T Ü R K İ Y E ' N İ N B İ R İ K İ M İ |
||
Y A Z A R L A R | 3 ŞUBAT 2006 CUMA | ||
|
Türkiye 'kuş gribi' ve 'mal varlığı' tartışmalarıyla uğraşırken, Avrupa insanlığın kutsallarına "sövme" gibi daha kendine yakışan bir uğraş bulmuş durumda. Bilindiği gibi, geçtiğimiz aylarda Danimarka'nın Jyllands Posten gazetesi, Peygamberimiz'e hakaret eden karikatürler yayınlamış ve dünya Müslümanlarının nefretini kazanmıştı. O dönemde aralarında Türkiye'nin de bulunduğu bazı İslam ülkelerinin diplomatik tepkilerini Danimarka umursamamıştı. Hatta Başbakan Rasmussen, Kopenhag'ın bir bakıma başka kriterleri bulunduğunu ima ederek, meselenin bir "ifade özgürlüğü" olduğunu bile söylemişti. Kopenhag'ın başlattığı İslam'ın kutsal değerlerine "sövme kampanyası", şimdi bütün Avrupa'da dalga dalga yayılıyor. Her fırsatta Müslümanları rencide etmeyi bir marifet sanan Fransız basını, bu fırsatı da değerlendirmeyi ihmal etmedi. Fransız gazetesi France Soir Danimarka'da yayınlanan karikatürleri yeniden yayınladı ve küstahlığını şu cümlelerle savundu: "Hayır, konuşurken ve düşünürken özgür olduğumuz için asla özür dilemeyeceğiz." Karikatürleri yeniden yayınlayan Alman Die Welt ise, kutsal değerlere hakaret etmenin demokratik özgürlüklerin bir parçası olduğunu söylemeyi ihmal etmedi. Gördüğünüz gibi, "Avrupa kriterleri"ne göre "kutsal değerler" küfredebilirsiniz, çünkü bu demokratik özgürlüklerin bir parçasıdır. Yani şimdi biz bir Müslüman olarak Danimarkalılar'ın, Fransızlar'ın, Almanlar'ın kutsallarına, mesela bayraklarına rahatça küfredebilecek miyiz? Hiç böyle saçma bir şey olur mu Allahaşkına... Bu Avrupalılar kafayı yemiş olmalı... Avrupa'da bütün dünyanın gözleri önünde böyle bir "densizlik" yaşanırken, nedense Avrupalı yöneticiler, ya olayı görmezden geldiler ya da, "ifade özgürlüğü var karışamayız" gibi sahte mazeretlerin etrafında dansetmeyi seçtiler. Ancak, karikatür krizinin boyutları giderek genişledi ve Avrupalı liderlerin pek de istemeyeceği bir istikamete doğru gidiyor. Mesela Danimarka işin "ekonomik boyutu"ndan ürkmüş olmalı ki, yavaş yavaş yelkenleri indirmeye başladı. Biraz utana sıkıla da olsa özür dilemeye çalışan Kopenhag yönetiminin özrü şimdilerde daha net duyulmaya başlandı. Fransa ise, henüz küçük dans figürleriyle işi idare etme çalışıyor. Ama önümüzdeki günlerde "özür" sesi daha da gür çıkacaktır, bundan eminim. Kaldı ki Fransa, geçmişte Paris'i ateşleyen öfkenin yeniden Paris semalarını kaplamasını hiç mi hiç istemeyecektir. Nitekim, Fransız gazetesi France Soir'ın sahibi işadamı Raymond Lakah, Danimarka gazetesi Jyllands-Posten'in yayımladığı Hz. Pergamber'in karikatürlerinin France Soir'da yeniden yayımlanmasının ardından yayın yönetmeni Jacques Lefranc'ı dün görevden aldı bile... Aslında Avrupa bir şeyi anlamıyor ya da anlamak istemiyor. Bir kere bu bir "basın özgürlüğü" sorunu değil, açıkça "kutsal değerlere sövgü"dür. Nitekim, geçtiğimiz yıllarda Madonna "Like A Prayer" adlı albümünün ilk klibinde siyah bir İsa'yla öpüşünce kilise tarafından aforoz edilmişti. Açıkçası o günlerde Avrupa, kilisenin kararına boyun eğmiş ve bunun bir "özgürlük sorunu" olduğunu iddia ederek ortalarda gürültü filan da koparmamıştı.
|
|
Ana Sayfa |
Gündem |
Politika |
Ekonomi |
Dünya |
Aktüel |
Spor |
Yazarlar Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın |
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi |