyet’ten Yasemin Çongar’ın, “ABD başkentinde Türkiye’de darbe dönemi hâlâ kapanmadı diye düşünenler ve bu ihtimali tartışanlar var” ana fikirli yazısını yazdığı günler... Merakımı yenemeyip “Kimler bu zırvayı tartışıyor?” sorusunu sağa-sola yönelttiğimde Richard Perle ismiyle karşılaşmıştım. Biri, kulağıma, “Perle şu sıralarda Süzer Ailesi ile yanak yanağa” diye fısıldamıştı...

Son zamanlarda yolu Amerika’ya düşen bir bakanla konuşurken o da aynı ismi aynı bağlam içinde anmasın mı? Meğer, “Ne oluyor?” diye sorduğu yönetimden bazı Amerikalılar, “Türkiye’den birileri” demişler... O bilginin altını eştiğinde karşısına benim kulağıma fısıldanan isimler çıkmış o bakanın da... Bir isim daha: Murat Demirel...

ABD ile Türkiye arasında önemli işler gören Amerikalı, “Gaffney’in yazısını dikkatle oku, şifreleri çözersin” demişti ya, o niyetle okununca kirli bir işbirliğini ele veriyor yazı gerçekten... Türkiye’de İslamo-faşist bir düzen kurduğunu iddia ettiği Ak Parti’nin yaptığı yanlışlardan birini bakın nasıl anlatıyor Gaffney: “Türk bankacılık sistemini uluslararası düzeyde ‘reforma’ tabi tutma adına, hükümet, muhalefetle ilintili işadamlarının bankalarına ve malvarlıklarına el koyuyor. Anayasa Mahkemesi’nin bu tür el koymalara karşı çıkan birden fazla kararlarına bile meydan okuyarak... AKP’nin çoğunluğu teşkil ettiği Meclis, banka sahiplerinin uzak akrabalarının bile dâvâlara taraf yapılmasına imkân veren bir yasa çıkartmış bulunuyor...”

Mustafa Süzer, yalnız Perle’ü değil, Pollock, Pipes, Rubin ve Gaffney’i de otelinde ağırlamalı; paralarını biraz da Türkiye’de harcasın adamlar...


30 Eylül 2005
Cuma
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
Abone Formu
Mesaj Formu
Online İlan

ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi
Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon
Sağlık | Arşiv | Bilişim | Dizi
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED