Ana Sayfa
Gündem
Politika
Ekonomi
Dünya
Aktüel
Spor
Yazarlar
Televizyon
Sağlık
Son Dakika
657'liler Ailesi
Bilişim
Çalışanın Sesi
Diziler
Düşünce Gündemi
İzdüşüm
Kültür-Sanat
Okur Sözcüsü
Röportaj
Sinema
Yemek
Zamanda Yolculuk
Bize Yazın
Abone Formu
Temsilcilikler
Reklam
Künye
Arşiv

Yeni Şafak'ta Ara

	Tahsin SINAV tsinav@yenisafak.com.tr

"Erkekler günü" yok ta niçin "8 Mart kadınlar günü" var? Biri çıkıp diyebilir ki "babalar günü" var ya, bu bir erkekler günü değil mi? Haydi bunu kabul ettik diyelim, peki "anneler günü" niçin var, ayrıca? Eeeh.. Fazla mugalâtaya gerek yok, canım. Ne demek istiyorsun, bu sorularla? "Kadınlar Günü"ne karşıysan açıkça söyle de bilelim, artık! Diyebilirsiniz. Sıkılmayın sakın! Çünkü ben, "Kadınlar Günü"nün büyük önemine dikkatlerinizi çekmek için bu mugalâtayı yaptım.

Sene 365 gün.. Ve kadın, her gün evde, işte ve bilhassa eğitim ve üretimde üzerine düşen görevleri hakkıyla yaptığı ve her gün için bu övgüyü hak ettiği halde niçin senede bir (1) günü "kadınlar günü" olarak kutluyoruz? Rutin günlerden farklı bir gün olarak bu günü kutlamamız gerekiyor da ondan..

İnsanlığın varoluş sürecindeki temel işlevi bile "Cennet"in annelerin ayağı altında olmasına yetiyorsa, hayatımız boyunca yürüttüğü tüm fonksiyonları itibariyle ve hele evde-işyerinde üretim fonksiyonuna aktif katılımı itibariyle, her övgü, koruma ve kutlamayı hak etmektedir, kadınlarımız. Kadınlarını iyi eğitmiş toplumların belini bükemezsiniz. Çünkü insanı biçimleyen ilk eğitimi her toplumda kadınlar, vermekte; aile eğitimi sürecini izleyen süreçte, okullu eğitiminde de "öğretmen" olarak önemli görevler üstlenmektedir. Toplum bireylerinin eğitiminde bu denli etkin olan kadının kendisini eğitmeyi kale almıyorsanız ve hatta bunda kadınlığı biçimlemek için negatif ayrımcılıklar da yapıyorsanız, vay halinize.. Çünkü siz, bu yön alışla geri kalmayı kolaylaştırmaktan başka bir şey yapmıyorsunuz.

Kadınların toplum içinde yaşadıkları sorunlara şöyle bir göz atacak olursak;

-Kadınlar, değişik şekillerde (dayak, küfür vb) şiddete maruz kalmaktadırlar. Bunu önlemek, toplumumuzun gelişme düzeyini yükseltmekle doğru orantılı olarak mümkün olabilecektir.

-Çalışan kadınlar, bütün ülkelerde işyerlerinde yüksek oranda cinsel tacize uğramaktadır. Bu yapı, kadınlarımızın işgücü piyasasına çıkışını olumsuz etkilemektedir.

-Kadınlar, işgücü olarak istihdamda, erkeklere oranla, bazı olumsuz farklılıklar yaşamaktadırlar. Ücret düzeyi düşüklüğüne, iş güvencesiyle korunmaya çalışılmasına rağmen öncelikle işten çıkarılma ve işsiz kalmaya maruziyet durumları, bu anlamda önemle kaydedilmelidir.

-Kadınlarda eğitim düzeyi yükselmesi kolay olmamaktadır. Toplumsal bir hedef belirlenerek bu hedefe doğru yürümek gerekmektedir.

-Kadınları girişimciliğe özendirecek ve yöneltecek çalışmaların artırılması gerekmektedir. Kadınların gün toplantılarını, yapılacak sosyolojik ve ekonomik analizlerle, girişimcilik kurslarına dönüştürmek için çaba gösterilmelidir.

Kadınların yaşadığı olumsuzluklar, sonuçları itibariyle sadece kadınları etkilememekte; bütün toplum, bu olumsuzluklardan nasibini almaktadır. Öyleyse "Kadınlar Günü"nü yaşanan her günden farklı entellektüel ve pratik etkinliklerle kutlayarak, toplumsal sorunlarımızı azaltmaya gayret göstermeliyiz.

8 Mart 1857 tarihinde New York'ta yaşanan kanlı bir kadın grevini, 1975 yılında Kadınlar Günü'ne dönüştüren Birleşmiş Milletler, cinsiyete dayalı olumlu gelişmeleri ölçümlemeyi amaçlamıştır, kanımca.

Her "kadınlar günü"nde daha iyileşmiş kadın hakları uygulamalarını gerçekleştirmek için gayretli olmalıyız. Mutluluğumuz için bu şart.

Geri dön

Yazdır

Yukarı