T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 22 MAYIS 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Koray DÜZGÖREN

Önce çeteleri ortaya çıkartmak için mutabakat

Şimdi, "farketmez" demeye başladılar. "Danıştay'a yapılan saldırı 'derin' odaklar tarafından yönlendiren bir çete tarafından düzenlenmiş olsa da ferketmez"

"Yine de sorumlu Danıştay'ı eleştiren ve ortamı geren Başbakan'dır".

"AKP'nin laiklik karşıtı her eylemi, her açıklaması Cumhuriyet için bir tehdittir."

" Bu nedenle AKP bu memleketi yönetemez. Erken seçim gereklidir ve Cumhurbaşkanı'nı da yeni Meclis seçmelidir."

Hatta, hükümetin bu talepler konusunda uzlaşmacı tavır sergilememesi durumunda, başka 'olaylar'ın sökün edeceğini de alenen söylüyorlar.

O nedenle 17 Mayıs saldırısı vesilesiyle oluşturulan antidemokratik, militarist, zehirli atmosferi desteklemeye devam ediyorlar. 28 Şubatçı takımın başında olduğu medya yine o günlerdeki gibi tetikçi rolünde. Bazıları, cenaze töreninde ortaya çıkan militarist, faşizan görüntülerden rahatsız olup politikacılara yapılan saldırıları tesvip etmediğini söylemek zorunda kalmış.

Bazıları ise kendisini bu töhmetten kurtarmaya çalışıyor olsa da yine aynı şeyleri tekrarlıyor:

"Sivil politikacılara lanet, askerlere alkış"

Sonra dönüp kendilerinin cevapladığı şu soruyu soruyorlar: "Memleketin bu hale gelmesinin sorumlusu kim?" "Elbette siviller; kim olacak?"

Yani, 28 Şubat muhabbeti aynen devam. Kafalar bir milim değişmiş değil.

Peki, bu ortamda, memleketin çeteleşmesinde, kanunların herkese eşit uygulanamamasında, Türkiye'nin hâlâ bir yasaklar ülkesi olmasında, askerin siyasi hayata hâlâ bu kadar açıkça müdahaleye devam etmesinde kimin kabahati var?

Şemdinli olayı patladığında, "Bu Susurluk'tan bile önemli' diyenler ne kadar da haklı çıktı. Geçen altı ay içinde, Silahlı Kuvvetler içindeki bir çetenin suçüstü yakalanması ile ortaya çıkan o olaydan bu yana ne kadar çok şey değişti, bir düşünün. Kimileri o zaman iyimser yaklaşarak, "Silahlı Kuvvetler kendi içindeki çeteleşmeyi çözmek istiyor" yorumunu yaptı. Şemdinli iddianamesinde çeteleşme ile ilgili yaklaşımlara baktığımızda bu yorumlara hak verdik.

Peki sonra? Sonrasını hep birlikte yaşadık.

Genelkurmay, General Yaşar Büyükanıt hakkında soruşturmaya izin vermedi. Üstelik de bu iddianameyi hazırlayan savcı başta olmak üzere, Silahlı Kuvvetler'de çete olduğu imasında bulanan her kamu görevlisi neredeyse 'hain' ilan edildi. Emniyet İstihbarat Daire Başkanı görevden alındı. Savcı meslekten çıkartıldı.

Bu arada başka çeteler yakalanıyor ve hemen her çetenin içinde çeşitli rütbelerde bir ya da daha fazla muvazzaf ya da emekli asker olduğu görülüyordu.

Bunların da 'Özel Kuvvetler Komutanlığı' adlı bir legal askeri birlikte irtibatlı oldukları anlaşılıyordu.

En son Sauna Çetesi'nde bunu gördük. Danıştay baskını nedeniyle ortaya çıkartıldığı söylenen çetenin kilit adamı olarak da böyle bir eski Silahlı Kuvvetler mensubu (çok ilginçtir yaralı olarak) yakalandı.

Bu konularda Genelkurmay Başkanlığı ne yapıyor, meseleyi soruşturuyor mu, tabii biz bilemeyiz. Ama bildiğimiz birşey var: Genelkurmay Şemdinli Çetesi meselesini soruşturmak istemedi.

Tıpkı Susurluk dönemindeki gibi oldu.

O zaman Susurluk meselesinde askerin rolü de belki gündeme gelebilecekti. Mehmet Ağar'ın dediği gibi, "Belki Susurluk'la ilgili emirlerin askerlerden çıkıp çıkmadığı" da sorgulanabilecekti. Ama olmadı. 28 Şubat darbesi herşeyi unutturdu.

Danıştay yargıcının cenazesinde camiye dolan kalabalıklar sivil politikacıları lanetler, askerleri alkışlarken yine ayni şeyi düşündüm. Şemdini Çetesi de ne kadar çabuk unutturuldu. (Bunda hükümetin de sorumluluğu var.) Şimdi sivil siyasetin alternatifi olarak askerlere alkış tutuluyor. Genelkurmay Başkanı ise çeteleri soruşturmak yerine tepkinin daim olmasını diliyor.

28 Şubat'ta bedeller ödemek pahasına anti demokratik koroya katılmadım. Şimdi de katılacak değilim. Ama şuna inanıyorum: Türkiye'nin türbandan önce çetelerı ortaya çıkartmak için bir mutabakata ihtiyacı var.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi