T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Herkes burada

İstanbul'da, Ritz-Carlton Oteli'nin ana kapısından içeri girer girmez dikkatimi tanıdık bir sima çekti. "O mu?" diye tereddüdüm doğal karşılanmalı; Türkiye gibi bir ülkeye gelmesi her zaman haber değeri taşıyan Richard Perle ile ilgili tek satıra rastlamadım bizim gazetelerde. Sağolsun, İlhan Kesici, "Doğru görüyorsun" diye tereddüdümü giderdi; gerçekten de 'karanlıklar prensi' lâkaplı Richard Perle imiş gördüğüm kişi... Perle, geçtiğimiz cumartesi akşamı, İlhan Kesici ve uzun yıllar Ankara'daki Türk-Amerikan Derneği'nde yöneticilik yapmış Aydan Kodaloğlu ile üçlü yemekte biraraya geldi...

Baba Bush döneminde önemli sorumluluklar üstlenmişti Perle; oğul Bush kendisini aktif bir koltuğa oturtmadı, ama Pentagon içerisinde oluşturulan 'yüksek danışmanlar meclisi'nin başkanlığına getirdi. Perle, 11 Eylül'den buyana dünyaya yeni bir biçim verme ameliyesini hızlandırmış 'şahinler grubu' diye anılan ekibin en etkili üyesi bugün...

Cüneyt Arcayürek'in Çankaya Köşkü'nde Süleyman Demirel'in yanında geçirdiği günleri anlattığı 'Çankaya Muhalefeti' kitabı vesilesiyle dün kayda geçirmiştim: Richard Holbrook da burada... Org. (E) İsmail Hakkı Karadayı ve Org. (E) Çevik Bir gibi komutanlar 28 Şubat döneminden sonra Washington'a çağrılıp nişanlara, armağanlara boğulmuşlardı ya; aynı dönemde Türkiye ile yakından ilgilenmiş Richard Holbrook da hemen hemen aynı sebeple burada. Önceki gün, Koç Üniversitesi'nin mezuniyet törenine eşi Kati Marton ile birlikte katılarak en itibarlı konuk muamelesi gördü ve üniversiteden 'fahri doktor' pâyesi aldı...

Buraya eşiyle birlikte geldiği için 'refakatte' muamelesi görmesine bakmayın; Kati Marton adı duyulmuş bir gazeteci ve eylemci. Dünyaca ünlü 'Committee to Protect the Journalists' adlı örgütün başkanlığını da yapan Kati Marton, 1995 yılında Budapeşte'de hayatını birleştirdiği Richard Holbrook'un Dayton Anlaşması'na giden yolda döktüğü terlere kendi terlerini de katmıştı. Eminim, Koç Ailesi çevresinde geçirdikleri bir hafta içerisinde, Kati Hanım sadece konuşmalara kulak misafiri olmakla yetinmemiş, görüşlerinden evsahiplerini de yararlandırmıştır...

Holbrook, Marton ve Perle gibi Amerikalıların Türkiye'de bulunmaları zihnimi yeterince karıştırmışken, önceki akşam, başka bir tanıdık Amerikalı simayı daha CNN-Türk ekranında Mehmet Ali Birand'ın karşısında görmeyeyim mi? 28 Şubat döneminde ülkesini Ankara'da temsil eden, merkeze alındığında emekliye ayrılıp Türkiye ile ilgili Amerikan firmalarına danışmanlık yapmayı yeğleyen büyükelçi Mark Parris de, öyle anlaşılıyor ki, şu sıralarda Türkiye'de... Büyükelçi Parris'in bilgi ve görgüsünden yararlandırdığı bir de kuruluş var ABD başkentinde: Daha önce Alan Makovsky'nin çalıştığı Washington Institute...

Parris, Holbrook, Marton, Perle... Aynı anda ülkemizde bulunan 'önemli Amerikalılar' bu isimlerden mi ibaret? Hayır... Amerikan Kongresi'ne Türkiye ile ilgili raporları hazırlayan Carol Migdalowitz de Türkiye'de... En son gelişinden buyana geçen 1,5 yıl içerisinde Türkiye'de yaşanan değişiklikleri yakından görme fırsatını yakalayan Carol Hanım, Türkiye'nin geleceğiyle ilgili sorularına cevaplar da arıyor... Sivil, asker, kamuoyu önderi durumundaki kişilerle ayrıntılı görüşmeler yapıyor...

Migdalowitz, Parris, Holbrook, Marton, Perle... Amerikan yönetimine yakın, bazısı halen aktif görevde bu Amerikalıların Türkiye'deki varlıklarını hatırlamamın sebebi, Süleyman Demirel'in Cüneyt Arcayürek'e söylediği, "Haynes gibi adamlar Türkiye'ye gelir, bazı şeyleri yumuşak yumuşak askerlere anlatırlar" anlamını taşıyan sözleri... Başından iki defa 'vaka' geçtiği için, Süleyman Bey, Türk-Amerikan ilişkilerinde yıllarca 'kilit rol' oynamış, halen Amerikan-Türk Konseyi (ATC) fahri başkanı olan, asker emeklisi Fred Haynes'in Türkiye'ye her gelişini olumsuz olarak yorumlamış...

Bu defa da Süleyman Demirel'i ziyaret etmiş midir, bilmiyorum, ancak 'kilit adam'ın şu günlerde burada olması eski cumhurbaşkanını herhalde mutlu eder diye yazıyorum: ATC'nin fahri başkanı Fred Haynes'i, geçen hafta, Ankara Sheraton Oteli'nde gördüm...

Şimdi tekrar sıralayalım bakalım: Haynes, Migdalowitz, Parris, Holbrook, Marton, Perle... Bunlar, yoğun dünya gündeminden vakit ayırarak şu sıralarda Türkiye'ye gelen, aramızda dolaşarak bilgilerini artırmaya çalışan Amerikalılar... Aralarında Parris gibi Türkiye'yi 'ekmek kapısı' yapan, ya da Holbrook gibi kendisine 'fahri doktora' verenleri mezuniyet gününde yalnız bırakmayanlar da var, Migdalowitz gibi gelişini çok önceden duyuran veya 'karanlıklar prensi' lâkaplı Perle gibi kimselere fark ettirmeyen de...

Kendi gözlerimle görmedim, ama burada olduklarını güvenilir kaynaklardan işittim: ABD'nin eski Ankara büyükelçilerinden Morton Abromowitz ile Clinton döneminde ABD dışişleri bakanlığında önemli görevler üstlenmiş Leigh Üniversitesi'nden siyaset bilimci Prof. Henri Barkey de geçen hafta ülkemize uğradılar...

Abromowitz, Barkey, Haynes, Migdalowitz, Parris, Holbrook, Marton, Perle... Amerika'nın milli günü onuruna ABD büyükelçiliğinde büyük bir dâvet var yarın; bakalım bu kadrodan hangileri hâlâ ülkemizde ve Ankara'ya kadar gelme zahmetine katlanacak?


3 Temmuz 2002
Çarşamba
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED