T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 7 HAZİRAN 2006 ÇARŞAMBA | ||
|
İdeolojiler döneminin kapandığı, bugünün dünyasının genel kabulü. Geçen gün, kıdemli bir politikacı, "Sağ ile sol arasındaki fark Coca Cola ile Pepsi Cola arasında varolan farktan daha fazla değildir" sözleriyle bu kabulü yansıttı. Ha Hoca Ali, ha Ali Hoca... Konuyu gündeme taşıyan politikada yeni arayışlar... CHP lideri Deniz Baykal, bir adım öne çıkıp "Muhafazakârlarla aynı çatı altında buluşabilirim" dedi. Şimdi de bu projenin arkasındaki esas figür olan kıdemli politikacı kuramsal çerçeveyi dayatıyor: İsrail'de de öyle olmuş; Aşırı sağ Likud'un lideri Ariel Şaron soldaki İşçi Partisi'nden unsurlarla 'Kadima' adlı yeni partide buluşmuş... Buradan çıkartılacak sonuç şu: Türkiye'de de, belli bir görüş etrafında uzlaşma sağlanabilirse, insanlar siyasî etiketlerinden vazgeçebilirler; 'sol' CHP ile birlikte hareket edebilecek 'sağ' eğilimden partilerin birlikteliği Ak Parti karşısına ciddi bir rakip çıkartabilir. Kadima İsrail'de belki beklendiği kadar oy alamadı, ama sonunda iktidar oldu ya... "Kendim için bir şey istiyorsam nâmerdim" sözüyle ünlü kıdemli politikacının esas projesinin sol ile sağı birleştirerek bu alaşımdan bir iktidar çıkarmak olduğunu sanmıyorum. Türkiye'de bunun mümkün olmadığını bilir o. 28 Şubat'ın da mimarı olan kıdemli politikacı, o süreci tetiklerken, kendisini hiç değilse beş yıl daha makamında tutacak bir formül üreyeceğini hesaplıyordu. Şimdi de kendisini başka bir proje için feda etmeye hazır: Ak Parti karşısında birleşecek sağ ile solun üzerinde anlaşabildiği cumhurbaşkanı adayı... Son zamanlarda yaşadığımız karmaşanın mimarisinde kıdemli politikacının payını görelim artık... Başbakan Tayyip Erdoğan partisinin oy oranının yüzde 42 olduğunu daha dün açıkladı. Kamuoyu yoklamaları bu oranı gösteriyormuş. İstenen, o oranın mümkün olduğu kadar aşağıya çekilmesi. Bunun için elden gelen ne varsa yapılıyor dikkat ederseniz. Yapılanların sonucunda, Ak Parti'nin daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan partilerden farksız olduğu kafalara iyice yerleştirilebilirse, o oranın yüzde 20'lerde demir atacağı düşünülüyor; geri kalandan artık Allah ne verdiyse toplama hesabı onunki... Son zamanlarda 'kıdemli politikacı' vurgusunu artıran yazılarım, biliyorum, bir çoklarınızca yadırganıyor. 28 Şubat süreci ufukta göründüğünde mimarın kimliğine dair yazdıklarım da yadırganmıştı. Sürecin sorumluları kıdemli politikacının aktif katılımı olmasaydı başarıya ulaşamayacaklarını sonradan itiraf ettiler. Aslında, konumunu ve başkanı olduğu Milli Güvenlik Kurulu'nu kullanarak süreci başlatan ve yönlendiren hep kıdemli politikacıydı. Askerler birer motiften ibarettir 28 Şubat sürecinde; öyle olmasaydı, sürecin merkezindeki Bir-Özkasnak ikilisi şimdi de ortalarda olurdu... Olan-bitene doğru teşhis konulabilirse, yanlışa düşme ihtimali azaltılabileceği gibi soruna çözüm de daha kolay bulunabilir. Olan şu: Süleyman Demirel, 82 yaşını sürdürmesine rağmen, kendisine daha aktif bir meşgale arıyor ve bu sebeple de gözü son terk ettiği koltukta; onu yeniden elde etmenin yolunu cumhurbaşkanını halka seçtirmekte görüyor. Cumhurbaşkanını bu Meclis'e seçtirmeme projesi ile Demirel'in Cumhurbaşkanını halka seçtirme projesi içiçe; ilki zorlandıkça ötekinin gerçekleşme ihtimalinin artacağını düşünüyor 'kıdemli politikacı'... Demirel'in sağ ile sol arasındaki farkı açıklarken sarıldığı Coca Cola ve Pepsi benzetmesinde hangi parti hangi içeceğe denk düşüyor acaba? Coca Cola 'kırmızı', Pepsi ise 'mavi' kutularda satılıyor; benzerlik açısından renkler yön gösterici olabilir. CHP'nin iktidar hülyasıyla yola çıkıp kendisini Coca Cola'ya benzeten Süleyman Demirel'i yeniden Çankaya'ya çıkarması ne kadar ilginç olur, düşünebiliyor musunuz?
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |