T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 10 NİSAN 2006 PAZARTESİ | ||
|
Bursa'da, şair Metin Güven'in editörlüğünde ikinci sayısına ulaşan kırk beş günlük edebiyat/kültür dergisi "Onaltıkırkbeş"in ilk sayfasındaki "Yaşasın deliler, yaşasın şairler!" başlıklı yazı ilginç geldi bana. Neticede dergi; bir ideal, bir özlem, bir özveri, hayata bakışta farklı bir algılayış meselesi. Her dergi çabası değerlidir, özeldir hiç kuşkusuz. 'Derdi olan' bir değerlilikten söz ettiğimi ayrıca ifadeye gerek yok sanırım. Bu bağlamda, Metin Güven'in yıllar sonra bir dergide sorumluluk alması 'bu derdin' hiç azalmadığının yeni bir göstergesi olsa gerektir. 18 sayfa, küçük boy, kapaksız bir dergi "Onaltıkırkbeş".. Pratikte, amatör bir rûhun sesi olmayı hedefliyor, diyebiliriz. Metin Güven'in yazması önemli. Yalnız onun yazmasını teminen bile çıkabilir bu dergi! Ayrıca yeni imzalar da kazandırabilir edebiyat dünyasına. Bursa'da çıkmakta olan bir başka dergi Akatalpa (veya Akapalta veya Balta... her ne ise işte.. Evet, yazım hatası olabilir, çünkü isim olarak insana eziyet veren bir yazılışı ve okunuşu var bu derginin!) gibi dizayn edilmesi, bence format olarak en büyük handikapı. Teknolojinin bu kadar geliştiği, köyde çıkan bir derginin bile bilgisayar marifetiyle 'havalı' olduğu bir ortamda, görsel tasarımı Bursa'da yapılan bir derginin 'başka bir format'ta çıkarılıp türdeşlerinden ziyade kendisine benzemesi umulur(du) elbette.. Neyse, kendi bilecekleri iş.. Gelelim söz konusu yazıya. Şöyle diyor Metin Güven: " (...) Bundan yaklaşık yirmibeş yıl önce yazdığım bir şiirde "hayatın eğlenceli sırlarını" arıyordum. İnanın yine aynı yerdeyim. Hayat artık daha zenginleşti, cilveli bir görünüm kazandı. Ve belki de bu nedenle olacak; "yaşam" eskiye göre daha cazip hale geldi. İşte sorun da burada! Kimler hayata kumanda edecekler? Paranın cellatları mı, yoksa kurbanları mı? Ben ve bizler mazlumdan yanayız... Mazlumlardan ve hayatın dışına itilen yığınlardan yani. Andre Breton "Delilerin gizlerini öğrenmek için hayatımı verirdim, kılı kırk yaran namusları vardır onların" diyor. İşte bizi bekleyen seçenek de budur: Delirmek! Yani sınırsız ve sonsuz bir etiğin bileşenleri olmak. Ve iyi şair olmak; bunun için uğraş vermek. Ancak şairlerin, doğadaki nesnelerin yerlerini değiştirme hakları vardır! Ve şunu hiç unutmayalım; insan aklının kavradığı tek şey gerçek değildir, aynı zamanda düşlerdir, hülyadır. Şair mi olmak istiyoruz: O zaman lütfen düşlerimize "serbest dolaşım hakkı" verelim. Gerçek özgürlük orada, o yolculukta. Endişeler de bizi ürkütmesin, tam tersine onlar bizim sevinç kaynaklarımız olsun.. Bu arada altını çizmekte fayda var. Bizim "onaltıkırkbeş" olarak hasta ve aptallarla işimiz yok. Ama delilik; yani cesaret, yani üretkenlik bizi çok ama çok ilgilendiriyor. İşte tam da bu nedenle diyoruz ki: Yaşasın deliler Yaşasın şairler!" Bendeniz susuyorum. "Onaltıkırkbeş"in irtibat telefonunu vermekte iktifa ediyorum: (0224) 222 66 11
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |