T Ü R K İ Y E ' N İ N    B İ R İ K İ M İ
Y A Z A R L A R 5 ŞUBAT 2006 PAZAR
  Ana Sayfa
  Gündem
  Politika
  Ekonomi
  Dünya
  Aktüel
  Spor
  Yazarlar
  Televizyon
  Sağlık
  Bugünkü Yeni Şafak
 
  657'liler Ailesi
  Bilişim
  Çalışanın Sesi
  Diziler
  Düşünce Gündemi
  İzdüşüm
  Kültür-Sanat
  Nar-ı Beyza
  Okur Sözcüsü
  Röportaj
  Sinema
  Yemek
  Zamanda Yolculuk
 
  Bize Yazın
  Abone Formu
  Temsilcilikler
  Reklam
  Künye
 
  Arşiv

  Yeni Şafak'ta Ara
 

Nazif GÜRDOĞAN

Bulanmadan ve donmadan akmak

Herkesin, atalarının yitirdiği cenneti iki dünyada yeniden bulabilmesi için, yeryüzünü bir yolcunun gözüyle görmesi ve algılaması gerekir. Dünyada bir yolcu gibi yaşayana sınır yoktur. Toplumları dönüştürenler, dünyada bir yolcu gibi yaşamasını bilenlerdir. Onların dönüştürü gücü, yeri ve zamanı gelince, bir ülkeden başka bir ülkeye geçmesini bilmelerinden kaynaklanır. Toplumların kültürel ve ekonomik alandaki canlılığı, üretim faktörlerinin akışına kazandırılan hız ve yoğunluğa dayanır.

Anadolu insanı, tarihin her döneminde Doğu'dan Batı'ya sürekli hareket halinde olmuştur. O ekonomik, siyasal ve kültürel alandaki yolculuklara yeni boyutlar kazandıran gönüller sultanı Mevlana gibi: "Her gün bir yerden göçmek ne iyi/Her gün bir yere konmak ne güzel/Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş" diyerek, görünen ve görünmeyen zenginlikleriyle bütün dünyayı fethedilecek bir "Mekke" gibi görmüştür.

Hafta sonunda Tuzla'da Sadettin Acar'ın özverili çalışmalarıyla düzenlenen panelde "AB Sürecinde Anadolu İnsanının Asya'dan Avrupa'ya Yolculuğu" tartışıldı. Rumeli'nin Tuzla'sı ile Anadolu'nun Tuzla'sını kucaklaştırmaya çalışan Belediye Başkanı Mehmet Demirci'nin açılış konuşmasını yaptığı panele, benimle birlikte Dr. Hüseyin Yorulmaz ve Dr. Erdoğan Baş tartışmacı olarak katıldı.

Hicret kültürüyle yoğrulan Türklerin Doğu'dan Batı'ya yolculuğu Avrupa Birliği'ne giden yolda yeni boyutlar kazanarak devam ediyor. Artık Avrupa'nın kapılarını açacak güç ordular değil, pazarlarda aranılan ürün ve hizmet üretmesini bilen kurum ve kuruluşlardır. Onların dönüştürü gücü, ürettikleri ürün ve hizmetlerin kusursuzluğundan kaynaklanır. Kusursuz ürün ve hizmet üretimi de, her alanda kusursuz yönetime dayanır.

Osmanlı döneminde Rumeli'de buluşan Doğu ve Batı, yeni dönemde Avrupa'nın doğusunda değil, batısında buluşacaktır. Artık bütün Avrupa, kültürlerin harman olduğu coğrafyadır. Türklerin Doğu'dan Batı'ya yolculuğu devam ediyor. Altmışlı yıllarda başlayan işgücü göçüyle, Batı Avrupa ülkelerindeki Türklerin nüfusu, Balkan ülkelerindekileri aşmıştır. Artık "Yeni Rumeli" Balkanlar değil, "Batı Avrupa" ülkeleridir.

Yeni süreçte Türkiye'deki bütün kurum ve kuruluşların rakipleri sanayi toplumundan daha çok bilgi toplumun içinden çıkacaktır. Türkiye Çin ve Hindistan ile değil, Almanya İngiltere ve Fransa'yla rekabet etmek zorunda kalacaktır. Bunun için de, Türkiye'deki bütün kuruluşlar, bilgi toplumun ilkeleriyle yeniden yapılanacaklardır. Yeniden yapılanmada rakipler, futbol takımlarında olduğu gibi, yıkıcı değil, yapıcı bir işlev yükleneceklerdir.

Yolculuk yapmasını bilenler, önüne çıkan engelleri aşmak için, kendileriyle birlikte kuruluşlarını da değiştirmesini bilirler. Onların elinde pamuk tarlaları, entegre tekstil tesislerine dönüşür. Çünkü dönüşüm bir sermaye değil, trendleri okuma işidir.

Yolculuk, toplumların kültürel olduğu kadar ekonomik dinamiklerine de büyük canlılık kazandırır.

Hayatı yaşanır kılanlar, dünyada bir yolcu gibi olanlardır.

Geri dön   Yazdır   Yukarı


ALPORT Trabzon Liman İşletmeciliği

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Aktüel | Spor | Yazarlar
Televizyon | Sağlık | Bilişim | Diziler | Künye | Arşiv | Bize Yazın
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin her hakkı mahfuzdur. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © Yeni Şafak
Tasarım ve içerik yönetimi: Yeni Şafak İnternet Servisi