T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 17 OCAK 2006 SALI
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Özlem ALBAYRAK

Pardon

Binlerce insanın öldüğü, sakat kaldığı özgürleştirme operasyonunu kastederek, daha geçtiğimiz ay "bazı kararlarımızın korkunç kayıplara yol açtığını biliyoruz" sözüyle başladığı itiraflarına, eteğindeki incileri dünya kamuoyunun önüne dökmek suretiyle devam eden Bush, bu "pardon"un üzerinden çok geçmeden Pakistan'ı vurdu.

El Kaide lideri Zevahiri'nin uğramış olması ihtimali, önceki gün bir köyün üzerine füze yağmasına yetti. Pardon, olay böyle gelişti.

İnsana, "biz bu filmi daha önce de görmüştük" dedirten bir kamera şakası sanki, bir mantık kırılması, bir akıl şaşması ama, ne de olsa Pakistan bu, çapulcular ülkesi. Değil mi?

Afganistan da öyle değil miydi, haritadan silinip gitse, kimse kalkıp da, "niye görünmüyor bu ülke dünya coğrafyasında" demezdi. Tozdan görünmeyen bu ülkeye de uygarlık götürmek gerekirdi. Ardından Irak geldi. Orası da bir diktatör ülkesiydi, baştan başa diktatöre kesmiş bir ülkenin insanlarını, canları pahasına da olsa özgürleştirmek gerekiyordu. Hem bu insanlar, kendi öz vatanlarını bile korumaktan vazgeçmiş, ancak yağma yapacak kadar vatansever bir avuç araptı.

Anlaşılması güç olmasa gerek, özgürleşmeleri şarttı.

Ondan da önce, on yıllık bir ambargonun sonucunda yarım milyon Iraklı çocuğun ölümünün ödemeye değer bir bedel olup olmadığı sorulduğunda, Madeleine Albright 1996 yılında "Bizce bu bedeli ödemeye değerdi" diye cevap verebildiğine ve buna kimsenin de sesi çıkmadığına göre, zaten o kadar da değerli değillerdi.

Dışarıda kalana karşı körleşmeyi amaçlayan, güvenceyle sarmalanmış bir yaşam tarzının, insan canına rağmen öne sürdüğü böylesi meşrulaştırıcı sebepler, hesabın kimse tarafından sorulmayacağı kesin olan "kıymetsiz ve önemsiz" ülkeleri yoketmek için yeterli birer kanıttı. Arundhati Roy'dan bir ABD tanımının tam sırası: "Kötü Kalpli Miki Mause". Bu tanım, ziyaret ettiği İstanbul'da, ağzı bir karış açık kendisini dinleyenlere, Iraklı ölü çocukları değil de, kaptırdığı kocasını anlatmayı tercih eden Madeleine Hanım'a yakışmıyor mu sizce de?

Meşrulaştırıcı gerekçeler şimdi de İran için tedavülde: Son aylarda farklı peryotlarla İran'da batı müziğinin yasaklandığına dair tüm dünyaya servisi yapılan haberler, rejimin insanlar üzerindeki baskılarından dem vuran yorumlar, imal ettiği nükleer silahlarla yeryüzü için tehlike arzettiğine dair peşpeşe görülen korkulu rüyaların giderek artması, uluslararası basının saldırıyı affedilebilir, hatta onaylanabilir hale getiren tutumunu gösteriyor izleyenlere.

İsrail'in İran'ı vurma aşamasında olduğunu anlatan egzersiz haberleri tedavüldeyken, şaşırır mısınız mesela, İran'a bir bomba düştüğü haberine.

Savaş gibi, savaş hazırlığı da sansürüyle, manipülasyonuyla birlikte geliyor.

Bu süreçte inandırıcılıktan en uzak senaryolar, bütün bir dünyanın kendini kaptırarak seyredebilmesi için binbir cambazlıkla servis yapılıyor. Kendini kaptırmayı reddedenlerse giderek azalıyor.

Yaşadığımız tarih, hem işgalciler, hem de işgale karşı olanlar tarafından ayrı ayrı yazılıyor mu dur? Yıllar sonra insanlık, bu en kritik yerde duran iki farklı senaryodan hangisini seçecek acaba?

Kanlı bir vahşet operasyonundan sonra, savaşın çoktan tarih olmuş fotoğrafına bakıp iç geçirerek "ya çok pardon, yanlış yaptık galiba" dedikten sonra, diğer eliyle bir sonraki hedefi işaret eden gözü dönmüş zorbanınkini mi?

Açlıktan ve savaştan ölen insanların varolduğu bir dünyada yaşıyor olmanın kederli bilgisiyle susan diğerlerinin yazdığını mı?

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi