T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 2 OCAK 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

'İstikrar' ama nasıl?

Besbelli ki TÜSİAD toplantısında Ömer Sabancı'nın dile getirdiği "seçim barajının düşürülmesi" yönündeki talebin gerçekleşme ihtimali sıfırdır. Söz konusu talebe sadece Başbakan değil, CHP Genel Başkanı da vakit geçirmeksizin karşı çıkmıştır. Meclis'te başkasının sözü de geçmediğine göre, üzerinde yıllardır yazılıp çizilen bu haklı davanın kazanılması umudu bir başka bahara kalmıştır. Hiç şüphe yok ki, bu karşı çıkışlar içinde insanı en fazla hayrete düşüren Baykal'ın geliştirdiği argümanlardır. Ne talihsiz bir ülke burası böyle... Kendisine "sosyal demokrat" kimlik biçmiş bir parti, seçimlerden bir kere daha ikinci parti olarak çıkma umudunu bu sefer de "etnik korku"nun kurcalanmasına bağlamaktadır. Anlaşılan o ki CHP "iktidar" olma umudunu çoktan yitirmiş olsa da "anamuhalefet" olmanın keyfini sürdürmek niyetindedir.

Başbakan, TÜSİAD toplantısından yükselen talebe ilişkin şöyle diyordu: "1987 yılından bu yana bu talebi neden gündeme getirmediniz?" Bu açıklama üzerine gazeteler boş durmadı tabii ki. Hemen ertesi gün, artık aramızda olmayan Bülent Tanör'ün TUSİAD için hazırladığı "Türkiye'de Demokratikleşme Perspektifleri" başlıklı raporda yer alan barajın yüzde 5'e indirilmesi gerektiğinin vurgulandığı satırlar ortaya çıkarıldı. İsterseniz bu "hatırlatma" çabasına bugün ben de bir ilave yapalım: TÜSİAD'ın elinde özellikle seçim sistemine ilişkin hazırlanmış iki değerli "rapor" daha bulunuyor. Prof. Seyfettin Gürsel, Erhan Bozdağ'ın da yardımlarını alarak bu konuda iki önemli rapor hazırlamıştı TÜSİAD için. Gürsel'in sadece seçim sistemini konu alan bu raporları -benim bildiğimi kadarıyla- ülkede bu konuda ortaya konmuş en yetkin çalışmalardır. Okunduğunda görülecektir ki bu iki rapor, değerli bir iktisatçı olan Gürsel'in bayağı zamanını almıştır.

Seyfettin Gürsel bu çalışmalarında ortaya koyduğu tespit ve geliştirdiği "simülasyon modelleri"nden Vatan'daki köşesinde de birkaç kere söz etti. Gerçekten de okunması ve üzerinde düşünülmesi gereken çalışmalardır bunlar. Meseleyi-tartışmayı sadece "yüksek baraj"la sınırlamayan, hiçbir partiyi kayırmayan, "yönetim istikrarı"nın önemini unutmayan bir çabanın ürünüdür bunlar. Bakın ikinci raporunun bir yerinde ne deniyor:

"Amacımız tüm partilere karşı tarafsız kalmak, yönetim istikrarını öncelikle amaç edinen ama aynı zamanda ülke genelinde belirli bir oy gücüne sahip nispeten küçük partilerin de parlamentoda temsil edilebilecekleri bir seçim sistemi tasarlamaktır."

Görüyorsunuz; aşağı yukarı ortaya atılan bütün meşru taleplere cevap vermeye çalışan bir arayış ve çalışma.

www.tusiad.org sitesinin "Raporlar" bölümünden ulaşilabilecek olan "Siyasal istikrar ve iki turlu dar bölge seçim sistemi" (1998) ve "Karma seçim sistemi ve siyasi istikrar" başlıklı bu raporlardan ve Gürsel'in Vatan'da konuya ilişkin yayımladığı yazılardan derlediğim bazı tespit ve önerileri aktarmak istiyorum. Bugün Gürsel'in 3 Kasım seçimleri sonrasında yaptığı şu genel değerlendirmeyi aktarmakla yetinelim:

"3 Kasım seçimleri temsili demokrasinin evrensel ilkeleri ile kesinlikle bağdaşmayan bir şekilde düşük bir oy oranı ile birinci partiyi büyük çoğunlukla tek başına iktidar yaparken, seçmenlerin yüzde 46'sını parlamentoda temsilden yoksun bıraktı. Gerçi sistem 'imal edilmiş' (manufactured) bir tek parti iktidarı yaratarak istikrara olumlu katkıda bulundu ama bu sonucu temsil adaletine çok ağır bir bedel ödeterek gerçekleştirdi."

Devamı yarınki yazıda...

Not: Maraş / Göksun'daki okulunda bir kütüphane oluşturmak için çırpınan R. Ekrem Erdoğan, "Sizin tek bir sözünüzle bize koliler dolusu kitap gönderecek nice insanlar var" diyor fazla "iyimser" bulduğum mektubunda! Ben onun kadar iyimser değilim ama yine de -ne olur ne olmaz diyerek- telefon numarasını bildirmek isterim: 0505 373 56 13.


Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi