T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 17 OCAK 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Ali BAYRAMOĞLU

Gladyo ve Genelkurmay

Ağca etrafındaki tartışmalar, bu ismin yarattığı çağrışımlar bir süre daha devam edecek gibi görünüyor. Zira tahliyesi, ceza hesapları bir yana, Ağca, İpekçi cinayeti ve Papa suikastiyle soğuk savaş döneminin en karanlık sayfasının orta yerinde duruyor.

Bu karanlık sayfanın başlığı büyük puntolarla Gladyo'dur...

Ama Türkiye garip bir ülke...

Nitekim dün Genelkurmay Başkanlığı'ndan Gladyo konusunda anlaşılması zor bir açıklama geliyordu. Şöyle deniyordu açıklamada:

"Geçmişte zaman zaman gündeme getirilen 'Kontrgerilla', 'Gladio', 'Derin Devlet' gibi kavramların, son günlerde Özel Harp Teşkilatıyla irtibatlandırılması gayretlerinin arttığı dikkati çekmektedir. Bilgi eksikliğinden kaynaklandığı değerlendirilen bu gibi suçlayıcı ve amacını aşmış yazı ve yorumlar, ülkemizin maruz kalabileceği bir saldırıda, mütecavize karşı çok hassas görevler icra etmek üzere Soğuk Harp döneminde teşkil edilmiş ve diğer birçok ülkede de benzeri bulunan bu birime zarar vermekte ve vatan savunması hazırlıklarında zafiyete sebep olmaktadır..."

Gerçekten öyle mi?

Ya da neydi bu hassas görevler?

Yanıt için gerilere gidelim...

3 Mayıs 1988 tarihinde üç İtalyan jandarması Peteona köyünde bir araçta arama yapmak için bagajı açtıklarında bir patlamayla ölmüşlerdi. Bu olaydan sonra yapılan operasyonlarda, toprağa gömülü 127 silah, tahrip kalıbı ve patlayıcı madde deposu ortaya çıkarıldı. Bunların İtalyan gizli servisi SİSMİ'nin denetiminde olduğu tespit edildi. SİSMİ'nin arşivlerine girildi ve yapılan araştırma sonunda 26 Kasım 1956 tarihinde İtalyan ve Amerikan gizli servisleri tarafından Sovyetler Birliği ve Varşova Paktı'ndan gelecek bir istila olasılığına karşı, bir direniş örgütü oluşturulduğu tespit edildi.

CİA ile İtalyan Gizli Servisi üsler ve silah depoları oluşturmak, anti-komünist kriterlere göre seçilen yüzlerce kişiyi eğitmek amacıyla Gladyo adında gizli ve yasadışı bir örgüt kurmuştu.

İtalyan Gladyosu büyük yankı uyandırdı ve yer yerinden oynadı.

Ardından Fransa, İspanya, Belçika, Yunanistan, Hollanda, Avusturya, İsviçre, İsveç'te, çoğu karanlık işlere karışan, tahriklerin odağı olan benzer örgütlerin kurulmuş olduğu ortaya çıktı. Bu örgütler bulundukları ülkelerde ya hükümetler eliyle dağıtıldı ya da hukuk yoluyla teşhir edilerek ortadan kaldırıldı.

Bu temizlikten tek bir ülke, Türkiye muaf kaldı...

Ecevit daha 1974'te Özel Harp Dairesi'nin varlığından sözetmiş; 1977 de maruz kaldığı suikastten sonra fail olarak "devlet içindeki güçlere" işaret etmiş, "bir noktadan sonra izlerin kaybolduğunu, bu olayın kendisine Özel Harp Dairesi'ni çağrıştırdığını" söylemişti. Yanıt Demirel cephesinden gelmişti Ecevit'e. Dönemin Milli Savunma Bakanı Sefa Giray "Ecevit çenesini tutmalı, bir şeyler biliyorsa susması gerekir" diyordu, açık açık. Ve susuldu...

Gladyo ya da kontrgerilla, 9 yıl sonra, İtalya skandalıyla birlikte tekrar geldi Türkiye'nin gündemine... Bu kez Demirel'le... 17 Kasım 1990 tarihinde şöyle diyordu merkez sağın lideri:

"Hukuk devletinde bu tür örgütlere yer yoktur. TC devleti cinayet işleyen bir devlet imajı ile Türk halkının önünde duramaz. Savcılar ne güne duruyor? Benim bu çağrımdan sonra hiç bir şey yapılmazsa bütün bu töhmetleri, bütün bu kötülemeleri hiç bir şey yapmayanların üzerine bırakırım..."

Sonra 1996 yılında Susurluk geldi.

Devlet içindeki gizli örgütlenmeler, devlet üzerinden işlenen cinayetler sergilendi... İşin asli ve politik yönü üzerine gitmek yerine, rant ve yolsuzlukla açıklandı olup biten, hatta bu sürecin bazı uygulamacıları "vatan kahramanı" ilan edildi.

Şimdi Genelkurmay açıklamasına dönerek sormak gerekir:

Zafiyete uğrayan gerçekten vatan savunması mıdır, yoksa başka bir şey mi?

Demokratik bir ülkede Genelkurmay Başkanlığı'ndan beklenen bu tür sorun ve tartışmaların üstünü örten açıklamalar yapması değil, JİTEM, Cem Ersever faaliyetleri ve cinayeti gibi dosyaları ortaya koyup bir temizliğe girişmesidir...

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi