T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 23 MART 2006 PERŞEMBE
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

Küresel sistemik kırılma ve "ekonomik tsunami"

Küresel ekonomik kriz ya da "ekonomik tsunami" tartışmaları, ABD öncülüğünde yürütülen müdahaleci senaryolarla birlikte ele alınınca karşımıza bambaşka bir dünya tablosu çıkıyor. Güvenlik ve enerji alanında yaşanan keskin çatışma, Amerikan ekonomisi ile ilgili negatif veriler, dünyanın içinde bulunduğu karamsarlık havasıyla da birleşince, endişe verici yorumlara kulak tıkamak imkansız hale geliyor.

Irak'taki işgal ve iç savaşın ülke sınırlarının çok ötesine ulaşan etkilerini, ABD-İran arasında giderek tırmanan krizin, Irak'la kıyaslanması mümkün olmayan bir kaosa davetiye çıkaracağını dikkate alanlar, yeni emperyal paylaşımın güvenlik ve ekonomi alanında ölçüsüz bir restleşmeye dönüştüğünü de görüyor. Buradan hareketle, önümüzdeki aylarda dünyayı büyük bir krizin beklediği kanaatine ulaşıyorlar. Bir çok siyasi ve ekonomik analiz, rapor, çalışma, yaklaşmakta olan krize yönelik uyarılarla dolu.

Avrupa Birliği için 21. yüzyıla yönelik eğilimleri sorgulayan ve farklı düşünce kuruluşları ile işbirliği içinde olan "The Laboratoire européen d'Anticipation Politique Europe 2020 (LEAP/E2020)" adlı kuruluşun yayınladığı; Europe 2020 Alarm/ Global Systemic Rupture/Iran/USA - Release of global world crisis" adlı çalışma da bunlardan biri ve müthiş karamsar bir tablo sunuluyor.

Amerika'nın ekonomik verileri ve yaklaşan İran krizi merkeze alınarak hazırlanan çalışma, ekonomik, güvenlik ve siyasi açıdan dünyanın büyük bir krize doğru sürüklendiğini öne sürüyor. Mart 2006'nın Soğuk Savaş'ın sona ermesinden sonraki en derin küresel krizin başlangıcı olacağı, 1929'daki ekonomik çöküntünün benzerinin yaşanabileceği, Amerika ve İsrail'in İran'a askeri harekata girişmesi durumunda, kriz ihtimalinin yüzde yüze çıkacağı öngörülüyor.

Öngörülen kriz 7 bölüm halinde inceleniyor: 1- Dolara duyulan güvensizlik. 2- ABD'deki finansal dengesizlik. 3- Petrol/enerji krizi. 4- Amerika'nın liderlik krizi. 5- İslam dünyasının içinde bulunduğu kriz. 6- Küresel iktidar krizi. 7- Avrupa'nın yönetim krizi. Bu yedi krizin, küresel sistemik kırılmaya yol açacağı ve ABD'den Asya'ya kadar etkisini hissettireceği belirtiliyor.

İran krizi, siyasi, ideolojik ve nükleer konuların dışında enerji savaşı ekseninde öne çıkarılıyor. Tahran'ın 20 Mart'ta kuracağını açıkladığı (ancak henüz böyle bir gelişme yok) Petrol Borsası ile dolar-euro savaşının hız kazanacağı, dolara güvenin daha da azalacağı, İran'ın dışında Latin Amerika'dan Ortadoğu'ya ve Asya'ya kadar bazı ülkelerin bu tercihe yönelebileceği ifade ediliyor. Dolar-euro paritesinin 2006 sonunda 1.30'a, 2007'de de 1,70'e yükseleceği öngörülüyor.

Petrol borsası ABD/İsrail-İran krizinde bir kart. Mart sonuna gelinmesine rağmen İran şu ana kadar bu kararını uygulayamadı. Bazı çevreler bunun, casus belli sayılıp saldırı kapısını açacağını belirtiyor. 20 Mart tarihine gelindiğinde, Tahran'la ABD arasında Irak üzerinde görüşme süreci başlatıldı. Son olarak Dini lider Ali Hamaney, "ABD ile görüşebileceklerini" açıkladı. Pazarlık devam ediyor.

Doların dünya genelindeki dolaşımına ilişkin "M3 Monetary Aggregate" raporunun 23 Mart'tan itibaren yayınlanmayacağı duyuruldu. ABD'nin dolar basımını hızlandırdığı, dolardaki güçlü düşüşün Asya, Avrupa ve petrol üreticisi ülkelerin elinde bulunan ABD Hazine bonolarını hızla elden çıkarmalarına yol açacağı öngörülüyor.

İran'a askeri müdahalenin, Irak nedeniyle ciddi güven bunalımı yaşayan ABD'nin kredisini daha da zayıflatacağı, petrol fiyatlarını yükselttiği için de, Çin gibi ülkelerin buna karşı çıkacağı, BM'den karar çıkartılamayacağı, BM dışındaki müdahalenin ise siyasi ve finansal krizlere yol açacağı belirtiliyor.

Aslında problem İran değil, Amerika'nın kendisi. Küresel krizin asıl sebebi ABD'nin ekonomik durumu ve liderlik krizi. Bugün ABD'yi yöneten ve içeride ciddi bir sınavla karşı karşıya olan kadro, küresel krizin temel aktörleri. Bu kadronun yönettiği ABD, dünyayı nasıl bir felakete sürüklüyor? Yarın devam edeceğiz...

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi