T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 1 MAYIS 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Taha KIVANÇ

Bir tutam roman

ABD'den dönecek bir yakınıma "Şu üç kitabı getirir misin?" ricasını ilettiğim gün, bir alış-veriş merkezindeki kitapçıda yeni çıkmış o kitaplarla karşılaşmayayım mı? Üçüyle de... Amerika'da çıkan kitaplar New York'la eşzamanlı İstanbul'da da raflarda yerlerini alıyorlar artık. Vaktiyle ihtiyaç duyulan bir kitabı edinebilmek için nelere katlanmış ben yaştakiler için, bu, hayali zor bir gerçeklik...

Dayanamadım, bir hafta sonra elime geçeceğini bile bile, o kitaplardan birini satın aldım. Michael Connelly'nin 'The Lincoln Lawyer' adlı romanını... "Nihayet bir suçsuzu savunacağım" sevincine kapılan bir ceza avukatının, dâvâ sürerken hayatını altüst edecek bir gerçeği öğrenmesi üzerine oturan bir roman bu. Hem de birkaç kez cinayet işlediğini itiraf eden müvekkilini ele verirse meslekten atılabilecek, beraatını sağlarsa ailesine zarar verebilecek kötücül birini topluma döndürmüş olacaktır. Amerikan yargı sisteminin boşluklarına işaret eden, zekice kurgulanmış, sayfaları çevirmeden duramadığınız romanın yazarı Connelly ile, kendisiyle yapılan bir mülâkatta "En beğendiğim romancı" diye adını anan Bill Clinton sayesinde tanışmıştım...

Pek çok kitabı dilimize de çevrildiği için mâcera ve gerilim romanları sevenlere tavsiye ederim Connelly'i...

Size bir şey diyeyim mi: Bizde de Batı'daki benzerlerinden hiç aşağı kalmayan polisiye ve gerilim roman yazarları var. Her yeni eserini merakla beklediğim, çıkar çıkmaz okuduğum Ahmet Ümit sözgelimi. Bizden ögeler kullanıyor romanlarında, iyi-kötü kahramanları bizim insanlarımız, konular çoğunlukla İstiklal Caddesi çevresinde geçiyor; ancak herhangi bir başka dile çevrildiğinde, o dilden okuyacakların da lezzet alabileceği tatta romanlar yazıyor Ahmet Ümit...

Son romanı Kavim (Doğan Kitapçılık) bir günüm ve bir gecemi aldı, ama helâl olsun. Bizim toplumumuzdan, yanyana yaşadığımız 'aykırı inançlılar' ilk kez bir romanda soluk alıp veriyorlar. Süryanilik, Arap Aleviliği (Nusayrilik), Doğu Hıristiyanlığı, Ortodoksluk konularına dalıp çıkıyor romancı; bu inançları ve sahiplerini bütün doğallıklarıyla romanında kullanıyor. İyi de yapıyor...

Dün, Doğan Hızlan bir dostunun tanıdığı 'Tanpınar okuru taksici' ile tanıştırdı bizleri. Polisler arasında Ahmet Ümit okurları mutlaka vardır. Emniyet câmiasını, hayatın içinden kimlikleriyle ve büyük bir ustalıkla yansıtıyor her romanında çünkü. Kavim'in suçlu avına çıkan üçlüsünün (Komiser Nevzat ve iki yardımcısı) kendi kurumlarının koridorlarında da koşması gerekiyor...

Okuyanı zenginleştiren bir roman Kavim...

Peki, Mehdix'i okudunuz mu? İyi bir şey midir, kötü mü, doğrusu bilmiyorum; bildiğim tek şey şu: Türkiye ile ABD'yi savaşa sürükleyen uluslararası bir komplonun işlendiği, kahramanlarından biri Türk Genelkurmay Başkanı olan, Ayasofya'nın kiliseye dönüştürülmesi talebine Türkiye'nin "Cami olarak ibadete açılacak" tepkisini verdiği konusunu işleyen bir kitabın, bu tür ayrıntıların herbirine duyargaları açık medyamız tarafından henüz keşfedilmemiş olması garabeti...

Düşünün ki, romanın kahramanı olan Türk Genelkurmay Başkanı, hakkında kıyametten hemen önce çıkacağı rivayetleri bulunan Mehdi aslında... Mehdi kimlikli bir Genelkurmay Başkanı... 2020 yılına kurgulanmış olan kitap, Mehdi orduları ile Deccal güçlerinin çatışmasını işliyor... Amerika ve İsrail 'kıyameti erkene çekme' planları için düğmeye basıyorlar, karşılarında 'Mehdix'i buluyorlar...

Turgay Güler'in 'olasılık teorisi' adını verdiği 'Mehdix' kısa süre önce çıktı (Popüler, Tel.: 212- 483 1516; Faks: 212- 483 3055), çıkar çıkmaz birkaç baskı yaptı, okuyanlar "Olur mu dersin?" diye birbirlerine sorup duruyor nicedir, ama bu tür çıkışlara 'alarm' çaldırması beklenenler suskunlar... Bu tür kitaplar 'komplo' keyfi verirler ya, ben de o çizgide bir 'komplo' geliştirmek üzereyim: Yoksa Turgay Güler hassas bir noktaya mı parmak bastı? Sessizlik bu yüzden mi?

Okuyan bir taksi şoförü görünce veya başı örtülü bir kadın felsefî tartışma açınca şaşılıyor ya, ben de benzeri bir şaşkınlığı son Paris gezimde yaşadım: Mesleğinde en iyiler arasında yer alan bir öğretim üyesinin iyi bir roman okuru da olduğunu öğrendiğimde... Bizde akademik çalışma yapanların roman sanatına hayli ters baktıklarına kendimi şartlamışım demek ki... Oysa iyi yazılmış bir roman ile nitelikli bilimsel bir eser arasında akrabalık bağı vardır... Benim tezim şu: Zihni açık, zekâsı yerinde, akıllı bir akademisyen, iyi bir roman okuru ise, mesleğinde de iyidir...

Siz de ister Tanpınar'ın Huzur romanını ister yeni çıkanlardan birini okuyun, pişman olmazsınız...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi