T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 9 OCAK 2006 PAZARTESİ
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Cevdet AKÇALI

Başarıların üzerindeki gölgeler

Siyasi iktidarlar, başarıları ile seçim kazandıklarına inanırlar. Oysa seçmenlerin çoğu, oylarını iktidarların başarılarına göre değil de, başarısızlıklarına göre kullanırlar.

Bu gün AKP iktidarı yaptıklarından iki şeyi ortaya çıkararak başarılı olduklarını ispat etmeye çalışmaktadır. Bunlardan birincisi enflasyonun tek haneli rakama indirilmesi ve ikincisi Avrupa Birliğiyle müzakerelerin başlaması için tarih alınması.

Türk ekonomisi üzerinde uzman kişiler, ekonomik bir krizin olmayacağı kanaatindedirler. Ancak Avrupa Birliği'nden tarih almak için reform adı altında alınan kararların ve çıkarılan kanunların üyelik yolunda ilerleme anlamına gelmediğini ve hatta bunların AKP'nin başarılarını gölgeleyeceğini düşünenler çoktur. Orhan Pamuk olayı, bu iddiayı doğrulayacak ilk işarettir.

Orhan Pamuk olayının esası şudur: TBMM tarafından reform yapıldığı iddiasıyla Yeni Türk Ceza Kanunu kabul edilmiştir. Bu kanundaki bir çok maddenin demokratik kıstaslara aykırı olduğu defalarca yazılmış ve söylenmiştir. Bu söylemlerin doğru olduğu Orhan Pamuk hakkında yapılan kovuşturmayla gündeme gelmiştir. YTCK. 301. maddesinde tarif edilen bir şuç vardır. Bu suçu kim işlerse işlesin, cumhuriyet savcılarının ve Türk hâkimlerinin görevi, onu uygulamaktır.

Yargı bağımsızlığı, hâkim ve savcılar üzerindeki baskıların, telkinlerin yapılmamasını gerektirir. Devlet organlarının ve basının bu tip baskılar yapmaması gerektiği gibi, yapılacak baskıları da önlemek zorundadır. Oysa Orhan Pamuk konusunda Türk hükümeti gerekli duyarlılığı gösterememiş ve bilakis kendi davranışlarıyla yargıya yön vermeye çalışmıştır. Adeta bu kanunu çıkardığı için Avrupa Birliği'nden özür diler hale gelmiştir.

Bu davaya gözlemci sıfatıyla katıldığını iddia eden yabancı kuruluşlar ve milletvekilleri Türk mahkemeleri üzerinde terör yaratmak istemişlerdir. Millet olarak en büyük hatamız, basınımızla, hükümetimizle bu baskılara karşı çıkmamamız olmuştur. Hükümet bu müdahalelere karşı çıkmadığı gibi kendi içinde de görüş ayrılığına düşmüştür. Daha önce yazmış olduğumuz bir makalede şu suali sormuştuk: "İsviçre'deki hâkim, insan haklarına aykırı olarak çıkarılmış bile olsa kanunu uygulamaktan çekinmiyor. Acaba biz, bu Ceza Kanunu'nda ön görülen suçu işleyenler hakkında bu kanunu uygulayabilecek miyiz?

Ceza Kanunu daha TBMM'de tartışılmaya başlamadan, "Bu Bir Ceza Kanunu mu, Eza Kanunu mu" diye bir makale yazmıştık. O zaman Orhan Pamuk davasında olduğu gibi olayların yaşanacağına işaret etmiştik. Hükümet bu kanunu bir reform olarak takdim ettiği zaman aynen şunları söylemiştik: Bazı acemi ressamlar, at resmi çizmek isterler. Çizdikleri resim ata benzemediği için altına, "bu bir at resmidir" yazarlar. Bu Ceza Kanunu'na "reform kanunu" denilmesi aynen ona benziyor." Adalet Bakanımızın "benzer maddeler Avrupa'da da var" sözü doğrudur. Zira o ülkelerin çoğunda da, Almanya'da "Yahudi soykırımı olmamıştır", Fransa ve başka Avrupa ülkelerinde "Ermeni soykırımı olmamıştır" diyenleri cezalandıracak maddeler mevcuttur. Bu kanunların demokratik platformda savunulması güçtür. Ancak bizden onların farkı şudur: Oradaki hâkimler bu maddeleri uygularken, kimse hâkim üzerinde baskı uygulamayı düşünmemektedir.

Avusturya'da, Musevi soykırımı olmadı demenin suç olduğuna dair bir kanun vardır. Tanınmış bir tarihçi olan İrving, böyle bir soykırım olmadı dediği için aylardır hapiste yatıyor. Kimse bu davadan dolayı Avusturya'ya müdahale etmiyor. İsviçre mahkemelerinde, verdiği bir konferansta "Türkler Ermeni soykırımı yapmamıştır" dediği için açılan davaya, hiçbir Avrupalı parlamenter müdahaleyi düşünmemiştir. Sayın Adalet Bakanımız AB yetkililerinin tepkilerine cevap olarak şunları söylüyor: "Siz istediniz biz de kabul ettik. Bugün neden şikâyet ediyorsunuz."

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi