T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 11 HAZİRAN 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Bugünkü Yeni Şafak
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Hüseyin HATEMİ

Fâsid daire

Eskiden "fasid daire" derdik (Cercle Vicieux), şimdi "kısır döngü" diyoruz. Almancası'nda daha güzel bir işaret var: Teufelskreis. (Şeytan çemberi) Şeytan; kendi dolabını döndürmek için bazı kimseleri bu gibi dolaplara koşabilir. Bu kısır döngüden kurtulmak için ilk yapılacak şey, şeytan çemberi üzerinde dönüp durduğunu, yoksa tekâmûl ve terakkî etmediğini anlayabilmek için, gözündeki at gözlüklerini çıkarmaktır. Ne var ki bu da çoğu kez yasaktır. Mutlaka kanunen yasak olması gerekmez. Bazen toplumsal yasak ve tabular da devreye girebilir. Bu fiilî tabulara, yanlış yorumlarla ve yine fiilen cezaî yaptırım bağlanabilir. Umumiyetle at gözlüğü takmak -herhangibir konuda- kanunen teşvik ediliyormuş gibi yorumlar baskın ve yaygın olabilir, buna karşılık at gözlüğünden kurtulmak yaptırımla karşılanabilir.

Şerrin, kötünün dolabına koşulmanın insan için hiçbir yararı yok, üstelik çok vahim boyutlarda zararı vardır. Bu dolaplardan kurtulmadıkça manevî ilerleme mümkün değildir. Bu bir "sema'-i râh", coşku ile döne döne ilerleme değildir, çoğu kez döne döne ters yöne gitme şeklinde de belirebilir. Çünkü şeytan için dairesinin merkezini Sevgili'den mutlaka belirli bir uzaklıkta sabit tutma endişesi yoktur. Esasen sevgili de lâmekandır. Bu gibi dolaplar sabit bir kuyu çevresinde kurulmuş dolaplara da benzemez. Molalar sırasında, at gözlüğü çıkarılmaz ve şeytan çemberinin merkezi gitgide Sevgili'ye çok daha uzak bir noktaya aktarılabilir.

Kurtuluş çaresi nedir? Allah'ı çağırarak göz bağlarından kurtulmak ve derhal gönül ve aklın ortak yapımı olan pusulası ile Yüce Sevgili'nin yönünü bulup o yönü, Sevgili kıblesini tutmak, yön edinmektir. -Yasak hemşehrim! At gözlüklerini çıkarmanın yasak olduğunu bilmiyon mu?- Kim demiş yasak diye? Hayır bilmiyorum ve böyle bir yasak kabul etmiyorum! Göz bağlarımı zorla taşısam ve bu çemberde dönmeye zorlansam bile hiç değilse şu andan itibaren bunu zorla yapıyorum. Sevgili mekân kayıtları ile kayıtlı olmadığı için de, nerede dönersem döneyim, "ey Lâymekânım seni ben çok aradım çok/Sînemde mukıym olducağın tâ duyulunca" mutluluğunu yaşıyorum.

-Bireysel açıdan- dış çevre şartları ne olursa olsun- mutluluk mümkün müdür? - Mümkündür. Bunun örneğini Huseyn vermiştir. - Fakat bu gibi değirmenlere koşulanların sadece akıl gözünde gözbağı olmakla kalmayıp Allah ile gönül bağlantısı kurmaları da engellenmiş ise? - Bu mümkün değildir. Yüce Sevgili; bağlantının devamlı olması için güvencedir, vesiledir. Allah'ı sadece çağırmakla, dua ile bağlantı kurulur. Bağlantının sürekli olması için Vesile'ye ihtiyaç vardır. - Vesile'nin de vesilesi var mıdır? - Ehl-i Beyt Sevgisi, Vesile'nin Vesilesi değil, esasen Vesile'nin, Resûl-i Ekrem (S.A.) sevgisinin, onsuz olmaz bir boyutu, bir parçasıdır - Bu Vesile'nin de Vesilesi yok mudur? - Başka bir Vesile yoktur. Sadece kendileri de Vesile'ye muhtaç olan kimseler vardır. Bu kimseler de "-burada Allah da -hâşâ- Vesîle de benim, benden başka Râbıtan yoktur" diyorlarsa, Şeytan Çemberi'nden çıkmaları önlemek için görevlendirilmiş sahtekârlar olduklarına şüphe yoktur. - Allah'dan bahsetmekle en azından görgüsüzlük yaptığının farkında değil misin? Hiç değilse "afvınıza mağruren, hâşâ huzurdan Müslümanım" demelisin! Basın da "kamusal alandır", kamusal alanda dinselliğe değil, ancak cinselliğe yer vardır!

İmdi ey kardeşler: Önce bireysel mutluluğumuz için bu kısır döngüden çıkmak şarttır. Toplumların kısır döngüden kurtulmaları, bireysel kurtuluş birikimlerinin belirli bir nitelik ve niceliğe ulaşmış olmasına bağlıdır.

En kötüsü de bireysel mutluluğa, "Vesile"ye eriştikten sonra, getirilen "ambargo" yaptırımlarına dayanamayıp "elle gelen düğün bayram, zaman sana uymazsa sen zamana uy, değiştim kardeşler, tövbe, değiştim!" feryadı ile, tekrar göz bağlarını gözüne takmaktır. Allah korusun! Sen hakk'ı elden salma! Hakk seni yahşi gözler!

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi