T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 2 OCAK 2006 PAZARTESİ | ||
Elbet farkındasınız, gazete köşelerini dolduran emekli büyükelçiler ve hipodrom tahmincileri de dahil olmak üzere bütün kalem erbabı, 2006 yılı beklentilerini yazıyor. Onlarla aynı şeyi yapmamı benden herhalde beklemezsiniz. Nasıl en kral 2005 muhabbetini bu köşeye taşıdıysam, şimdi en tuhaf 2006 yazısını da ben yazacağım. Tabii farkımı da ortaya koyacağım; herkesler gibi 2006 yılından ne beklediğimi değil, 2006 yılının benden ne beklediğini anlatacağım. Sakın bunun sizleri neden ilgilendirmesi gerektiğini filan sormayın. Ne yani, bir yazarın lüzumsuz hayat teferruatının toplumsal ilgiye mazhar olması için yazarın ille de gamzeli mi olması lazım? İyi o zaman, yukarıdaki fotoğrafta görünmese de benim de gamzelerim var, bunu ispat edebilirim. Oturup okuyun, sizi ilgilendirmiyorsa unutursunuz gider. İlgilendiriyorsa yine unutursunuz, yine gider. Köşe yazılarının tabiatı budur. Bundan beş sene önce 2 Ocak günü ne yazdığını muhtemelen Çetin Altan bile hatırlamıyordur. Üstelik o çıkarıp tekrar tekrar Türk toplumunun faydasına sunmak için onları bir köşede özenli bir şekilde istif ediyor. Ben o kadar düzenli tertipli bir yazar değilim, bugün okudunuz okudunuz, çok isteseniz bile yirmi otuz yıl sonra sizin için bulup tekrar yayınlayamam. Öncelikle 2006 yılının benim 12 aylık yakın geleceğimle ilgili hislerinin oldukça karmaşık olduğunu zannediyorum. Zannediyorum diyorum, çünkü bir yılın benim hakkımda ne düşündüğünü bilemem, bunu ancak tahmin edebilirim. Bu sebeple bundan sonraki cümlelerin başına ben eklememişsem, sizler mutlaka birer "muhtemelen" ibaresi ekleyiniz. Muhtemelen, yakın geçmişimdeki diğer yıllar gibi 2006 da 12 aylık ömrü boyunca benim artık eskimekte olan hayat rutinimde ne zaman gürültülü bir kırılma yaşayacağımın tedirginliği içinde olacak. Bense bu yaştan sonra öyle esaslı bir kırılma yaşamayacağımı biliyorum. Bir gün aniden saçımın kalan son tellerini sola taramaya ya da işime helikopterle gitmeye karar verecek filan değilim. Aynı metroyu, aynı otobüsü, aynı yolu kullanmaya devam edeceğim. Muhtemelen aynı işi de... Ancak zaman zaman küçük sıra dışı hadiselere sebebiyet verebilirim. Mesela metroda karşımda oturmakta olan adamın pardösüsünün sallanmakta ve dikkatimi dağıtmakta olan düğmesini kalkıp bir çekişte koparabilirim. Ya da küçük bir dirsek darbesiyle yanımda kitap piyasasının son hitlerinden birini okumakta olan genç kızın kitabını düşürebilirim. Sonra okuduğu yeri kaybetmiş bir genç kızın yüz ifadesini hafızama kaydedebilirim. Bunların sadistçe bir gidişatın habercisi olan hareketler olduğunu biliyorum. 2006'da bunu bilsin, benden bu yıl irili ufaklı sadistlikler beklenebilir. Çünkü bu memlekette artık testlere içimi bir parça ferahlatan o güzelim "hiçbiri" şıklarını bile koymuyorlar! Bunun dışında 2006 yılı benden her Türk vatandaşından beklediği şeyleri bekliyordur. Bol politik tartışma, bol manken muhabbeti, bol dizi geyiği, bol komplo teorisi, vs... Harbiden benden bunları bekliyorsa 2006'ya acırım. Çünkü çok bekler. Benim bu yıl bütün amacım sessiz ve derinden seyreden bir istatistik anarşisti olmaktır. Adı üstünde olmayan bir "hiçbiri" şıkkı olarak en ortalık yerlerde dolaşacağım. İster daire şeklinde, ister sütun şeklinde hazırlanmış olsunlar toplumsal manzarayı aksettirme iddiasındaki bütün grafiklerin huzurunu fena halde kaçıracağım. Hele aranızdan birileri bana katılır, istatistik anarşizmi davamı bir parça yaygınlaştırmama yardım ederse, o zaman bütün grafiklerden "görüş belirtmeyenler", "dillerini çıkartanlar", "omuz silkenler" gibi enteresan toplumsal paylar bile kopartabiliriz. O zaman ikibinlerin ilk mor yılı da 2006 olur!
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Dizi | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |