T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
K Ü L T Ü R - S A N A T | 18 MAYIS 2006 PERŞEMBE | ||
|
'Kardeş katli' aslında Fatih imajını katletti
Mustafa Armağan, Kânunnâme'de kardeş katli maddesinin olmadığını söylüyor. Yazar, bunun gibi Fatih'in imajını katleden birçok konuya 'Ufukların Sultanı'nda açıklık getiriyor.
HALE KAPLAN ÖZ
KARDEŞ KATLİ MADDESİ KÂNUNNÂME'DE VAR MIYDI? Fatih'in kendisinden sonraki padişahlara kardeşlerini öldürmeyi emrettiği iddia edilen ünlü Kânunnâme maddesi aynen şöyle: Ve her kimesneye ki evlâdımdan saltanat müyesser ola, karındaşların nizam-ı âlem için katl etmek münasib görülüp esker-i ulemâ dahi tecviz etmiştir. Onunla amil olalar. Mustafa Armağan, Halil İnalcık'ın "Kânunnâme'nin ne tür bir metin olduğu, hangi gayeyle düzenlendiği ve bu kadar hayati önemi haiz bir hukuki belgenin aslının ya da nüshasının neden sırra kadem bastığı gibi hususlar ise henüz karanlıktadır" ifadesini kitabına almış. Armağan, "Eğer İsmail Hami Danişmend'in iddia ettiği gibi bu Kânunnâme bir 'Osmanlı anayasası' ise ulema evladının kaç kuruş cep harçlığı alacağı veya vefat eden şehzadelerin cenazelerinde kimlerin bulunacağı gibi teşrifatla ilgili bir dolu ayrıntının bir anayasa metninde ne aradığı, haklı olarak sorulmalı değil midir?" diye soruyor. Kânunnâme'deki tutarsızlıklar ve kullanılan dil, o dönemde yazılmadığını aslında ispat eder nitelikte. Armağan'a göre kardeş katli maddesi, Fatih'e değil, ya Karamanî Mehmed Paşa'ya ait ya da sonradan gerektikçe yapılan müdahalelerle değiştirilmiş. Kânunnâme'nin yeni bulunan bir müshasında, Hezarfen Hüseyin Efendi'nin Telhîsu'l-Beyân fi Kavânin-i Âli Osmân'ında kardeş katli maddesinin bulunmayışı da bu iddiayı kuvvetlendirmekte. GEMİLERİN KARADAN YÜRÜTÜLMESİ MESELESİ Fetih sırasında gemilerin karadan yürütülmesi meselesi konusunda çok farklı açıklamalar ve tartışmalar yapılır. Bu tartışmalar İstanbul'un fethinin yıldönümünde daha da alevlenir. Gemilerin yürütülüp yürütülmediği eğer yürütüldüyse hangi güzergahın kullanıldığı hep merak konusu olmuştur. Armağan kitabında bu konuya da açıklık getirmeye çalışıyor: "Bu konudaki rivayetler gerçekten de 'muhtelif'tir. Birbirini tamamen tutan iki anlatı bulmak neredeyse imkansızdır. Gemilerin hangi güzergahtan çekildiği, ayrı bir sorundur. Nasıl çekildiği de... Yalnız şu noktada tam bir ittifak hasıl oludğu görülmektedir: Gemiler karadan yürütülmüştür." Armağan buna delil olarak kuşatma sırasında sırasında Konstantinopolis surları içinde bulunan Nicolo Barbaro adlı Venedikli'nin tutuğu günlüğüne düştüğü satırları sunuyor: Bu alçak insanların yaptığı gibi karadan gemi yürütme işi dünyada görülmüş şey değildi. (Konstantiniyye Muhasarası Ruznamesi 1453) Drakula ile aynı odada ders gördü Armağan kitabı yazarken Fatih gibi düşün-meye, onun yalnızlığını hissetmeye çalıştığını da belirtiyor. Fatih'i ve dönemini değerlendirirken içinde bulunduğu çağın açmazlarına değiniyor, madalyonun öbür yüzünü asla ihmal etmiyor. Bunu yaparken objektif olabilmek onun en önemli amacı. İşte Fatih'in yaşadığı dönemden bir kesit, bu çelişkili çağı anlamamıza belki biraz faydası olacak: "Fatih böylesine yaman çelişkileri olan bir çağda yaşıyordu işte. En kıyıcı savaşlar ile en nazenin kültürel ürünler aynı çağın tenceresinde fokurduyordu. Geleceğin kara gözlü zalimi Drakula ile aynı odada ders gören de kendisiydi, centilmen ressam Bellini'ye o ölümsüz pozu veren de..." Armağan bu kitabın bir arzudan; her neslin kendi tarihini yeniden yazması arzusundan doğduğunu söylüyor. O'na göre Ufukların Sultanı: Fatih Sultan Mehmed, Necip Fazıl'ın değişiyle, tarihimizi örümceklerin değil, şimşeklerin çevirdiği bir zaman dilimine ve o zamanın damarlarına kan pompalamış 'havada donan şimşek'ine yöneltilmiş bir el feneri. Kurtlarla dans Mustafa Armağan'ın bir başka Osmanlı padişahı hakkında, farklı bir yayınevi tarafından yakın dönemde yeni bir kitabı daha yayınlandı. Ufuk Kitap tarafından yayınlanan 'Abdülhamid'in Kurtlarla Dansı' isimli kitapta, Sultan II. Abdülhamid'i kişisel özelliklerinden başlayarak, siyasi ve enteletüel kimliğine, Vatikan'dan Çin'e kadar yürüttüğü dış ilişkilerine, Mehmet Akif ve Bediüzzaman Said Nursi'nin Abdülhamid hakkındaki yorumlarına yer veriliyor.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |