T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 10 NİSAN 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Son Dakika
 
 
  657'liler Ailesi
  Ankara'da Şafak
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Cevdet AKÇALI

Ülke alt yapısındaki sakatlıklar

KANUN ÇIKARMAK VEYA KOMİSYON KURMAK
Türkiye'nin, meseleleri çözmek için alışılmış bir uygulaması vardır: Yeni bir kanun çıkarmak veya bir komisyon kurmak. Çıkardığımız kanunun uygulanıp uygulanmayacağını veya kurduğumuz komisyonun çalışıp çalışmayacağını hiç düşünmeyiz. Ülkemizin sosyal alt yapısı o kadar bozulmuştur ki, kanun çıkarmanın, komisyon kurmanın hiçbir yararı yoktur.

Mesela bir trafik kazasında ölüm ve yaralanma yoksa iki tarafın sigorta poliçe numaralarını karşılıklı olarak bildirmeleri yeterli olmalıdır. Ancak ülkemizde, kaza yapan taraflar, ellerinde krikolarla birbirine saldırırlar. Polis gelip zabıt tutmadan kaza yerinden ayrılamazsınız. Polis geldiği zaman sizi alkol muayenesine gönderir. Alkol muayenesi için belli bir hastanenin, belli bir kliniğine girmek zorunda kalırsınız.

Kazada yaralanma olmuşsa, yapmanız gereken şey, yaralıyı en yakın hastaneye götürmektir. Ancak, kazadan sonra oradan kaçmazsanız, yaralının yakınları veya yoldan geçenler sizi linç etmeye kalkarlar.

KANUNSUZ CEZALAR
Türkiye'de birçok kimse, kanunların verdiği cezadan korkmaz. Ancak, kanunlarda yazılı olmadığı halde, polisin, idarenin ve hatta başka vatandaşların uyguladığı cezalar vardır ki, asıl önemsenmesi gereken hususlar bunlardır. Devletin görevlerinden birisi, vatandaşlarını, kanunda yazılı olmadığı halde çektikleri cezadan korumak olmalıdır.

Bir hırsızı tutuklayabilir, mahkûm olmuşsa cezaevine koyabilirsiniz. Fakat ona tokat atmaya hakkınız olmamak gerekir. Bir idam mahkûmunu asabilirsiniz. Ancak onun yüzüne tüküremezsiniz.

Birçok kimse, mahkemeye çıkmaktan korkmaz. Fakat mahkemeye götüren polisin tutumundan, adliye koridorlarında gördüklerinden ve hatta davaya bakan hâkimin davranışlarından korkar.

Ülkemizde devletin baba olduğu söylenir. Ancak, devlet babanın gölgesi o kadar ağır hale gelmiştir ki, asıl sıkıntımız buradan kaynaklanmaktadır.

Batı kamuoyu bu durumun farkındadır. Bu sebeple ki bize, "uygulamayı görelim" diye dayatmaktadır. Biz ise uygulama deyince, sadece hâkimlerin kararını anlamaktayız. Bu kararların kanuna uygun ve adil olup olmadığına dikkat ederiz. Asıl sorun, hâkim tarafından karar verilinceye kadar geçen süredeki uygulamada yatmaktadır.

Türkiye'de kanunlarda yazılı cezalar pek uygulanmaz ve hatta uygulanamaz. Ancak kanunlarda yazılı olmadığı halde uygulanan nice cezalar vardır ki, demokrasimizin asıl kamburu buradadır. Uygulama deyince sadece devletin ve onun kurumlarının değil, medyanın, vatandaşın davranışları da bunun içine girmektedir.

Şahit olduğum bazı hukuk içi veya hukuk dışı davranışları başlarından geçmemiş kimselere anlattığım zaman muhataplarımın çoğu inanmıyor ve yalan söylediğimi zannediyor. Oysa inkâr etmekle gerçek değişmiyor ki...

Bu gün, devlet yetkililerinin söyleyeceği bir savunma vardır: Biz kimseyi korkutmuyoruz... Bir kimsenin korku duyması için mutlaka bir korkutanın olması gerekmez. Bu korku, çocukluğumuzdan beri kafamızda oluşmuş bir jandarma, polis veya zabıta memuru imajından ileri gelmektedir. Bu imajı düzeltmeden, yaptığımız ve yapmak istediğimiz reformlar havada kalacaktır.

İlk defa milletvekili seçildiğim zaman, bilge bir vatandaşımız bana şunu söylemişti:

"Milletvekilim sizin işiniz çok zor... Çünkü bu ülkede 450 kişi kanun yapar milyonlarca kişi, kanuna karşı hile düşünür. Elbet de milyonların aklı, 450 kişiden daha üstündür."

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi