T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 17 OCAK 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

İbrahim KARAGÜL

Eyvah!.. Blair BM Genel Sekreterliği'ne göz dikti!

ABD Başkanı George Bush'un, Ortadoğu'nun istilasında ve küresel hegemonya savaşında en sadık ortağı olan İngiltere Başbakanı Tony Blair, BM Genel Sekreteri mi olacak? Böyle bir şey olabilir mi? Savaş suçu işleyen, işkenceden kimyasal saldırılara kadar suç dosyası alabildiğine kabarık olan biri BM Genel Sekreteri olabilir mi? Bush ve Şaron'un gülen yüzünden başka bir niteliği olmayan Blair'in BM'nin başına getirilmesi insanlık vicdanını yaralamaz mı?

Şimdiki gelen sekreter Kofi Annan'ın süresi 31 Aralık 2006'da doluyor. Dünya genelindeki kötü imajı yüzünden Amerika'nın aday çıkarması zor ama imkansız değil. Çözüm kolay bulundu. Washington'ın bir dediğini iki etmeyen, küresel savaş politikalarında en zor görevleri üslenen 52 yaşındaki Blair pazarlanmaya başlandı. ABD ondan daha sadık aday bulabilir mi?

ABD eski Başkanı Bill Clinton, Blair'i Kofi Annan'dan sonra BM Genel Sekreterliği koltuğu için en iyi aday olarak gösterdi. Kendi ismi de adaylar arasında geçen Clinton, BBC'ye yaptığı açıklamada, Blair'le kendi geleceği hakkında konuştuklarını, konuyu ele aldıklarını, dünya için çok şey yapacağına ve "iyi bir genel sekreter" olacağına inandığını söyledi.

Bush ne kadar savaş suçlusuysa Blair de o kadar savaş suçlusu. Bush ne kadar dünya barışına inanıyorsa Blair de o kadar inanıyor. Bush ne kadar BM'yi ciddiye alıyorsa Blair de o kadar ciddiye alıyor. Bush ne kadar saldırgansa Blair de o kadar saldırgan. Bugüne kadar ABD Başkanına, kötü politikalarına, saldırganlıklarına bir kez olsun hayır demedi. Tarafsız kalıp rezerv de koymadı. Her zaman en ön sırada yerini aldı. Her türlü desteği verdi.

Afganistan işgalinin önde gelen mimarlarından. Kunduz-Mezar-ı Şerif arasında ve Şibirgan cezaevinde binlerce savaş esirinin kurşuna dizilmesinden, öldürülüp toplu mezarlara gömülmesinden o da sorumlu. Guantanamo'daki işkenceden, Kabil ve Kandahar'dekiler gibi işkence merkezlerinin "işletilmesinden" o da sorumlu.

Irak işgaliyle ilgili bütün yalanlarda Blair'in tartışılmaz etkisi var. Yalanların bir çoğu ona ait. "Saddam'ın 45 dakikada Avrupa'yı vuracak füzeleri var" yalanı ona ait. İnternetten derlenen Irak'ın kitle imha silahlarına ilişkin uyduruk dosya ona ait. İngiliz istihbaratının hazırladığı dosyayı zorla değiştiren o. Temmuz ayında intihar ettiği öne sürülen İngiliz Savunma Bakanlığı Silah Uzmanı David Kelly, Irak dosyasının değiştirilmesinden Blair'i sorumlu tuttu. Bütün dünyaya bunlara gerçek istihbarat bilgileri olarak pazarladı ve inandırdı.

45 bin İngiliz askeri ile Irak yağmasına ve istilasına katıldı. İngiliz emperyal mirasından hareketle Basra bölgesine yerleşti. Irak'ta esir kamplarının kurulmasından, Ebu Gureyb gibi cezaevlerinin "işletilmesi"nden, ülkenin kaynaklarının sömürülmesinden, katliamlardan, Felluce'deki gibi kimyasal saldırılardan o da sorumlu. Yalanlar birer birer ortaya çıktı. Ama o pişkinliğinden hiçbir şekilde taviz vermedi. İşgal politikalarına aynen devam etti, ediyor.

Son skandalı gizli cezaevleri oldu. ABD yönetimiyle birlikte dünyanın bir çok bölgesinde kurulan gizli işkence merkezlerinde onun da imzası var. CIA'nın gizli insan ticaretinde, sorgu merkezlerinde, bir çok ülkenin hava sahasının izinsiz kullanılmasında onun da parmağı var. Bu haldeyken parlamentoda kalkıp "bunlardan haberim yok" diyebildi. Bunu söylediği sırada kendi ülkesinin hava sahasından iki yüzden fazla işkence uçuşu yapıldığı ortaya çıktı.

Kendi ülkesinde bile suçlanması gündeme geldi. Clinton'ın Manica Lewinsky skandalında suçlanması gibi, haksız yere ülkeyi savaşa sürüklemekle, ülkeyi ve parlamentoyu aldatmakla, anayasayı ihlal etmekle, Bush ile gizli anlaşmalar yapmakla suçlandı. BM'nin Bosna'daki birliklerinin komutanlığını yapan İngiliz General Michael Rose, 8 Ocak'ta, açıktan Blair'in suçlanmasını istedi. Daha önce 23 milletvekilinin yaptığı gibi. Ama şu ana kadar bunların üstesinden geldi. Siyasi kariyerinin sonuna geldiği için yeni arayışlara girdi. En elverişli "görev" ise tabi ki BM Genel Sekreterliği.

İnsanlık suçlarının siyasi kariyer kabul edildiği bir dönemdeyiz. Blair bu göreve "atanırsa" ABD İran'a da saldırır, Suriye'ye de..

Geri dön   Mesaj gönder   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi