T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 17 OCAK 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Kürşat BUMİN

Fulya'ya yine de bir şans verelim mi?

"Barbie"yi "tahtından indirmek" için Mısır'da piyasaya sürülen "Fulya" herşeyden önce "türbanlı" bir bebek. "Barbie" gibi tabii ki "Fulya"nın da aksesuarları var. Mesela (gazetenin yazdığına göre) "pembe namaz seccadesi" bunlardan birisi. Bebeği üreten firma yetkilisi "Fulya"nın "Barbie"nin erkek arkadaşı "Ken" gibi bir figür yaratmayı düşünmediklerini açıklamış. Ancak "Fulya"yı yakında "doktor" ve "öğretmen" olarak görebilecekmişiz. Yani özetle, bundan böyle muhafazakar aileler çocuklarını "Batılı değerleri temsil eden Barbie" yerine "Fulya" gibi kültürlerine daha yakın bir bebekle sevindirebileceklermiş.

Hoş bir haber doğrusu... Ancak bu hoş habere ilişkin şu meşru soruyu sorabiliriz herhalde: "Fulya"nın "Barbie"yi tahtından indirmesi mümkün müdür?

Bana göre "Fulya"nın bu yolda çok ama çok büyük bir gayret göstermesi gerekmektedir. Hatta -karamsar görünmek istemem ama- bu iş bana sanki imkansızmış gibi geliyor. Neden?

Nedeni basit: Çünkü "Barbie" adını taşıyan ve 1959'dan beri sadece icat edildiği Amerika'da değil dünyanın dört bir köşesinde üç kuşak kız çucuğunun odasını süsleyen bu "bebek" yeni bir icatla tahtından indirilebilicek bir şey değil. Çünkü "Barbie" (şöyle bir etrafınıza bakın) bu işe kafa yormuş bazı uzmanların söylediği gibi herşeyoden önce "yükselen yeni değerler"i temsil ettiği-taşıdığı için bugüne kadar milyarlarca adet satabilmiş.

Yazarın biri "Barbie içinde yaşadığımız toplumun bir aynasıdır" diyor. Yani "ideal kadın"ın bir sembolü. "Barbie" 70'li yılların "seksüel özgürlüğü"nün bir taşıyıcısı aynı zamanda. Küçük kızların hayalgücünü besleyen, özdeşleştirme işlevini üstlenen bir bebek o.

"Barbie" sınır tanımıyor, her kılığa girmeyi de biliyor. 45. doğumgünü dolayısıyla Güney Kore'de düzenlenen "The Barbie Story-Seoul" fuarında "Barbie"yi Kore'nin geyeneksel giysisi olan "hanbok" içinde görüyoruz. O sırasında bir "ev kadını", sırasında bir "iş kadını", "doktor", "UNİCEF görevlisi", "astronot", "rock grubunun gitaristi" ve hatta (gerekirse!) bir "Başkan adayı"...

"Barbie"nin diğer bebeklerden farkına ilişkin şu tespit bayağı açıklayıcı: "O zamanlar piyasada küçük kızlar için sadece bebek modeli oyuncaklar vardı. Ruth (Barbie'nin yaratıcısı), küçük kızlara büyüyünce nasıl olmak istediklerine dair bir ilham kaynağı oluşturacak oyuncak bebeklerin gerekliliğini gördü."

"Fulya"ya arkadaşlık edecek bir erkek şahsiyetin üretimi düşünülmüyormuş. Oysa "Barbie"yi 1961'de ona katılan "Ken"siz düşünebilmek mümkün mü? Bu arada "Barbie" koleksiyonuna 1968'de ilk karaderili bebek "Christie"nin katılmış olduğunu da unutmayalım. Yani sözün kısası, "MEF Okulları Veli Bülteni"nde tasvir edildiği gibi "incecik, güzel, sarışın, özgüvenli, bağımsız, kendi başına yaşayan, evli olmayan ama bir erkek arkadaşı bulunan Barbie"yi yerinden edebilmek hiç mi hiç kolay bir iş değil!

Şu hayata bir bakın:

"Üç katlı, çok modern, rahat ve şık bir evi vardır. Yemeklerini evinin verandasında yer, mutfağı geniş ve moderndir. Evinin önünde hız yapabilen gösterişli bir spor arabası vardır. Gardrobu çok zengindir. Günün her saati için bir çok giysisi vardır. Barbie bebek çalışmamaktadır, eğitimi de belli değildir. Paranın nereden geldiği belli değildir..."

Söyleyin: "Fulya" bu hayat tarzı karşısında acaba ne kadar direnebilir? Ne dersiniz, "Fulya"ya yine de bir şans verelim mi?

Aslına bakacak olursanız, "Fulya"nın Mısırlı üreticisinin bile bu işten çok umutlu olmadığını anlamak zor değil. "Fulya"nın gazetelerde yayımlanan fotoğraflarına baksanıza: "Türbanlı bebek Fulya"nın başörtüsü takmış bir Danimarkalı kız çocuğundan ne farkı var!

"Barbie"nin dünyanın bütün çocukları için bir "kader" olduğunu ileri sürdüğüm sanılmasın... Söylemek istediğim çok basit bir şey: "Barbie"nin küreselleşebildiği bir dünyada "oyuncaklar dünyası"nı da hafife almamak gerekir.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi