T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 22 MAYIS 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Yurt Haberler
  Son Dakika
 
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

CSI: NY

O nasıl bir emekli yüzbaşıdır ki intihar etmek istediğinde ölmeyi beceremiyor? "İntihar teşebbüsü" olarak kabul edilmesi (ya da edilmemesi) kendi ifadesinden.

Bir meczupla aynı kefeye konmayı gururuna, şerefine yediremediğini söylüyor intihar sebebi olarak.

Polis o açıklamaya inanmamış.

Polis değilim ama ben de inanmadım.

*

Eğer bıçağı onun kalbine saplayan el başka birininse...

Danıştay saldırısından sonra silahıyla ve gazete kupürleriyle birlikte yakalanan avukatla bir bağlantısı bulunuyorsa...

Yani karanlık ilişkiler söz konusuysa...

Ortada bir çete varsa...

Olayların perde arkasının açığa çıkmaması için, emekli yüzbaşının ortadan kaldırılmasına karar verildiyse...

Yüzbaşıyı birisi öldürmek için harekete geçtiyse...

Bıçağı saplayan kişi, niye bir hamle ile yetinsin?

O nasıl bir çetedir ki hedefini öldüremiyor, yaralı bırakıyor?

Karşısındaki kişi kalbine bıçak saplamaya çalışırken, bizim albay lakaplı yüzbaşının eli kolu armut mu topluyordu?

Velhasıl, bu işler ince işler.

İnce ama bu defa icraat biraz kalın oldu.

*

Tetikçi avukat Alparslan Arslan'ın telefon kayıtları incelenince, emekli yüzbaşı ile görüştüğü tespit edilmiş.

Saldırının olduğu gün, eski yüzbaşı Muzaffer Tekin evinden ayrılmış. Komşularına Çanakkale Şehitliği'ne gittiğini söyleyerek Çavuşbaşı'na gitmiş.

Avukatı tanıdığını, fakat azmettiren kişi olmadığını söylüyor. Tanımam diyecek hali yok, kayıtlar ortada.

*

İntihar etmek isteyen biri, niye kendi evinden çıkıp eski bir arkadaşının evine gitsin?

Evindeki halıyı çok mu seviyordu?

Giderken komşularına niye yalan söylesin?

Çevresinde albay olarak tanındığına göre, yüzbaşılıktan atılmasını da gururuna yedirememiş anlaşılan.

Evin durumu ve içeride bulunan yayınlara bakınca, ister istemez "Komplo Teorisi" filmini hatırlıyoruz. Hani neredeyse, terk ederken evi ateşe vermeyişine şaşacağız.

*

Beykoz Çavuşbaşı'ndaki ev emekli başçavuş Mahmut Öztürk'e ait. Başçavuş sabah ekmek almaya çıkmış, döndüğünde eski komutanını kalbinde bir bıçakla bulmuş.

İlk müdahale evde yapılmış. Saat 13'te (aradan üç saat geçtikten sonra) yakındaki dispansere götürmüş. Başçavuş dispanserden sonra evine dönmüş. Niye?

Yaralı haldeki komutanı 'devralan' iki kişi, onu hastane hastane dolaştırmışlar.

Gülhane Askerî Hastanesi kabul etmeyince, bıçaklanma üzerinden dört buçuk saat geçtikten sonra Acıbadem'e götürülmüş.

Ancak yaralıyı bırakıp ortadan kaybolmuşlar onlar herkimse.

İntihar teşebbüsünde bulunan komutanını insan ortada bırakıp kaybolur mu?

*

Yüzbaşının çoluk çocuğu bu olan biten sırasında nerededir, hastaneye niye ziyarete gelmezler, o da ayrıca meraka değer.

Başçavuş sonradan hastaneye gitmiş fakat etrafın sarılı olduğunu görünce, bir dondurmacıda beklemeye başlamış.

Acaba beklerken dondurma yedi mi? Karışık mıydı, sade miydi dondurma?

Benim tahminim kesinlikle dondurma yemiş, su içmiştir ve karışık tercih etmiştir.

Çünkü olaylar fazlasıyla karışık.

Orada sade dondurma gitmez; uyumsuz kaçar.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi