T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 22 MAYIS 2006 PAZARTESİ | ||
|
İnsanlar vücutlarındaki bazı organların görevlerinin farkında olmazlar. Hatta bazı organların zararlı olduğunu zannederler. Çoğu insan ilk bakışta, bademciklerinin ve safra keselerinin oynadığı rolü bilmediğinden, gerekli olmadığı halde bunları ameliyatla aldırırlar. Oysa Allah insan vücudundaki hiçbir organı gereksiz yere yaratmamıştır. Toplumlar da birer canlı gibidir. Teşkilatlanırken gerekli organları kurmak ve bunları çalıştırmak zorundadır.
Demokrasilerde üç önemli organ
Parlamenter demokrasilerin belli başlı üç organı vardır. Parlamento, Komisyonlar ve Siyasi Parti Grupları... Bunlardan siyasi parti grupları, insan vücudundaki böbrek görevini görürler. Böbrekler nasıl, gelen kanı temizleyip tekrar vücuda pompalarlarsa, parti grupları da, komisyonlardan gelen kanun tasarı ve tekliflerini mükemmel hale getirmeye çalışır, ona siyasi partinin politikasını aşılar ve genel kurula gönderir. Son elli yıllık demokrasi tarihimizde, en büyük zaafımız, TBMM'deki siyasi parti gruplarını fonksiyonsuz hale getirmek olmuştur. Daha evvelce de yazdığımız gibi, bu gurupların çalışmasında bazı prensiplerin gözönünde tutulması gerekir. Bunlardan birincisi, bu gruba sadece milletvekili olanların katılabilmesidir. İkincisi, milletvekillerinin serbestçe konuşabilmesi için toplantıların gizli olmasıdır.(*) Üçüncü şart ise, başbakan veya bakanlar ile milletvekillerinin birbirlerini dinlemeleridir.
Fonksiyonsuz gruplar
Süleyman Demirel zamanında parti grubuna milletvekilleri dışında kimse alınmamıştır. Bununla birlikte Süleyman Demirel, bu gruplarda milletvekillerini dinlemek yerine, uzun uzun konuşarak toplantıyı bitirme yöntemini getirmiştir. Turgut Özal grup toplantılarına milletvekili olmayanların da katılması yolunu açmıştır. Turgut Özal'dan sonra iktidara gelen partiler işi daha ileri götürerek grup toplantılarını kahvehane toplantılarından farksız hale getirmişlerdir. Halen TBMM'de siyasi parti grupları bulunan ANAP ve CHP ise bu toplantıları maksadı dışında kullanmak hususunda adeta bir yarışa girmişlerdir: Partilere katılımlar bu toplantılarda yapılır, başkanlara verilen hediyeler bu toplantılarda takdim edilir hale gelmiştir. Öyle ki, siyasi parti grupları, genel başkanı alkışlamakla görevli seyirciler topluluğu haline dönüşmüştür.
Maksat toplantı mı?
AKP'nin son hafta yapılan toplantısında, buna yeni bir unsur daha eklenmiştir: Toplantıya katılanlarla bakanların birlikte şarkı söylemeleri... Bu toplantılar maksadı dışında kullanılır hale gelmiştir. Genel başkanların ve parti yöneticilerinin üzerlerindeki gerilimi atmak ve bir manada da ülke sorunlarından kaçmak için kullanılmaktadır. 1980 müdahalesinden sonra gelen iktidarların çoğu, TBMM grup toplantılarını bu maksatla kullanmışlardır. Toplantıya katılan partililerin alkışları, bakanlar ve yöneticiler için müsekkin bir ilaç yerine geçmektedir. Bu haliyle demokrasimiz, böbreği çalışmayan bir insan vücudu haline gelmiştir. AKP'nin son yaptığı grup toplantısında Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılar ve cumhuriyetin bir savcısının dairesinin önünde iki kişi tarafından parasının gasp edilmesi olaylarından hiç bahsedilmemiştir. Bu olaylardan sorumluluk duyması gerekenler ise AKP grubunda Başbakan'la birlikte alkış tutanlar ve şarkı söyleyenler arasındadır. Ümit ederiz ki, bu kadar önemli olaylardan sonra, TBMM'de bulunan siyasi parti grupları, tekrar fonksiyonel hale getirilir. Hele Danıştay'a yapılan saldırıdan sonra... (*) Gizliliği temin için TBMM'de sağır ve dilsiz memur kadroları mevcuttur.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |