T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 4 HAZİRAN 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Nazif GÜRDOĞAN

Şiirin egemen olmadığı hayata savaş egemen olur

Hem Batı'da, hem de Doğu'da fizikötesiyle bağlarını koparmış insanların oluşturduğu bir dünyada, ulusal ve uluslararası iktidar savaşları birbirini izliyor. Ülkelerin yönetimlerini ele geçirenlerin, iktidar alanlarını genişletme yarışını, kanlı bir savaşa dönüştürmelerinin sonucu, ekonomik, siyasal ve kültürel boyutlarıyla, bütün dünya Cehennem'e benzedi. Dünyanın üstüne bir karabasan gibi çöken inançsızlık bulutlarıyla, göklerden yağmur gibi bela yağıyor.

İnançsızlığı inanç haline getiren, görünmeyen dünyaya bütünüyle kapalı seküler kültür, hayatın birbirini tamamlayan boyutlarını, birbirinden aşılmaz duvarlarla ayırarak, herkesi kendi alanında yaşamaya zorluyor. Dünyayı yaşanır kılmanın sırrı, hayata bütün olarak bakmasını bilen şairlerin şiirlerindedir. Şairlerin şiirlerine kulak vermeyen toplumlar, siyasal iktidar için savaşanların, silah sesleri duymak zorunda kalırlar.

Hafta içinde Hilal TV'de, Selahattin Kocaaslan'ın hazırlayıp sunduğu "İz Bırakanlar" programında Akif İnan'ın deyişiyle "anadan doğma şair" olan Cahit Zarifoğlu'nun şiir ve eylem dünyasını ele aldık. Mavera dergisi ve Akabe Yayınevi'nin hareketli yıllarından kesitler sunulan programda, şair Erdem Bayazıt ile birlikteydik. Edebiyat çalışmalarında ellinci yılını dolduran Rasim Özdenören programa telefonla Ankara'dan katıldı.

İnançsızlıkla birlikte ümitsizliğin de hayatın bütün alanlarına egemen olduğu bir dönemde, Cahit Zarifoğlu gibi, kutsal kültürün kapılarını sonuna kadar açarak, hayatın değişen boyutları arasında değişmeyen boyutunu yakalamasını bilen şairlere ihtiyaç vardır. Onlar doğru düşünmenin, doğruyu aramanın yolunu şiirle açarlar. Her alandaki yoksulluğun kaynağı şiirsizliktir. Hayatın şiirini yitirenler, hiçbir alanda varlık gösteremezler.

Kendi kutsallığını kabul ettirmek için, kutsal olan herşeye düşman olan seküler kültür, çağdaş insanın çevresinde aşılması oldukça güç olan bir ateş çemberi oluşturmuştur. Yeni yüzyılın kutsal kültüre bütünüyle kapalı insanı, kendisini kuşatan ateş çemberinin dışına çıkamadığı için, birbirine saldırmakta ve dünyayı kan ve gözyaşına boğan dehşet verici iktidar savaşlarının kaynağı olmaktadır.

Seküler insana, kurtuluşun iktidar savaşını güzel yapmakta değil, güzelliğin iktidarı için savaşmakta olduğunu, en güzel biçimde şairler anlatabilir. Onlar hayatı zenginleştirmede işleri güzel yapmaktan daha çok güzel işleri yapmanın ustasıdırlar. Onların saygı gördüğü bir toplumda, hayatın bütün boyutlarında her iş iyi yapılmaz, her işin en iyisi yapılır.

Yunus'un dizelerine benzetilerek söylenirse, şairler ölür, şiirleri ölmez. Onların şiirleri ölümsüzlüğe giden yolun kilometre taşlarıdır.

Şairler iktidar değil, gönül avcılarıdır. Onlar iktidar kapılarından önce gönül kapılarını açarlar.

Şairleri olmayan ülkelerin, diktatörleri olur.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi