T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 11 HAZİRAN 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Dücane CÜNDİOĞLU

Cemil Meriç'in 19. Vefat Yıldönümü Münasebetiyle (II)

Fikir hayatımızın ne durumda olduğunu görmek bakımından şu tablo üzerinde durup biraz düşünmemiz gerekiyor:

Vefatının üzerinden neredeyse 19 yıl geçmiş Cemil Meriç'in hakkında şu anda ciddiye alınabilecek seviyede, sadra şifa bir tek monografi yazılmış değil. Daha da önemlisi, bütün çetin koşullara rağmen bu velûd yazar yarım asır boyunca 30 kadar gazete ve dergide 400 kadar makalesini —ki aralarında 50'ye yakını tercümedir— yayımlamış olmasına rağmen, henüz elimizde hazırlanmış bir tek ciddi ve kapsamlı bibliyografya, yani bir tek "Cemil Meriç haritası" bulunmamakta.

Peki elimizde ne var? Çoğu, yazılarından derlenmek suretiyle meydana getirilen 9 adet telif eser.

Başka? Kaybolmuş olan 4 tercümeyi saymazsak; Balzac, Hugo, Antoin Meillet-Michel Lejeun, Uriel Heyd, Thornton Wilder ve Maxime Rodinson'dan yapılmış 10 adet tercüme.

Bu 19 esere, oğlu Mahmut Ali Meriç'in yayıma hazırladığı Jurnal'ler ile kızı Ümit Meriç'in yayıma hazırladığı "Sosyoloji Notları ve Konferanslar"ı da eklersek aşağı-yukarı elimizdeki tablo 22 kitapla tamamlanmış olacaktır.

Şimdi sormak gerekmez mi: Bu eserlerin kaçta kaçı okurunun elinde?

Meriç'in tercümelerini —birkaç sahafiye meraklısı müstesna— bulana aşkolsun!

Telif eserlerine gelince, bir kısmı ağır aksak bir biçimde ve kesinlikle ilmî neşir kaidelerine riayet edilmeksizin yeniden yayımlanırken, bir kısmı da —kâh şişmanlamış, kâh zayıflamış hâlleriyle olsun— henüz günyüzü bile görmüş değil.

Hepsi bu kadar mı? Elbette değil. Önce bazı değerli birkaç hatıra... Birkaç anekdot... Sonra bir iki dergide tekrarlanan önceden yayımlanmış kimi anı yazıları, bir de bu iktibasların yanısıra arz-ı endam eden onca hayranlık yazısı, onca methiye söyleşisi.

Cemil Meriç'in matbu kitaplarından yapılan seçmelere gelince, çok şükür ki sayıları 2'yi geçmiyor; zira hiçbir ilmî kıstasa müracaat etmeden hazırlanan bu seçme metinler, Cemil Meriç külliyatının topallamakta oluşundan kaynaklanan ihtiyaçlar yüzünden daha çok lise talebelerine hitab edebilecek kıratta. Malumu i'lam yani.

Cemil Meriç söyleşilerinin ne kadar önemli olduğunu, sanırım belirtmeye bile gerek yok. Üzülerek söyleyelim ki şimdiye değin sadece 2 derleme yayımlanmış durumda. Keşke bir tane ciddi derleme yayımlansaydı da bu haberi üzülerek vermemize gerek kalmasaydı. Bu iki öncülünün kusurlarından arınmış olması hâlinde, Meriç okurlarının, yayımlanacak üçüncü derlemeyi şükranla karşılayacaklarından hiç kuşku duymuyoruz.

Cemil Meriç'in yayımlanmış telif ve tercüme eserlerinin, gazete ve dergilerden toplanan söyleşilerinin ve kitaplarından yapılan derlemelerin yanısıra işaret edilmesi gereken kitabiyatın bir kısmını da Cemil Meriç hakkında yazılan kitaplar, makaleler ve yüksek lisans tezleri oluşturuyor.

Yazarla ilgili ilk elden aktarılan vesika değerinde kimi hatıra parçaları ile bâd-ı hevâcılar gibi tankere kova salmak yerine uzak çeşmelerden havuza su taşıyan bir iki çelebinin yazısı istisna edilecek olursa, bu tür metinlerin tamamına yakını, istinad ettikleri malzeme ve kaynakça itibariyle ilmen ve fikren herhangibir kıymet taşımazlar; zira ne bilgimizi genişletirler, ne de yorumlarımızı derinleştirirler. Hevesle biriktirilmiş fişleri akademik formata döküp mâlumu i'lam etmeleri sebebiyle, zikretmeye değer tek hususiyetleri: bir şekilde Cemil Meriç'ten söz etmek, dolayısıyla sözü çoğaltmaktır. Bu tür çalışmaların muhakkak kıymete değer bir yanları varsa, o da okurlardan çok bibliyografya sekretaryasına hitab eden yanlarıdır; yani künyeleri.

Küçümen tepelerin yârânı, tevazu kuyusunun diplerinden gelen tek kelimelik itiraz çığlığını yeterince duyabilmişler midir bilemiyorum ama en azından attığı birkaç mütevazı adım bile, bu satırların yazarının Cemil Meriç hakkında, elinde ne varsa, ne kadarlık bir malzemeye ulaştıysa, ulaşabildiyse hepsini de tek tek çırpmadıkça genel hükümlerden kaçınmakta ısrar edeceğini açıkça göstermiş olmalıdır.

O halde?

O halde öncelikle yapılması gereken şudur: Eldeki malzeme bütünüyle ve üşenmeden, sabırla, titizlikle tek tek tesbit, tasnif ve tahlil edilmeli; yükseklileri de, derinlikleri de okurlarının meçhulü olan bu zirvenin geneli hakkında, ancak bu işlemler sonuçlandıktan sonra değerlendirmelerde bulunulmalıdır.

Bu vesileyle Meriç'i rahmetle anar, çevresinde bulunmuş zevatın daha fazla gecikmeden geçmişi aydınlatacak anıları ciddi yazıp yayımlamaları lâzım geldiğini hatırlatmak isteriz.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi