T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
D Ü Ş Ü N C E   G Ü N D E M İ 10 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

YÖNETEN:
Yusuf KAPLAN


Zarif bir şair, aşk çapında!

Bir adam, Müslümanlığından utanmamalı, çekinmemelidir. Aksine Müslümanlığını bir şeref, bir izzet olarak üzerinde taşıdığını bilmeli ve hatta bunu etrafına tabii bir şekilde hissettirmelidir. Cahit Zarifoğlu tam olarak bu anlama gelir!

  • ASIM GÜLTEKİN (*)
    'Ey şair uykudan uyan ve şimşek gibi çakan şiirlerinle bütün uyuyanları kaldır. Ölen duyguları canlandır, unutulan görevleri hatırlat. Dikkatle bak, bir tomurcuk daha açtı, ağaçların içinde ödsu boruları genişledi, balıklar suları neşelendirdi, gök gürlemeleri duyuluyor ve kış uykusuna yatan yaratıklar bile güneşli kayaların üzerinde birikiyor." Cahit Zarifoğlu

    Aşkın çapını ölçebilmek mümkün olmasa gerek. Bize böyle çaplı adamlar gerek şimdi. En çok da şimdi, böyle çaplı, takıntısız, komplekssiz, "Önce kim? Önce ben" diyen adamlar!

    Mesele adam yokluğu meselesi değil, eldeki adamları değerlendirememe meselesidir. Müslümanlarını benimseme meselesidir. Değerlerinin kadrini bilme meselesidir. Bir noktadan sonra, "ben artık sınıf atlamış sayılırım, siz hiçbir şeyi beceremiyorsunuz. Ne beceriliyorsa onlar beceriyor" batıçarpmışlık vızıldamalarından fersah fersah uzak durma meselesidir.

    Bir adam, Müslümanlığından utanmamalı, çekinmemelidir. Aksine Müslümanlığını bir şeref, bir izzet olarak üzerinde taşıdığını bilmeli ve hatta bunu etrafına tabii bir şekilde hissettirmelidir. Cahit Zarifoğlu tam olarak bu anlama gelir!

    "Şimdi bir aşk sayhası salacağım havalara/Derler ki bu adam isyan basıyor damarlara"

    Zarifoğlu Akabe yayınlarını kurdu.

    Zarifoğlu Mavera dergisini kurdu.

    Zarifoğlu Rus saldırısı yıllarında direnen Afganistan'ı Türkiye gündemine taşıdı.

    Zarifoğlu çocuklar için inanılmaz güzel, naif şiirler yazdı.

    Zarifoğlu masallarıyla çocuklara bir dünya kurdu.

    Zarifoğlu denizle haşır neşir olabilmek için üç ay boğazda bir motorcunun yanında kaldı.

    Zarifoğlu uçmayı severdi. 50'li yıllarda bir pilotla mektuplaştı.

    Zarifoğlu dağcılığı severdi.

    Zarifoğlu küfretmezdi. Sadece televizyonda haberleri seyrederken küfrederdi.

    Zarifoğlu namazına ihtimam gösterirdi.

    Zarifoğlu mutasavvıftı.

    Zarifoğlu'nun dört binden fazla mektup yazdığı tahmin ediliyor.

    Zarifoğlu müthiş bir şiir yazdı.

    Zarifoğlu "Ümmeti gözetmen gerek" dedi.

    Zarifoğlu kibre kapılmadı.

    Kani Çınar, bunu şöyle değerlendiriyor: "O bunları yaparken tıpkı bir yönetmen gibi, herkese ne yapmaları, nasıl yapmaları gerektiği hususunda bilgiler aktarıyor, boş alanlara işaret ediyor, arasatta kalmış mevzulara dikkat çekiyor. Bunu yaparken kimseyi incitmeden, kırmadan, samimane, bir hasbihal içerisinde söylüyor. Şiire yeni başlayanlara yaptığı yönlendirmeler gibi Mavera grubundaki arkadaşlarına da yapıyor bunu. Anadolu tabiri ile Zarifoğlu'nun, "sarımsağın başı" olduğunu o, güzel atlara binip gittikten sonra "Mavera"'ya veya başka bir ifade ile "Yedi Güzel Adam"a bakarak daha iyi anlıyoruz."

    Seçmesini bilenler okur Zarifoğlu'nu. Yalın bir duyuşa sahip, varlığını ürperti ve coşku ile hissedebilen ve bunu elinde olan ve olmayan bir şekilde okura aktaran, aktarmak durumunda kalan yazarlar ve sanatçılar arasında en zarif olanlarından biridir Zarifoğlu.

    Öylesine yalın bir şahit oluşun yansımasıdır ki Zarifoğlu cümleleri, dizeleri hatta yaşantısı bile. Böylelikle Zarifoğlu'nun hissiyatı ile yaşantısı arasında da bir uyum olduğunu söylemiş oluyoruz; tüm çatışmaları, dehşet, hayret ve korkularıyla, huzuruyla Zarifoğlu kainattaki büyük uyuma ulaşmış; nadir bulunur bir cevher değerinde bir sanatçımızdır.

    İçindeki o büyük uyumu, o barışıklığı dışına yansıtışı ile ilişkilerinde yadırgatıcılığa düşmez. Bu özelliğinden ötürü belki de birçok insandan, hiç teklife gerek olmadan, yapmakta olduğu işin ucundan tutmasını istediğinde olumlu karşılık görmekte, hatta karşısındaki insanda memnuniyet hissi uyandırmakta ve üstelik bunun hesabını yapmadan bunu başarmaktadır.

    "Bir şair olmak isterdim İslâm haritasında" kaygısında şair bulmak zor şimdi.

    Çağın bireyselliğe ittiği, Babil kulelerine hapsettiği bunalımcı aydınlardan değildi O. Yaşamak'a acemileştirilmiş yetim ümmete insanın içinin okyanusunda yüzmenin zenginliğini farkettirme cehdinde bir güzel adamdı/r.

    Yüreğine akın eden ayetlerle donanarak yaşadı hep. Kimisine o ayetlerin tahammül zordu ama yine de bir güçlenim, bir donanım vesilesiydi ayetler onda. Şahitliğin varoluş sebebimiz olduğunu bilir (hem de çatlarcasına bir bilişle bilir) ve bildirir.

    Aşkı gösterir bizlere, kendini. Aşıkları anlatır, ayçağın erlerini...

    'bak nasıl ayçağın erleri
    savaşarak ve devirleri aşarak geldiler
    karanlığı karaladılar yolları tuttular at tepmedeler
    bak nasıl savaşı bindiler.
    Gece çınara gelip söyleşip
    kelime ettiler söz bilediler
    zorun yamanını kolayladılar'"
    Ağaçlar

    METAFİZİK DERİNLİK

    Zarifoğlu, yıllardır özgüven arayışında olan ve her alanda göz alıcı bir hamlenin peşinde koşan bir topluluğun (İslamcılar) ağabeylerinden, yayıncılarından biri olmuştur. Bu yönüyle okurla arasındaki, duygusal yakınlıkla kapatılamayan edebî boşluk yüzünden şiiriyle şahsiyeti birbirinden bağımsız ele alınmıştır.

    Pratikliği, çabası, öncülüğü, dergiciliği adeta onun anlaşılabilir şahsiyeti; şiiri ise onun anlaşılmaz bir kendi dünyası olarak kabul edilir olmuştur. Bunlar birer tespittir, tenkit değildir. Bu durumu eleştiremeyiz, çünkü şiir okuru her yerde azdır ve kendisini İslamcı-dindar çevre içinde bir okur yazar olarak gören herkesin de şiirle münasebettar olması beklenemez.

    Ama şunu da söylemek gerekir: Cahit Zarifoğlu şiiri kendine özgü, derin metafizik ilgileri olan bir şiirdir ama modern şiirle ilişki kurularak okunduğu zaman; onun modern şiiri nasıl aştığı, Rilkevârî bir aşkınlığa nasıl ulaştığı daha iyi görülebilecektir. O yüzden modern şiirin zaaflarını, yetersizliklerini görebilmek için Zarifoğlu'ndaki metafizik derinlik çok iyi kavranmalıdır.

    Onun şiirini değerlendirmek isteyenlerin almaları gereken bir formasyon vardır. Bu formasyonun alınması Zarifoğlu şiirini tanımaya yaklaştırır ama sadece bu kadar değil, onun şiirini bir cemaat-içi şiir gibi algılanmaktan çıkarıp bir Türk şiiri yapmamıza da yardımcı olur.

    MÜSLÜMANLIK UTANILACAK BİR ŞEY MİDİR!?

    Zarifoğlu'nun yaşantısı da, sanata bakışı da çokbilmişcientellektüel tiplere prim vermeyecek cinsten bir cevabı suratlarına yapıştırmaktadır zaten.

    Zarifoğlu şiiri zordur; Zarifoğlu okuru olmak da! Bunu baştan bilelim. İsmet Özel'in dediği gibi yarası olanlar şair olacak, o yarayı taşıyanlar da o şairin okuru olacaktır.

    Zarifoğlu'na ulaşmayı ancak Zarifoğlu'na okur olmayı başarabilenler gerçekleştirebilecektir. Onun şiiri ile ruh akrabalığı olduğunu hissedenler...

    Ne kadar iyi Zarifoğlu şiirini tahlil yazısı yazılsa bile hiç biri Zarifoğlu'nun bir şiirinin, hatta bir mısrasının bile yerini tutamayacaktır.

    Zarifoğlu çok canlı, hareketli yaşamış bir şair. Kimine göre serazat, kimine göre kendi dünyasına kapanmış avangard bir sanatçı, kimine göre çocuk ruhlu bir adam, kimine göre tam bir derviş. Bu yüzden Zarifoğlu'nu bir çok farklı tip seviyor.

    'İSLAM HARİTASINDA BİR ŞAİR'

    Zarifoğlu'nun, ideolojik kaygılarla hareket eden sol çevrelerin dergilerinde, gazetelerinde nasıl görmezden geldiklerini biliyorum. Zarifoğlu'nun başından geçen bir olaydan biliyorum. İstiklal'de karşılaştığı Sabahattin Kudret Aksal'ın 'Sizin şiiriniz iyi' sözlerine Zarifoğlu'nun verdiği 'Evet, şiirimizin iyi olduğunu söylersiniz ama oturup yazmazsınız' cevabından biliyorum. Maksadım sözü 'bu ideolojik önyargıları siz yaptınız- biz yapmadık' kördöğüşüne dönüştürmek değil. Bu körlüğü aşabilenler kârlı çıkar ve bu körlüğe takılmak bir tarafın tapulu vasfı değil. Fakat işte karşı çıktığım nokta şu; 'onlar tarafından fark edilmek' için birilerinin 'O tehlikeli İslamcılardan' olmadıklarını ispat etmeye kalkışıp bunu ispatlamaya çalışırken de eski arkadaşlarını karalamaya, yok saymaya kalkışmaları.

    Bunu yapmaya çalışanlar, 'Zarifoğlu'nu İslamcıların elinden kurtaracağız' diyen bir kısım garipislamcılar tam da bunu yapmak niyetiyle hazırladıkları kitabın başına 'öbür taraftakilerin' pek de sanatsal bir değer ifade etmeyen yazılarını koymuşlar. En başa da İlhan Berk'in yazısını koymuşlar ama İlhan Berk'in başlığı da ne öyle: "İslâm Haritasında Bir Şair". Tokat mı desek, şamar mı, Allah'ın 'bir güzel kulu üzerinde oynanmak istenen oyuna iç ferahlatıcı bir takdiri mi?!!! Yazı almak için kıvrandıkları bir başka yazarın elinde Zarifoğlu'nun kitabı bile yokmuş da ilgililer paketleyip göndermiş. Sayın 'İslamcı olmama şansına doğuştan sahip' yazarımız incelemiş kitapları bakmış adam akıllı bir yazı çıkaramayacak, 'bizim İslamcılarıbeğenmez entellerimizin o çok rahatsız olduğu' hatıralarıyla anmış Zarifoğlu'nu. Tabii yazanı İslamcı olmayınca hatıraları da önemli oluyor.

    Ah Zarifoğlu, yaşasaydın bu saçmalıklara kim bilir ne derdin?!!

    Birileri Zarifoğlu'nu kendi densizliklerinin cevaz kaynağı haline getiremeyecekler!

    Söz çok, biz işimize bakalım!
    Zarifoğlu okumaya devam!
    Ümmeti düşünmeye devam!
    Çocuklara masallar anlatmaya devam!
    Hanımlarımıza güzel davranmaya devam!

    Haberleri seyrederken kendini küfretmekten alıkoyamamaya devam!(Zarifoğlu öyle yaparmış!)

    Namaza devam!
    Şiire devam!
    Tevazua devam!

    Cahit Zarifoğlu ve onun gibi önden giden atlılara selam!..

    *Edebiyatçı-yazar

    Geri dön   Yazdır   Yukarı


  • ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

    Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Spor | Yazarlar
    Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
    Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
    Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi