T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 24 HAZİRAN 2006 CUMARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Tezviratta sınır yok

Her hafta mutlaka bir yerlerden bir yerlere giden ve yurtdışına da çıkan biri olarak söylüyorum: Yerli havayolumuzda ve havaalanları yer hizmetlerinde çalışanlar kadar nâzik görevli zor bulunur. Beni bir yerlere çağıranlar ilk şartımı duyunca pek şaşırmazlar: "Türk Hava Yolları (THY) ile gidiliyorsa gelirim..."

Son birkaç gündür THY medya mezesi haline geldi. İşletmeye alınan uçak sayısı arttığı halde hostes sayısı az tutulduğu için programda aksamalar yaşanıyor, uçakların zamanında kalkması tehlikeye giriyormuş... "İnceledim, kadro şişikliğine gidilmesin diye böyle bir tercih yapılmış, yanlış olduğu görülünce hızla yeni eleman alınıyor" açıklaması ilgili bakandan geldiğine göre ciddiye alınması gereken bir iddia bu.

Geçen gün, bir yerlerde okuyunca az kalsın oturduğum koltuktan düşecektim: THY'ye yolculara ikramda bulunmak üzere alınmış erkek personelden biri, servis başladığında ekip âmirinin yanına gidip, "Beni bu görevden affedin, yapamam" demiş... Sebep? Sebep, kendisinden içki servisi yapması istenmesi... Meğer, erkek görevli Ak Parti'nin her yere yerleştirdiği türden 'dini bütün biri' imiş ve inançlarına aykırı olduğu için içki servisi yapmayı reddediyormuş... Erkek görevliler arasında kadın eli sıkmaya karşı çıkanlar da varmış...

Uçakla yurtiçi seyahat edenler 'içki servisi' denildiğinde şaşırmış olabilir, ancak bunda şaşırmayı gerektirecek bir yön yok: THY uçaklarında yurtdışı hatlarda herkese, yurtiçinde business uçanlara içki servisi yapılır. Dün de yapılırdı, bugün de bu servis devam ediyor. Hostesler, uçak kalkmadan ellerindeki su, meyve suyu ve şampanya bardakları bulunan tepsiyle uçağın ön bölmesine gelir, tercihi yolcuya bırakır; yurtdışında ise ikram aracının üzerinde her türlü içki bulunur...

Benim gibi bu iddiaya itiraz edebilecek birini baştan caydırmak için, olayın gerçek olduğu hissini güçlendireceği hesabıyla, "İstanbul-Hamburg seferini yapan uçakta" diye adres verenler de çıkıyor... Kusura bakmasınlar, ama ben yine de itiraz edeceğim...

Edeceğim, çünkü bunun doğru olmadığını biliyorum. Bilmemin sebebi, uçaklarda hizmet versin diye alınan personelin ilk uçuşa çıkana kadar titiz bir eğitimden geçtiklerinden haberdar olmam... Uçakta dolaştırdıkları ikram aracıyla eğitim sırasında tanışıyor hostes adayları, servis edecekleri içkiler hakkında geniş bilgi alıyorlar. İçki servisi yapmaya itirazı olan biri, adayı olduğu mesleğin kendisine uygun olmadığına ilk uçuşa çıkmadan hayli zaman önce karar verecek durumdadır.

Sahteliği her bakımdan sırıtan bir yakıştırma bu.

Doktor olmak için Tıp Fakültesi'ne girdiği gün kadavrayla tanışacağını, mezun olduktan sonra erkek-kadın her hastaya bakacağını bilenlere, erkekse "Kadın kadavrasına bakmıyor", kadınsa "Erkek hastaya bakmıyor" bühtanı yakıştırılmıştı geçmişte; şimdi milli havayolumuz THY üzerinden aynı yâve yeniden ısıtılıyor... Kadın eli sıkmayan, içki servisi yapmayan erkek kabin görevlileri... Kadın görevlilerin kılık-kıyafetleri bilinmese, onlar için de "Türbanını çıkartmıyor" filân diyecekler...

Geçen gün, Ankara'yı yıllardır içinden-dışından yaşamış önemli bir siyasî gözlemci, "Bürokrasi iktidarın altından kayıyor" düşüncesini paylaştı benimle. Bu sonuca vardığı gözlemi, Danıştay saldırısı sonrası Kocatepe Camii'ndeki cenaze töreninde yapmış... "Emniyet görevlileri kendilerinden bekleneni yerine getirmiyor, olanı izlemekle yetiniyorlardı" dedi ve ekledi: "28 Şubat'ta bakanının tâlimatını boş ve anlamsız gözlerle dinleyen bürokratlar geldi aklıma... Onların çoğunu kös dinledikleri bakanlar işbaşına getirmişlerdi..."

Durum o kadar vahim midir, bilemem; ancak kötüleme kampanyasına malzeme yarışı olduğunun farkındayım.

Havayolları çok uçan yolcularına yaptıkları miller karşılığı ücretsiz bilet verir. THY'nin de uygulaması bu yönde. Bir seyahat için üç ay önceden millerimi kullanmak istediğimde, "Yer yok, ancak bir misli milinizi feda ederseniz, olur" cevabını aldım. Mil karşılığı verdikleri biletin yurtiçi aktarma saatine göre havaalanında yedi saat beklemem gerekiyordu; "Daha öne alırız, ama 60 Euro ceza öderseniz" denildi. Meğer, normal bilette öngörülmeyen saati öne alma cezası mil biletlerine uygulanıyormuş... O kadar seyahat sonucu kazandığınız mille aldığınız bilete 300 YTL çeşitli masraf da yükleniyor...

Belli ki, THY'nin bir yerlerinde, "Yolcular bizimle fazla seyahat etmesin, başka havayolları ne güne duruyor" düşüncesinde olan birileri var; mil kazanmayı cezalandırılacak bir eylem olarak gören kafa ancak öyle düşünür çünkü...

Hükümetin işi gerçekten zor.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi