T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 3 ŞUBAT 2006 CUMA
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Mehmet ŞEKER

Bakanın elindeki orak

Yaklaşık elli yıl önce koruma altına alınan Kızılcahamam ormanındaki geyiklere, ağır kış şartlarında aç kalmamaları için yem verilir.

Sadece koruma altındaki hayvanlara değil, dağlarda serbestçe dolaşan ayı, kurt gibi yabani hayvanlar için de yiyecek bırakılmaktadır.

Geçen hafta bütün yurtta kar yağışı görüldü.

Biliyorsunuz yollar kapandı, okulların tatili uzatıldı.

İzmir'e bile kar yağdı.

Her taraf karla kaplanınca, Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Kızılcahamam Geyik Üretme İstasyonu'nda bulunan 29 geyiğe yem verdi.

YURDUMUZUN GEYİKLERİ

Bakan Osman Pepe'nin açıklamalarından şu bilgileri öğrendik:

- Türkiye'de 19 geyik üretme istasyonu var.

- Bu istasyonlarda 800 geyik bulunuyor.

- Ülkemiz dağlarında serbestçe dolaşan toplam geyik sayısı 5 bin civarında.

- Türkiye bitki ve hayvan türü bakımından Avrupa'nın toplamıyla boy ölçüşecek seviyede.

- Devlet, bu bitki ve hayvan türlerini koruma çabası içinde.

Bakan Pepe geyiklere yem verirken gazete ve televizyonların muhabirleriyle kameraları oradaydı.

HABERİN VERİLİŞİ

Akşamına televizyonların haber bültenlerinde seyrettik, ertesi gün gazetelerde okuduk.

Kanal D ana haber bülteninde bu haber verilirken, bir ifade kullanıldı ki evlere şenlik.

Habere göre, Bakan Osman Pepe eline aldığı orakla geyiklere yem vermiş.

* * *

Bu haberi yazan, kontrol eden, redaksiyonunu, editörlüğünü, seslendirmesini, yönetmenliğini yapanların hiç biri Bakan Pepe'nin elinde tuttuğu şeyin ne olduğunu bilmiyor demek ki.

Yalnız onun değil, orağın ne olduğundan da haberleri yok herhalde.

* * *

Efendiler, ona orak değil, dirgen derler.

Orakla ot ve ekin biçilir.

Ç harfine benzer.

Hani çekiçle birlikte yer alırdı bir zamanlar.

Kızıl Meydan'daki bayraklarda görmüşsünüzdür.

Orada değilse, kurtarılmış bölgelerin duvarlarına boya ile orak ve çekiç bir arada çizilirdi.

Hatırlayacaksınız.

Orak işte o.

Onunla hayvanlara yem verilmez.

Ya duvara ve bayrağa çizersin, yahut ot ve ekin biçersin.

Orak köylüyü, çekiç işçiyi temsil eder.

* * *

Bakanın elinde bulunan dirgenin ne olduğunu öğrenmek için sözlüğe bakarsanız, şu açıklamayı görürsünüz:

"Ot toplamada, harmanda sap toplayıp yaymakta kullanılan çatallı, uzun saplı alet."

Yabaya benzer.

Şimdi yaba da neyin nesi diye soranlar çıkacaktır muhakkak.

Çıkmazsa yanarım.

O da şöyle tarif ediliyor:

Harman savurmakta kullanılan ucu çatallı tahta kürek.

Yabanın çatal kısmı tahtadan, dirgeninki ise demirdendir.

OKUMUŞ ÇOCUK

Yeri geldi, anlatmazsak kusur kalır.

Köylünün biri oğlunu okutmuş.

Oğlan yıllarca uzak şehirlerde tahsil görmüş ve günün birinde köyüne dönmüş.

Babası çalışırken, oğlan şık kıyafetlerle etrafında dolaşıyor.

Üzerinde ütülü pantolon, ayağında boyalı iskarpinler.

- Baba ne yapıyorsun?

- Baba şu neydi?

- Baba bu ne işe yarar?

Adam bir iki soruya cevap vermiş.

- O kürek, şu dirgen, bu yaba...

Fakat sonra bakmış ki oğlan asrilik sevdasına kapılmış, önüne geleni şu ne, bu ne diye soruyor, cevaplamaktan vazgeçmiş.

* * *

O sırada biraz önce bu ne diye sorduğu fakat babasından cevabını alamadığı tırmığın ucuna basmış ve tırmığın sapı hızla suratına çarpmış.

Oğlanın ilk tepkisi şöyle olmuş:

"Hay ağzına tükürdüğümün tırmığı!.."

Babası seslenmiş az öteden:

Öğrendin mi evladım ne olduğunu?

MAKSADIMIZ HALİSTİR

Aynı hikâye yaba için de anlatılır ancak yabanın çatal kısmının eğikliği, üzerine basılınca sapı surata vuracak derecede değildir.

Bu hikâyeyi Kanal D'nin anne haber bültenini hazırlayanlar için anlattık.

Herhalde artık orakla dirgeni karıştırmaz, rastladıklarında tırmığın üzerine basmazlar.

Maksadımız halistir.

Birkaç kişiye faydamız dokunursa bahtiyar oluruz.

Çok fena can yakar çünkü tırmığın sapı surata çarpınca.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi